SPB7

66 4 3
                                    

Multimedia: Asya ve köpeği Pars

Şarkı: Harry Styles-War is love (Ediz'in sesini duyun istedim:) 

(Yazarınız acaip bir şekilde harryer (Harry Styles fanı). Üst düzey directionerım.)

İyi okumalar.

*******

Hayatta her zaman anne-baba arasında kalmak? Ne düşünüyorsunuz? Size 'Anneni mi yoksa babanı mı daha çok seviyorsun?' sorusu sorulduğunda ne diyeceğinizi bilemez onları kırmaktan korkarsınız. Anneniz genelde bir milim önde olur ama siz yinede 'ikisini de seviyorum.'  seçeneğine başvurursunuz. Ölüm ve yaşam ilişkisi de buna benziyor. Şahsen bana 'Ölmek mi yoksa yaşamak mı istersin?'  sorusu sorulduğunda kalbim hep ölümü seçer. Ama ben 'Bilmiyorum. Dünyada daha yaşanacak çok şey var heyecanlıyım ama bunların kötü sonuçlarında ölümü göze alabilirim. Fakat yinede kararsızım.'  cevabını verirdim. Ölüm ve yaşam arasında kalmak... Berbat bir duygu!

 "Dur gitme!" bana seslenen kişiye döndüm. Yerde yatmış elini bana uzatıyordu. Acı çekiyor gibi bir hali vardı. Tekrar önüme döndüğümde sonu görünmeyen bir uçurum vardı. Şüpheyle arkamı dönüp o sesin sahibine tekrar baktım. Fakat saçlarından dolayı yüzü görünmüyordu. Biraz daha dikkatle baktığımda... Ediz? Olduğum yerden kıpırdayamıyordum. Sadece kafamı hareket ettirebiliyordum. Tekrar kafamı uçuruma çevirdim. Uçurumun sonu yok gibi görünüyordu. Fakat karanlıkta parıldayan kırmızı bir ışık görünceye kadar... Uçuruma daha da yaklaşıp baktım. Sanırım bir ateşti. Korkmam gerekirdi değil mi? Ateş yavaş yavaş büyüyordu. Fakat bana büyük bir mücevhermiş gibi geliyor, beni yanına çağırıyordu. Fakat içimde bir şüphe vardı, ruhumu bu güzel ateşe teslim etmek için hazırlanırken. Arkamda duyduğum hıçkırıklarla bir hışımla arkama dönüp beni korkunç şüpheye düşüren Ediz'e döndüm. Onu tamamen unutmuştum! "Alev, kaldıramam bu kadar acıyı! beni bırakma kardeşim." Dudaklarından hıçkırık ve acı ile çıkan cümle kalbimin derinliklerine inmiş, oraları kezzap gibi yakmıştı. Uçurumdan aşağı tekrar baktım. Alevler yükseldikçe buz halini alıyorlardı. Bu ilginç olay karşısında şaşkınlığımı gizleyememiştim. Kararsızlıkla kafamı Ediz'e çevirdim.O güçlü Ediz gitmiş, yerine zayıflıktan kurumuş ve mor göz altlarına hakim yüzü gelmişti. Kıvırcık ve her zaman derli toplu olan saçları birbirine girmiş ve terden ıslanmıştı.  Bu görüntü kalbimi o kadar yakmıştı ki... Sanki... Bir annenin evladını yitirmesini andırıyordu bu his. Kapıldığım hissin etkisi ile gözümden akan tuzlu su zerresine hakim olamadım. Onu bu şekilde bırakamazdım. Kendimi zorladım ve koşarak yanına gittim. Yattığı soğuk taşın üzerine dizlerimin üzerine çöktüm ve sağ elimi o buz gibi yanaklarına bastırdım. Benim güçlü ağabeyim şimdi karşımda her şeye muhtaç gözlerime bakıyordu. Daha fazla dayanamadım ve sıcacık kollarımı ağabeyimin cılız ve soğuk tenine doladım. İçime sanki ateş topu atmışlardı ve orayı kavuruyordu. Kaldırdı ve belime sardı soğuğun hakim olduğu kollarıyla.

****

Şu anda ölü müyüm? Yoksa gözlerim ve beynim beni karanlığa mı hapsetmişti? Eğer ölüm buysa korkacak bir şey yok sadece karanlık... 

 Yüzümde hissettiğim ıslaklık ve sıcak nefesle irkildim ve karanlığa hapsolmuş bedenimi ışığa kavuşturdum. Karşımda Ediz'i veya Ayaz'ı bekliyordum. Fakat! Şirin bir köpek suratımı yalıyordu. Yattığım yerde doğrulup elimi kafama götürdüm. Ağrıyordu! Lanet olsun. Odayı incelemeye başladım. Pembe ve beyaza hakim olan oda şirin ve aşırı kızsal duruyordu. BENİM! tercih etmeyeceğim derecede. Fakat karşımda duran sevimli köpeği herkes tercih ederdi.

Sırlar Prensesi : BOYUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin