18. BÖLÜM: KUŞ ÇIĞLIĞI

25.1K 1.7K 268
                                    

LÂDEN

18. BÖLÜM: KUŞ ÇIĞLIĞI

Bölüm Şarkıları:
Thirteen Senses – Gone
Hypnogaja – Here Comes Rain Again

Bölüm Şarkıları:Thirteen Senses – Gone Hypnogaja – Here Comes Rain Again

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌌

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌌

Bir gün bedenimde bir yer yanacak olsa, yangın parmaklarımda başlardı. Zaten en günahkâr uzuvlarımız bir parmaklar bir de dudaklarımızdı.

Hırsızlık yapan parmaklar, bir silahın tetiğine yaslanan parmaklar, en yasak arzuların ortağı olan parmaklar ve en yasaklı kelimeleri söyleyen, kalp kıran, yasak arzuların meydana gelmesinde parmaklara yardım eden dudaklar.

Parmaklarım ve dudaklarımda bir yangın başlamıştı.

Bu yangın, içimdeki kaybın enkazının üzerinde bir güneş gibi parlıyordu ancak o enkazı kül etmiyordu. Yine de dikkatimi dağıtıyordu, Tan buradaydı, benim ellerimi tutuyordu ve o ellerimi tutarken dünya kalitesiz bir kameradan çekilen fotoğraf gibiydi. Bulanıktı. Ellerimi saçlarının arasına daldırırken sanki ipek kumaşlarla dolu bir kutunun içine daldırıyormuş gibi hissediyordum, avucundaki kanın sıcaklığı yanağımı istila ediyordu, dudakları da dudaklarımı. 

Dudakları dudaklarımdan cehennemin cennetten koptuğu gibi koptuğunda alnını alnıma yaslamıştı, boynundaki kavis sert bir kıvrım çizerek hareket etti ve eski yerine döndü. "Şimdi senin dizlerini titretebilirim," dedi erkeksi sesiyle. Sesindeki karanlık yutkunmama sebep oldu, bana hissettirdiklerinin bir sınırı yok muydu? Her seferinde daha yoğun olabilir miydi? Dudaklarım karıncalanıyordu, dokunduğu ve temas ettiği her yer karıncalanıyordu. "Kasıklarındaki damarlar çatlar, içinden kan lav akar, o ana dek durmam. Sana yaşadığın acıyı unutturabilirim." Gözlerime baktı, söylediği sözler ilk kez bu kadar açık ve netti. O konuştukça içimde bir ateş yanıyor ve her kelimesi bir çıra gibi ateşi harlıyordu sanki. Dudaklarıma sert bir öpücük bıraktığında yutkundum. "Sana adını bile unutturabilirim." Dudaklarım aralandı ancak ona ne cevap vereceğimi bilmiyordum, neyse ki beni cevap verme yükümlülüğünden kurtarmıştı. . "Ama bunu şimdi yaparsam bizim için olmaz, kendim için olmaz, senin için olmaz. Zihnindekiler yüzünden olur." Yutkundu, gözlerime bakarken ay ışığının yansıdığı bir nehir üzerime akıyor gibi hissediyordum. Gümüş rengi gözleri bana tam olarak bunu hissettiriyordu ve ben o nehrin ışığında nefes alıyordum. "Bunu istemem."

LÂDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin