#7

27 3 4
                                    

Garsonun yüzü birden sertleşti ve "Parolayı söyle!"diye fısıldadı.İşte şimdi sıçmıştım.Ne demeliydim ki?Hızlı düşün...Bunları aklımdan geçirirken yüzüm öyle bir ifade almış olmalı ki güldü:

-Harry,her zamanki gibi çok şakacısın!Ve rol yeteneğinden hiçbir şey kaybetmemişsin!Tekrar aramıza hoş geldin dostum!

-Eheheh hoş bulduk.(Harbi mi la)

-Hadi yeni detaylar için mutfağa geçelim.

Adının Dan olduğunu yaka kartından öğrendiğim-ki bence gerçek ismi değil-garson tezgahın arka tarafından mutfağa açılan kapının üstündeki "Yalnızca Personel" levhasını kaldırdı.Kapının üstünde ileri teknoloji bir şey vardı-yani tam anlamamıştım ne de olsa ilk defa görüyordum- işaret parmağını levhaya bastırdı.
Mekanik bir ses:
Daniel G.
Giriş onaylandı.K.Ş.A. dönem kabul istasyonuna hoş geldiniz.

Salak gibi iyice havaya girmiştim.Artık düşünmeyi bırakmıştım.Çünkü kafayı yememe ramak kalmıştı. En iyisi akışına bırakmak diye düşünüp Dan'i takip ettim.Pis kokulu karanlık bir koridordan geçerken yıllarca yemek yediğim,vakit geçirdiğim kafenin bu kısımlarını görmediğime inanamıyordum.
Koridorun sonunda bir asansöre geldik.İşin tuhaf kısmı asansörün tek katlı bir binada ne işi vardı ki?Sonra anladım ki bu yerin altına inip çıkan bir asansördü.Gerçekten tedirgin olmaya başlamıştım.Yer altına uzanan bir koridorda tanımadığım bir adamı takip ediyordum.Beni burada bıçaklasa falan cesedimi aylarca hatta yıllarca bulamazlardı.Aklıma birden kaçmak geldi.Ama bu çok daha şüpheli görünmez miydi?O zaman yanlış kişi olduğumu düşünüp bu sefer kesin öldürürdü.Çünkü normal bir insan için çok fazla şey görmüştüm.Kesin her yerde kameralar vardı ve her anı kaydediyorlardı.
Kapısı ve çevresi cam olan asansöre girdik ve Dan en az 50 kat tuşundan birine bastı.Daha sonra asansörün içindeki başka bir elektronik levhaya eğildi ve gözünü yukarı aşağı hareket ettirdi.Sanırım bu da bir çeşit giriş taramasıydı.Aynı mekanik ses yine konuştu.Daha sonra asansör hızla yer altına doğru ilerlemeye başladı.Asansörün ışığı dışında başka bir ışık olmaksızın 1-2 dakika ilerledikten sonra birden ortaya çıkan parlak ışık gözümü kamaştırdı.Büyük bir salonda aynı üniformayı-gri tulum- giymiş yaşları 12-13 civarı birçok çocuk antrenman tarzında bir şeyler yapıyorlardı.Kimisi belli uzaklıktaki hedeflere ok atıyor,kimisi cansız mankenlere vuruş çalışması yapıyordu.İtiraf etmeliyim ki gerçekten çok profesyonel görünüyorlardı.Ağzımı açıp:"Siz ne bok yiyorsunuz burada?Yetkililerin haberi var mı?Bu yaptığınız-artık her neyse-yasal mı gerçekten?"diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.
Her katta farklı bölümler vardı:yemekhane,yatakhane,dinlenme odası...
Sonunda beklediğimiz kata ulaştık.Asansörden indiğimde burada küçük çocukların olmadığını genelde orta yaşlı insanların koridorlarda dolaştığını fark ettim.
Dan:"İşte Harry,oda optimizasyon kartın.Şey,sen gittiğinden beri odadaki giriş kaydını sildik ki başka kimse girmeye çalışmasın.Gerçekten kimse odana adım bile atmadı.Seni temin ederim ki.(Bu kadar ikna edici olmaya çalışması gerçekten tam tersini hissettiriyordu.Gerçi benim odam bile değildi ki.)Yani yapman gereken yeniden kendi kaydını oluşturmak.Öğle yemeğinde görüşürüz."
Bana uzattığı metalik gri renkli kartı aldım.Açıkçası geri vermeyi de düşünmüyordum.Dan arkasını dönüp hızla uzaklaştı.Acaba benim odam neden bu kattaydı?Neden asansörle geçtiğimiz yatakhanede değildi?Ayrıca neden gelip geçen herkes bana tip tip bakıyordu:

-Baksanıza Harry 472 geri dönmüş!..

-Bunca yıl nerdeydi acaba?..

Bu fısıltıların ve bakışların sonu gelecek gibi değildi.Aniden koyu mavi etek-ceket giymiş yaşlı,gözlüklü bir kadın geldi ve "Hey!Siz neye bakıyorsunuz öyle?Hadi herkes işinin başına!"diyerek ellerini çırptı.Küçük topluluk dağıldıktan sonra bana döndü ve kollarını açarak:"Harry!Çok uzun zaman oldu!"dedi.Sanırım şimdi bu yaşlı teyzeye sarılmam gerekiyordu.Adını bile bilmiyordum.En iyisi duygusal ayaklarına yatmaktı.Böylece açıklama falan yapmamı ya da en azından adıyla hitap etmemi beklemezdi belki-şimdilik.Gözlerimi ağlamaklı bir hale getirip yaşlı kadına sıkıca sarıldım.Ona dinlenmek istediğimi ama kapı optimizasyonunu nasıl yapacağımı unuttuğumu söyledim.Bu sayede odanın yerini öğrenebilecektim.Kadıncağız beni odama bıraktı ve kornea ile parmak izimi kaydettik.Daha sonra konuşmak istersem her zaman müsait olduğunu söyledi.
O çıktıktan sonra rahat bir nefes aldım.Sonunda odayı rahatça inceleyebilirdim.Çok klasik döşenmişti:Ahşap bir komodin,işlemeli bir halı,bir yatak,Çığlık tablosu,kocaman şömine,çalışma masası...Her şey mükemmeldi-hatta ürkünç derecede.
Bu Harry de ne kadar muhallebi çocuğuymuş böyle diye düşündüm.Benim odam bunun yanında hayvanat bahçesi gibiydi.Posterler,yerdeki kirli çamaşırlar,asla toplu olmayan yatağım...
Madem burası artık "benim" odamdı,biraz daha derine inme vakti gelmişti.Hızla etrafı karıştırmaya başladım.
Komidinin çekmecelerinde boş bir kağıt ve bir tükenmez kalemden başka bir şey yoktu.Masanın çekmeceleri de boştu.Ahmak ben!Zaten özel bir şey olsa ortada olur muydu?Sinirle kalemi ve kağıdı masanın üstüne fırlattım.Kalem masadan sekip yere düşerken,kağıt masa lambasının üstüne kondu.Bunu böyle bırakırsam ısınıp yangın çıkarabilirdi.Kağıdı lambanın üzerinden almaya çalıştım ama olmuyordu.Lamba çok sıcaktı.Kağıt sanki gerçekten yapışmış gibiydi.Birden bir şey fark ettim.Kağıdın üzerinde bazı harfler belirmeye başlamıştı.Bu da neydi böyle:

MARY,HER ŞEY İÇİN ÇOK ÜZGÜNÜM.EĞER BİR DAHA BURAYA GELEBİLİRSEN BENİ BUL.
SEYİR DEFTERİM KOMİDİN ÇEKMECESİNİN ALTINDAKİ GİZLİ BÖLMEDE.

Dört DörtlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin