Her zamanki sıradan günlerden biriydi. İnternette gezmek için bilgisayarımın açma tuşuna bastım. Külüstür bilgisayarın kasasından çıkan sesler bütün odayı kaplıyordu.
Bilgisayar açıldıktan ve ben internette gezmeye başladıktan yaklaşık 10 dakika sonra tanımadığım birinden mesaj gelmişti.
morvosvos~: Merhaba bağyan~
Pinklamacorn: Tanışıyor muyuz?
morvosvos~: Hayır ama tanışabiliriz ;)
Pinklamacorn: O ne be öyle?! Sapık mısın nesin arkadaşım?!
morvosvos~: Belki ama sadece senin sapığın olabilri~~m ;)
Pinklamacorn: Hayır anlamadım ki hepsi mi beni bulur? Ya kardeşim engel atıcam bak şimdi git işine!
morvosvos~: Yaa~ neden öyle konuşuyorsun..? (!)
morvosvos~: H-hey! Engel mi attın sahiden?! (!)
morvosvos~: Öyle olsun... (!)
morvosvos~: Tanışsaydık... (!)
Sinirden titreyen ellerim bilgisayar tuşunu bulduğunda öldürürcesine kapatmıştım. Odadan çıkıp merdivenleri hızla inerek mutfağa girdim. Raftan bir bardak alıp sürahiden su doldurdum.
Telefonumun şiddetle titremesi ile bardağı elimden düşürmüş ve etrafın göl olmasına izin vermiştim.
Titreyen telefona lanet ederek elime aldım.
+0×××××××××: Merhaba~~!
Tahmin ettiğim kişi olamazsın değil mi? <
+0×××××××××: Sence~... kimim?
Morvosvos? <
+0×××××××××: Vay canına! Etkileyici...
Yakamı bırakmayacak mısın sen?! <
+0×××××××××: Hmm bir düşüneyim... Hayır~!
Telefonumdan engeleyemediğim aklıma geldiğinde telefonu mutfak ile birleşik olan salondaki koltuğa fırlattım.
Döktüğüm suyu tamamen unutarak ayağımın kayması ile kafamı mutfak tezgahına vurmuştum.
Bir süre dönen dünya sonunda durduğunda mutfak masasına tutunarak ayağa kalkmayı başarabilmiştim. "Morvosvos" denen varlığa lanetler yağdırarak buzluktan buz alıp kafama koydum.