Y/N: Şey, satır arası yorumlar cok hoş. Bilin istedim heheh~ ^^
Iyi okumalar~
Sehun kendi evinde bir çözüm bulamamış ve kendini dışarı atmıştı. Artık düşünceler beynini resmen kemiriyordu. O günden bu zamana bir hafta geçmişti. Yi Fan'la hiç görüşmemişti-telefon dışında-. Kafasındaki bu şey sadece takıntıydı, biliyordu. Çünkü bu ses sadece kafasında yankılanıyordu, kalbine herhangi bir etkisi olmamıştı.
Yi Fan'ın henüz sunucuyu görmeye gitmediğini biliyordu. Cesaret edemiyordu bu yüzden yanında Sehun'un da gelmesini istiyordu. Sehun ise bunu istemiyordu çünkü eğer giderse sunucu onu daha önce gördüğünü söyleyebilirdi. Eğer o söylerse Yi Fan neden kendisine bir şey demediği hakkında sorular sorabilirdi.
Yi Fan biliyordu çünkü Sehun'u. En iyi o tanıyordu. Leng Cai denen adamı tek görüşte ya da duyuşta demek daha doğru olur, tanıyabilirdi. En iyisinin kendisinin gidip söylemesi olduğunu düşündü o an Sehun. Kafasındaki şeylere dur diyebilmek sadece bu şekilde mümkün olacaktı.
Rotasını değiştirip Yi Fan'ın evine doğru yürümeye başladı.
~~~~~~~~
"Bu da olmadı."
Elindeki kağıdı iyice buruşturduktan sonra yerdeki 20 kader arkadaşının yanına gönderdi ve saçlarını çekiştirdi.
Saatlerdir sunucusu için gelmediğini,gelmeyeceğini belirten özür temalı mektuplar yazmaya çalışıyordu ama olmuyordu. Her seferinde bir cümlenin yetersiz ya da saçma olduğunu düşünüp kağıdı buluşturuyor ve etrafta bir yere fırlatıyordu.
Saçlarını çekiştirmekten vazgeçip ayağa kalktığında bir anlığına başının dönmesi sebebiyle kalktığı sandalyeye tutunmak zorunda kalmıştı uzun adam. Saatlerdir mektup yazmakla uğraştığı için yemek yememişti ve bünyesi yemek istediğini bu şekilde ifade ediyordu.
Baş dönmesi geçince mutfağa gitti. Kendisine bir ramen yapıp masaya oturmuştu ki çalan zille yeniden kalkıp hızla kapıya ulaştı ve açtı.
"Ah, sen miydin?"
"Başkasını mı bekliyordun?"
Sehun gülümsediğinde Fan da gülümsedi.
"Hayır dostum. Sadece şaşırdım. Neredeyse bir haftadır yoksun. Evimin yolunu unuttuğunu bile düşündüm."
Yi Fan'ın gülümsemesi genişlerken kapıdan çekilmiş ve yeniden mutfağa doğru yol almaya başlamıştı bile. Sehun da arkasından gidiyordu.
"Tabiki unutmadım. Benden kurtulmak öyle kolay değil Bay Ukala."
Yi Fan sandalyesine oturduğunda Sehun da hemen karşısına oturmuştu.
"Ramen ister misin?"
"Aslında... olabilir."
"Iyi. Kalk yap o zaman."
Yi Fan ramenini yemeye çoktan başlamıştı bile.
"Yah! Ben misafirim senin yapman lazım."
"Dostum evde senin için ayrı oda bile var. Senin odan hani. Bu misafirlik değil. Yiyeceksen kalk yap. Yemeyeceksen de sus ben rahat rahat yemeğimi yiyim."
Sehun arkadaşının bu haline gülümsedi istemsizce. Bir yandan ağzına ramen tıkıp bir yandan konuşmak sadece Yi Fan'a has bir şey olmalıydı.
Kesinlikle buraya gelmekle en iyisini yapmıştı Sehun.
"Fannie sana bir şey söylemem lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Radio Host [Kısa Hikaye]
Short StoryBen onu tanımıyorum ki sesine aşık oldum. Sesi etkiledi beni sadece. Görüntüsüz radyo yayınları dinlemeyi severim bilirsin. O radyoda onun sesini ilk duyduğum an etkilendim ben.