Prologue

804 74 49
                                    

medya: zaman döndürücü

Zaman döndürücüyü döndürelim. Zaman tersine aksın, kum saati ters dönsün. Geçmişe gidelim.

Fleamont ve Euphemia'nın hikayelerinin başladığı zamana kadar...

--

Fleamont Potter. Ela gözleri, ve kıvır kıvır saçlarıyla hiçbir Potter'ı andırmıyordu. Saçları kuzgun karasıydı. Yüzü sürekli gülerdi. Daha küçük yaşlardan beri becerikli bir büyücü olacağının sinyallerini vermişti. Aynı babası gibiydi. Kan ayrımı yapmazdı, ırk ayrımı yapmazdı. Büyücü ve Muggle ayrımı yapmazdı. Potter'lar nesillerdir Muggle'lara iyi davranmış, onları hor görmemiş ve ellerinden geldiğince onlara yardım etmişlerdi. Hatta sırf bu yüzden Kutsal 28'e girememişlerdi ama onlara göre hava hoştu.

Fleamont garip bir isimdi, evet. Adının bir anlamı vardı. Fleamont'un babası Henry Potter'ın annesinin kızlık soyadı Fleamont'tu. Henry'den son isteği kızlık soyadının devam etmesiydi. Böylece doğan minik Potter'ın adı Fleamont oldu.

Sevecen tatlı bir çocuktu. Annesi ve babası gibi Gryffindor olmak istiyordu. Halbuki ailesi ona bu konuda hiç baskı yapmamışlardı.

Aslında genç Potter'a hiçbir konuda baskı yapılmamasına rağmen düzgün ve saygılı bir insandı. Sevgi ve şefkatle büyütülmüştü. Ne var ki, annesi onun Hogwarts'a gittiğini görene kadar yaşayamadı.

On yaşında annesini kaybeden Fleamont babası Henry ile bir başına kalmıştı.

Onlar yılmayıp yine eski hayatlarına devam etmeye çalıştılar. Tabii buruk bir şekilde. Yıllar sonra Fleamont kaç yaşına gelirse gelsin anne özlemini hala çektiğini dile getirecektir.

Fleamont yaşıtlarına göre uzun boylu olmasına rağmen doğru düzgün yemek yemediği için zayıf bir çocuktu. Annesi bile ona yemek yediremiyorken, babasını bu konuda bıktırdığı açıktı.

Yemek seçimi oldukça fazlaydı. Henry Potter bir keresinde oğluna eğer istediği yemekleri yemezse onun saçını keseceğini söylemişti. Oğlunu bu şekilde kandırabileceğini sanan Henry yanılıyordu.

Bir gün gerçekten oğlunun saçından bir tutam kesen Henry anında eski haline geldiğini görünce oğluyla başa çıkamayacağını öğrenmişti.

Günler böyle geçip gidiyor, baykuşunun geleceğine emin olan Fleamont sabırla Hogwarts'a gideceği günü bekliyordu. Kendisini kanıtlamak için en doğru yer olan Hogwarts'ta elinden geldiğince kendisini eğitime adayacağına yemin etmişti. Hem de daha on yaşındayken!

--

Euphemia Black.

Masmavi gözleri ve  kızıl saçlarıyla tatlı bir çocuktu. Black'lere benzer tek bir tarafı bile yoktu. Daha küçük yaşlardan itibaren ailesiyle fikir ve görüş ayrılığına girmişti.  Ailesiyle anlaşamazdı. Küçük yaşlardan itibaren kitap okuma alışkanlığı kazanan Euphemia oldukça kültürlü bir çocuktu. Kibar ve yardımseverdi. Black asilliği ona da geçmişti. Girdiği ortamlarda ilgi odağı olurdu. İstese de, istemese de.

 İstese de, istemese de

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaşıtlarına göre oldukça ufaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yaşıtlarına göre oldukça ufaktı. El ve ayakları minicikti. Boyu da kısaydı zaten. Bu konuda ileriki yaşlarda yüksek raflardaki eşyalarını alma konusunda asası büyük bir destekçisi olacaktır.

Çilli yüzü sürekli gülerdi.

Sevecen bir çocuktu. İleride başarılı bir cadı olma konusunda bayağı bir hevesli gözüküyordu. Sürekli büyü kitapları okur basit büyüleri öğrenmeye çalışırdı. Minik Euphemia'nın şimdilik bir asası olmadığı için koskocaman bahçeye çıkar ve bir dal parçasıyla alıştırma yapardı.

İksir kitapları favorisiydi. Değişik iksirler ve malzemelerini okumak garip bir şekilde hoşuna gidiyordu. Ailesinden fazla bir şey istemeyen küçük çocuk basit iksir yapımları için araç gereçleri almaları için onlara yalvarmıştı. Ancak yaşı daha çok küçük olduğu için bu isteği reddedilmişti.

Euphemia vazgeçmeyecekti. Bir gün Hogwarts'a gideceğinden hiç kuşkusu yoktu. Oraya gittiği zaman durmadan çalışacak ve çalışacaktı. Hatta bir iksir bile icat edebilirdi! Vay canına, şu Hogwarts da gerçekten güzel bir yer olmalıydı. Ona karışan kimse olmayacaktı.Sabahtan akşama kadar der çalışabilirdi. Hayali bile güzeldi.

Hem kütüphanede türlü türlü kitaplar olduğunu duymuştu.

Hogwarts'a gitmek istediğinden emindi de hangi binaya gitmek istediğine bir türlü karar verememişti.

İçinden ufak bir fısıltı, 'Slytherin olmasın.' diye bas bas bağırıyordu sanki...

--

Şimdilik bu ufak iki çocuğun tek bir ortak noktası, hayali vardı. O da Hogwarts'a gitmek istemeleriydi.

-lilysgreeneyes 




Felix Felicis fleamont•euphemiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin