Karanlığı fırsat bildi, şeytan. Ensendeki alev alev soluğunu hissediyor musun? Seni kontrol etmek istiyor. Savaşmadan teslim mi olacaksın?
Bir ürperti dolanırken bedenimde bunun sebebini bilmiyordum. Ateş, çıkardığı hafif çıtırtılarla kulaklarımı tırmalarken bütün ısısını yüzüme veriyordu sanki. Dolanmıştı yine bütün düşüncelerim birbirine. Üstelik öyle bir dolanmıştı ki çözmesi imkânsız bir hal almıştı bu sefer. Albayın kızı kaşlarını çatmış, bu defa ne yapacağını bilmiyordu. Burnuma ateşin neden olduğu is kokusu dolarken bacaklarıma sarıldım sıkıca. Çakır bir cevap bekliyordu benden.
"Cevap verecek misin?" diye sordu uzun bir sessizliğin ardından. O da benim gibi ateşe yönünü dönerken gözleri benim üzerimdeydi. Rehin almıştı sanki göz hareleri yüzümü; istediğini almaya çalışan bir tür suçlu gibi."Dikkat... " kelimeleri döküldü dudaklarımdan bir fısıltı halinde. Yüzüm sıcaktan uyuşmasına rağmen çevirmedim yüzümü ona. Sinirli bir soluyuş deldi kulaklarımı. Ona bakmasam da elleriyle oynadığını fark etmiştim. Birkaç saniye konuşmadı ateşi seyrederken. Birkaç saniyenin sonunda ellerini dizlerine dayayarak ayağa kalkarken ona çevirmiştim bu defa gözlerimi. Mavi gözlerinde alevlenen ateşin yansıması beni de alıyordu gözlerinin içine. Şüpheyle bakıyordu gözleri.
"Hayatımı kurtardığın için sana teşekkür etmeyeceğim, "dedi kaşlarını çatarken. Kaşlarının ortasındaki kaygı çizgisi anında yerini alırken ayırmadım gözlerimi ondan. İkimizde aynı şeyler için kaygı duyuyorduk aslında, o da güvendi. Sessiz kalmayı tercih ettim cevap vermek yerine. Bakışlarımız arasında dönen sessiz fırtına bir türlü durmak bilmiyordu. İsmini henüz bilmediğim esmer adam birden çıkagelene kadar sürdü bakışmamız. O geldiğinde Çakır gözlerini benden almış, merakla esmer adama dönmüştü mavi bakışları.
"Noyan delirdi, "dedi sakin ses tonunun içine gizlediği endişeyle. Elindeki telefonu diğer avucuna vurup ritim tutarken gözleri de endişe ile bakıyordu Çakır'a. Çakır, rahat tavırlarını bozmazken gözlerini devirdiğine şahit oldum. Esmer adamın aksine oldukça rahattı Çakır. Üzerimde ki siyah monta biraz daha sarılıp önümü kapatmaya çalışırken diğerleri de katılmıştı aramıza.
"Ne yapacağız?" diye sordu Atmaca Çakır'ın gözlerine bakarken. Çakır, hala sessizce dururken herkes bir cevap bekliyordu bu defa. Havada ki gerginliğin kokusunu almamak imkânsızdı. Bir sis tabakası gibi yayılmış bütün düşünceleri kendine esir almıştı sanki.
"Buraya gelecektir, " dedi sakinliğini bozmadan. Göz ucuyla bana bakıp tekrar diğerlerine dönerken derin bir nefes verdi sıkılmış gibi. " Kızı götür, Atmaca."
Atmaca onaylayarak başını sallarken gözleriyle gideceğimiz yönü işaret etti bana. Gözlerimi Çakır'dan ayırmadan ayağa kalkarken benim adıma karar verilmesi hoşuma gitmemişti. Ters ters bakmayı ihmal etmemiştim Çakır'a. Fakat umurunda bile değildi. Atmaca'nın gösterdiği yöne doğru adımlarımı atarken arkamdan gelen ayak seslerini duyabiliyordum. Burada daha fazla oyalanmamalıydım, amacımdan sapmaya başlamıştım henüz ilk saatlerden. Arkama kısaca baktığımda ellerini cebine sokmuş beni takip eden Atmaca dalgın görünüyordu.
"Buradan gitmeliyim, "dedim adımlarımı durdururken. Atmaca, adımlarını durdurup gözlerime bakarken şaşkın görünüyordu. " Daha fazla burada duramam, "diye devam ettim sessizliğin üzerine. Nereye gideceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum. Bildiğim tek şey içimde yanan intikam ateşinin gittikçe büyüyüp daha fazla canımı yaktığıydı. Serdar yaşıyor olsaydı muhtemelen yaptığım şeyin yanlış olduğu konulu uzun bir konuşma yapardı bana. Ve ben o konuşmayı duymak için her şeyi yapardım şuan.
![](https://img.wattpad.com/cover/48986364-288-k368703.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNETİN YANLIŞ TARAFI
Teen FictionBir kız var karanlığın içinde. Saçlarını ensesine kadar kesmiş, mutsuz bir kız... Belki de umutsuz. Bir de makas var ince parmaklarının kavradığı. Kız saçlarını mı kesmişti yoksa onlara sinen dokunuşlardan mı kurtulmuştu belli değil. Bu defa adam...