6.Bölüm:DENGESİZ

410 16 9
                                    

Miltumedyada Melis ağladığı zaman Mert'in onu teselli edişi var.

Nasıl yani deminden beri o şişenin içinde su mu vardı?
Mert'le yanındaki iki tane takım elbiseli adam alay ederek gülerken. Ağzı burnu kan içinde olan adam ise çok şaşırmışa benziyordu. Bende bir o kadar şaşırmıştım. Ah Mert ah, sen neymişsin sen.

"Abi kapıda birisi bizi izliyor."

Ne? Bana mı dedi? Bana dedi. Evet, evet bana dedi. Adem denen adamdı galiba beni gören. Adamın beni işaret etmesiyle kapıdan çekildim ve hızlıca koşmaya başladım. İnşallah Mert beni görmemiştir. Hayatımda bu kadar hızlı koştuğumu hatırlamıyorum. Loş kırmızı ve dar koridorda elimden geldiğince koşuyordum. Tek umudum Mert'in beni görmemesi. Acaba arkamdan gelen var mı? Ya Mert arkamdan koşuyorsa. Koşmasın yaa, dikişleri patlayacak. Of nasıl bir adam bu ya? Hiç mi canın acımıyor? Nefes nefese kalmıştım. Kalbim o kadar hızlı atıyor ki, anlatılmaz yaşanır. O derece.

Oh, sonunda bardan çıktım. İnşallah kimse görmemiştir. Görmemiştir ya. Nerden görücekler. Jet gibi kaçtım valla.
Bardan çıktığım gibi, o sokakta yürümeye başladım. Sokakta bir o kadar korkunçtu. Hiç ışık yoktu. Her yer karanlıktı. Duvar kenarlarında ortalıkta öpüşen insanlarla doluydu. Hiç mi utanmıyorlar bunlar? Bir tane kırmızı saçlı kız, ultra mini bir etek ve straplez bir badi giymişti. Canım hiç birşey giymeseydin. Ay birde ağzında sakız ikide birde patlatıyor. Of Mert senin buralarda ne işin var? Nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum. Bu saatte buradan da takisi geçer mi ki? En iyisi birisine sormak. Kime sorucam ki? Herkez bir başka. Belalı tiplere benziyorlar. Sokağın ortasında duran kadına doğru yürümeye başladım. Bu da mini bir etekle orasını burasını gösteriyordu herkeze.

"Merhaba. Acaba burdan taksi geçiyor mu?"

Dedim çekinerek.
Kadın saatine bakıp.

"Saat 02:05. Bu saatte taksi geçmez bebeğim. Sen yeni misin burda?"

Bo sootto tokso goçmoz boboğom. Son yono moson bordo?
Iyyy iğrenç.

"Tamam teşekkürler."

Deyip kadının yanından olabildiğince uzaklaştım.
Of neredeyim ben? Sanki hep aynı yerlerden geçip duruyorum. Hayır hayır kaybolmadım. Hem aynı yerlerden geçmiyorum ki. Bana öyle geldi. Çünkü bu yeşil elbiseli kadını daha yeni görüyorum, siyah kazaklı bol sakallı adamıda ilk defa gördüm ve kırmızı saçlı ultra mini eteği...
Bir dakika bir dakika, ben daha önce kırmızı saçlı kadını gördüm sanki. Of yaa tamam kabul ediyorum kayboldum. Napıcam şimdi? Şanssızsın işte kızım. Bütün aksilikler benim başıma gelir zaten. Malesef tek çare Mert'i aramak. Onu arayayımda beni burdan alsın. Biraz kızıcak ama...

Hayır ama yaa, bu kadar da şansızlık olmaz. Telefonum yok. Sanırım koşarken düşürdüm. Ne yapıcam şimdi ben. Gecenin bir yarısı, ıssız bir yerde kaldım. İmdat. Valla ben burdan sabaha çıkmam. Çıkarımda ceset olarak çıkarım. Saatte çok geç oldu. Aferin Melis, aferin. Mert'i takip etmeseydin bunların hiçbiri başıma gelmeyecekti. Hepsi Mert'in yüzünden.

Sokakta korkak adımlarla yürürken arkamdan birinin takip ettiğini farkettim. Ya ben bu kadar ekşına alışık değilim. Napıcam? Kaçayım demi. Evet evet kaçayım. Adımlarımı biraz daha hızlandırdığımda, arkamdakinin daha da yakınlaştığını farkettim. Yandın kızım sen, kesin bana tecavüz edip sonra dilimi kesicek ve sonrada bıçakla doğrayıp köpeklere yem edicek. Arkamdan gelen ayak sesleriyle daha da çok irkildim ve koşmaya başladım. Benim ayak seslerimle onun ayak sesleri sokağı yankılatıyordu. Koşarken ne aksilik ki, ayağım takıldı ve yere düştüm. Arkamdan gelen kişide beni kaldırıp duvara yapıştırdı ve çığlık atmaya başladım. Yüzüne baktığımda...

ÜVEY ABİ #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin