Chapter Ten: Silver Lining

310 35 20
                                    

medya: james & lily potter

Potter çifti hayat boyu birçok heyecan yaşamıştı ama bu farklıydı. Anne baba olmak kolay değildi ve kesinlikle çok heyecan verici bir şeydi.

Özellikle Fleamont'un eli ayağına karışıyordu.

Ne yapacağını bilemiyor, James'e zarar vermekten korkuyordu.

Euphemia ise annelik içgüdüsü sayesinde, ikisiyle de başa çıkıyordu.

Çok mutlulardı. Amica, Brunette ve Henry'yi özlemiyor değillerdi ancak buruk bir şekilde de olsa, yaşayıp gidiyorlardı işte.

Brunette ve Amica'yı en son, James'in doğumunda görmüşlerdi.

Şimdi ise James tam bir yaşında idi. Daha şimdiden anne ve babasını yormuştu minik bebek.

Sürekli babasının asasını çalıyor, annesinin saçını çekiyor, vazoları teker teker kırıyordu.

Hem de daha yürümüyor iken!

Aslında hepsinin bir açıklaması vardı.

Asayı, meraktan çalıyordu. Annesinin saçlarını ise hoşuna gittiği için çekiyordu. Evdeki vazoları ise desenini beğenmediği için kırıyordu inatla.

Anne babası ne olursa olsun onu çok seviyordu. Onca yıl sonra doğan bir umut ışığı gibi bakıyorlardı ona.

Zaten kendilerini ne kadar kızdırırsa kızdırsın, neşeli bir gülümsemeye ikisi de eriyordu adeta.

Günler şöyle böyle derken geçiyordu.

Euphemia ve Fleamont artık işe gitmiyorlardı. Şirkette çalışanları vardı.

Onlar daha çok evden çalışıyor, araştırma yapıyorlardı.

Sürekli insanlara yardımcı olmaya çalışıyorlardı.

Zamanı gelip, Karanlık Lord insanları tartakladığı zaman onlara ücretsiz tedaviyi üstleneceklerdi ama bunlara daha vardı.

Şimdilik huzurlu zamanlarındaydılar.

Tek kavgaları, James'in hangi binaya gideceğiydi. Fleamont Gryffindor diye tutturmuştu. Euphemia ise farklı bir binada da olabileceğini, Hogwarts'taki en iyi binanın Gryffindor olmadığını savunuyordu. Ravenclaw vardı mesela, içten içe.

"Hayır." Diyordu Fleamont. "O bir aslan, hissediyorum!"

James Potter daha üç yaşındayken bu kavgalar yaşanıyordu...

Hem, babası ona süpürge bile almıştı. Kaptan olacaktı oğlu. Tabii zorla değil, oğlu vitrine yapıştığı zaman almıştı bu hediyeyi. James daha üç yaşında ise hastaydı süpürgelere.

Evde bir o yana bir bu yana uçup duruyordu, tabii yerden otuz santim yüksekte ve kaskla.

O kadar çok şey kırılmıştı ki, Euphemia bir ara beyleri evden kovmaya kadar vermişti.

"Fleamont Henry Potter!" Diye bağırmıştı Euphemia. Ona böyle seslenmesi için Fleamont'un onu çileden çıkartması gerekiyordu.

"Oğlunu da al, bahçeye! Haydi, evde eşya kalmadı. Onunla bahçede ilgilen ve ona göz kulak ol."

Fleamont omuzlarını düşürdü.

James'e döndü.

"Senin bu annen." Dedi. "Tam bir oyunbozan, oğlum. Böyle kuralcı biriyle nasıl evlendim? Sana söylüyorum, sen böyle bir hata yapma." Dedi

Sonra da Euphemia onu asayla evin içinde kovaladı.

James ise olanları kahkahalarla izliyordu.

Annesiyle babası ne kadar güzellerdi.

---

James, on yaşındayken Hogwarts'a gidebilmek için ölüyordu.

Annesi ve babası onu çok iyi yetirmştirmişlerdi.

Serserinin teki de olsa, yeri geldiğinde saygısını takınabiliyordu.

Anne ve babasını güldürüyordu. Komik ve hayat dolu biriydi.

Cesurdu, mahallede kimsenin tırmanamadığı ağaçlara o tırmanırdı.

O kadar yaramazdı ki, anne babasının yüreklerini ağzına getirmekten çekinmezdi.

Potter çifti şu on yılda sanki elli yıl yaşlanmışlardı.

James onca şeyin üstüne gelince, haliyle biraz şımartılmış bir çocuktu.

Bu doğruydu ancak eğitimi mükemmel verilmişti. En ufak kötü niyeti yoktu.

---

Fleamont ve James birbirlerine son kez baktılar var ellerindeki bavul arabasına asılıp olağanca kuvvetlerince koştular.

James duvardan geçtiği an kendisini buraya ait hissetmişti.

Zaten buraya aitti. Hogwarts onun eviydi.

---

Yıllar boyu Euphemia ve Fleamont onca şeye şahit olmuşlardı.

James'in Gryffindor'a seçildiği zaman Fleamont, James'i omzuna alıp mahallede, "Benim oğlum bir aslan!" Diye bağırarak gezmişti.

James'in Sirius'la tanıştığı zaman ve Çapulcular'ın temelleri atıldığı zaman, eski günleri hatırlayıp ağlamışlardı.

Lily'yi sevdiğini öğrenince telaş yapıp bir sür üst üste tavsiye vermişlerdi.

Daralan James, süpürgesine atlayıp evden kaçmıştı. Birkaç saat sonra, anne ve babası sakinleşince geri dönmüştü.

Her şeyinde onunla birlikteydiler.

Hep onun yanındaydılar.

Bu çok uzun sürmeyecek olsa bile, durum buydu.

James Potter, Muggle-Doğumlu cadı Lily Evans ile evlendiğini görmek onları gerçekten mutlu olmuşlardı.

Ancak Jamea ve Lily Potter'in birinci evlilik yıl dönümlerini bile göremeden, Ejderha Çiçeği hastalığına kapılıp hayata gözlerini yumdular.

Lily ve James çok üzüldüler. Gerçekten üzüldüler ana hayat devam ediyordu.

James'in tek tesellisi, babasının ölmeden önce kendisine verdiği Görünmezlik Pelerini'ni, oğlu Harry'ye bırakacak olmasıydı.

Harry Potter'ın dedesinden alabileceği en değerli hediyeydi bu.

-Zeynep.

Bu final bolumu idi. Lütfen bir sonraki bölümü, yazar notunu okuyun.

Teşekkürler.

Felix Felicis fleamont•euphemiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin