Chapter Five: Good News

401 53 22
                                    

medya: fleamont potter

Beşinci sınıf garipti, Amica Brunette ile çıkarken daha garipti. İksir yapma istekleri her geçen gün artarken ve ciddileşirken ayrıca okulun bitmesine iki sene kalmışken hepten garipti.

Aslında hayatın kendisi garip değil miydi?

Öyleydi.

Fleamont ve Euphemia, Slughorn'dan izin alıp aradıkları otu bulmak için Yasak Ormana gitmişlerdi.

İkisi de aradıkları şeyi bir an önce bulmak istiyorlardı.

Birden bire Fleamont konuştu.

"Euphemia, benimle çıkar mısın?"

Bir dakika, ne?

Az önce ne demişti?

Kendisi şahsen beklemiyordu.

Birden bire sanki Godric Gryffindor kaçmıştı içine.

Hem, o kadar sene bekledikten sonra neden şimdi ve burada?

Euphemia çömeldiği yerden doğruldu.

Fleamont'a doğru yürüdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fleamont'a doğru yürüdü.

Fleamont yutkundu. Feci bir tokat yiyecek gibi hissediyordu.

Euphemia tabii ki öyle bir şey yapmadı. Gayet sakin bir şekilde sordu.

"Nasıl yani?"

"Bilirsin." Dedi Fleamont. "Amica ve Brunette gibi."

"Beni mi seviyorsun?"

"Evet."

"Neden?"

Fleamont omuz silkti.

"Neden olmasın?"

Euphemia gülümsedi.

Fleamont konuştu.

"Bu hoşuna gitti mi?"

"Neden gitmesin?" Diye yanıtladı Euphemia onu.

Kıkırdadılar.

Sonra Euphemia ciddileşti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonra Euphemia ciddileşti.

"Beni gerçekten seviyor musun?"

Fleamont dürüstçe konuştu.

"Seni gerçeklikten daha çok seviyorum."

"Yani ben gerçek değil miyim?"

"Bazen bir rüya olduğunu düşünmüyor değilim. Ancak bir rüyada bu kadar güzel olunabilir. Fiziksel güzellikten bahsetmiyorum. "

"Bu iyiydi, Fleamont. Hoşuma gitti."

"Hoşuna gitsin ya da iltifat olsun diye söylemedim. Yalnız doğruları söylüyorum."

Bunun üzerine Euphemia karşılık vermedi.

Kısa bir sessizlik üzerine Fleamont yeniden konuştu.

"Bir şey demeyecek misin?"

"Ne dememi istersin?"

"İçinden gelenleri."

"İçimden gelenler..." diye mırıldandı Euphemia Black.

Sonra da devam etti.

"Sen bana bu soruyu yönelttiğinde sanırım kafamdaki bulmaca yerine oturdu. Her iksir yaptığımızda ve son dokunuşu sen yaptığında iksirle beraber benim de içimin kaynamasının sebebi buymuş meğer. " dedi.

Fleamont heyecanla sordu.

"Neymiş?"

"Şey, sanırım senden hoşlanıyor olmam." Dedi Euphemia utangaç bir tavırla.

Euphemia Black ne zamandan beri utanır olmuştu?

"O zaman, benimle çıkacak mısın yani?"

Euphemia güldü.

"Neden olmasın?"

Fleamont da güldü.

Euphemia devam etti.

"Tek bir şartım var. Amica duymayacak bir süre. "

Fleamont kaşlarını çattı.

"Neden ki?"

"Çünkü dalga geçer de ondan."

İkisi de kendilerini tutamayıp kahkahalara boğuldular.

*bu sırada brunette ve amica*

"Amica, çok sıkıldım." Dedi kız, İksir sınıfında yalnız kendisi ve Amica olduğunu hatırlayarak.

Amica kendini bir iksire kaptırmış, Brunette'yi duymuyordu bile.

"Sana diyorum, Mica!" Diye bağırdı en sonunda kız.

"Ah, efendim canım?" Diye sordu Amica, dış dünyadan bağlantısı kesilmiş gibi.

Kız ofladı, pufladı.

"Diyorum ki, artık gidelim buradan!"

"Sen bilirsin ama şu iksiri bitirmezsem, başta Euphemia olmak ve akabinde Slughorn olarak sevgilini şişe dizerler haberin olsun."
Kız omzunu silkti.

"Sen büyücüsün, Mica. Fazla abartmadın mı?"

Amica korkutucu bir edayla konuştu.

"Euphemia'yı daha tanımıyorsun anlaşılan."

Kız bir kez daha ofladı.

"Peki madem çabuk bitir bari şu şeyini. Neyse artık, iğrenç kokuyor." Diye sitem etti.

Amica ise bir taraftan iksirini yaparken bir taraftan Brunette'ye laf yetiştiriyordu.

"Senin bu iğrenç kokulu bulduğun 'şey'i kaç senelik mezunlar yapamıyor, hanımefendi."

"Aferin size, Bay Ben Her Şeyi Çok Mükemmel Yaparım."

"Brunette eğer biraz daha konuşursan, balkabağı suyuna öyle bir iksir katarım ki, ertesi gün saçların bu iksir gibi pembe renkte olur, ona göre."

"Bazen beni korkuyorsun."

Amica güldü.

"Böyle bir şey yapmayacağımı sen de biliyorsun."

Brunette de güldü.

"Geçen sene Bayan Norris'in tüyleri mosmor olmuştu da, Bay Filch bir hafta yıkamıştı zavallı kediyi."

"Zavallı mı? Bir keresinde senin üzerine atlamıştı, hatırlatasana saçlarının son halini."

Brunette yüzünü ekşitti.

"Şöyle bir düşündüm de, o uğursuz çirkin kediye iyi bile olmuş aslında. "

"İşte benim sevgilim."

Bölüm sonu

-lilysgreeneyes


Felix Felicis fleamont•euphemiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin