Beni böyle bırakıp uyumaya gidecekti yani...arkasından seslendim
-bekle bi dk beni çok merak etmişlerdir.bak ben önemli insanların çocuğuyum. Beni bırakmalısın.
Yalan söylemiştim. Hiçte önemli insanların çocuğu felan degildim. Şuan beni merakta edemezlerdi.ben tabi bunları söylerken o çoktan tişörtünü çıkartıp yatağına girmişti.
-hey kime diyorum.ben yokmuşum gibi davranmayı kes
-bunları yarın konuşuruz.simdi lütfen beni rahat bırak.
Boğuk çıkmıştı sesi uykuya direnemiyordu belliki. Belki bir günlük gecikme sorun yaratmazdı. Ama merveye haber vermem gerekiyordu.
-tamam ama birilerine haber vermeliyim. Issız bi yerde arabam kaldı Telefonum da eşyalarım da hepsi yukarda kaldı. Öldüğümü düşünebilirler.
-öldüğünü düşünmeleri iyi olur ayrıca iletişim cihazları burda çalışmaz.
-ne demek çalışmaz. O adamla nasıl konuştun peki.
ses vermedi. Nefes alışverişleri düzene girmişti. Şimdi ne yapacaktım.etrafı aramaya koyuldum.belkide yalan söylüyordu.salona geçtim. Bütün çekmeceleri koloçan ettim.
Hiçbirşey yoktu.saatin kaç olduğunu da bilmiyordum. Belkide en iyisi sabahı beklemekti. Yeni bi hayat derken bundan bahsetmemiştim. Evren beni çok yanlış anladı.
Esnemeye başlamıştım. Tahminen saat 3 felandı.koltuğa uzandım.battaniye yoktu ama Siyahlı nın odasına gidip te battaniye aramakta istemiyordum. Göz kapaklarım bana ihanet ederek kapandı.
Kulağıma klasik müzik sesi geliyordu.kim dinlerdi sabah sabah klasik müzik. Gözlerimi açmaya direniyordum. Abimin içeri hücum etmesini bekledim.sonra akşam aklıma geldi ne rüyaydı be keşke gerçektede böyle yerler görebilseydim.
-uyan artık ufaklık
Hala etkisindeyim rüyamın.siyahlının sesi kulağımdaydı resmen.
Müziğin sesi yükseldi. Yok hayır gerçek olmasın.ruya değil miydi yani.Tek gözümü açtım.odamda değildim. Ve ilk defa odamda olmadığımaa üzülüyordum. Karşımda balıklar geçiyordu. Işığin suda kırılmasıyla ortamda ışık gösterisi var gibiydi . Kendimi toplamam gerekiyordu. Etrafımıa baktım. eteğim yukarıya sıyrılmıştı. Hemen düzelttim.kafamı koltuktan kaldırdım.
Ortam papatya kokuyordu.siyahlı tavayla uğraşıyordu bi yandan da ritim tutuyordu.koltuktan kalktım. Mutfak taburelerinden birine oturdum.
-artık gitsem iyi olucak
Dedim.belli belirsiz küçümser gibi gülümsedi.ve önüme omlet tabağını koydu.
Elimle itekledim.
-aç değilim.gitsem diyorum hani.-ye
Tek kaşını kaldırmış emir veriyordu. Kendisinede aldığı tabağı masaya koydu.
-beni anlamıyor musun?
Yemeği kesti.
-bak buraya düşmen büyük bi hataydı ve hatanın bedeli bir daha burdan çıkamaman.bir görev için burdayım ve bu görevin gizli olduğunu az çok anlamıssındır ve senin üzerinde artık yetkilerim var çeneni kapatıp o yemeğini ye.
-yanlışlıkla düştüm benim suçum değildi ayrıca ne yetkisi ne görevi.. Polis felan mısın?burdakileri kimseye söylemem söz
Tabağını alıp lavaboya bıraktı.bana dönüp
-bir iki saat yokum etrafı karıştırma
Dün etrafı dağıttığımı görmüştü.
-hey hani çıkış yoktu lütfen bak gitmem gerek.
O çoktan odasına geçmişti. Peşinden gittim ama yoktu. Etrafı koloçan ettim kapıda yoktu. Nasıl bir yere düşmüstüm böyle. aklıma kacırcaktım.
Ağladığını farkettim.elimden başka hicbirsey gelmiyordu halbuki dün akşam ne kadarda umitliydim.herseyin güzel olacağına inanıyordum.
Belkide uçmaya başlayan kuşun kanadını kırdılar. Ama asla vazgecmicektim uçmaktan
Elbet bi çıkış yolu vardır.sadece 2 saatim vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMSİYAH
FantasyAsel ,şehrinden uzaklaşmak isteyen kendi dünyasının başrolü...kim derdiki tekdüze bi hayat isterken tepetaklak olmuş bi yaşama sürükleneceğini... Düştüğü bu ortamın verdiği maceralara korktuğu bu siyaha aşık olacağını...maviliğin içinde karanlığın e...