Sigaramın son nefesinide içime çektikten sonra, yere attım ve ayağımla üzerini ezdim. Elimdeki biradanda bir yudum alıp yaslandığım duvardan ayrıldım. Küçüklüğümden beri kaçtığımı düşündüğüm yerdi burası. Her zaman yakalandığım ama yinede vazgeçemediğim yerdi. Öyle, filmlerdeki gibi bir uçurum kenarı değildi veya yeşillikler içinde değildi. Hell'in çatı katıydı, bir nevi teras. Şehrin tüm ışıkları ayaklarımın altındayken, arkama baktığımda karanlığı görebildiğim tek yerdi.
"Heaven,"
Yine yakalandığımı biliyordum, ama bu sefer babam tarafından değildi. Onun tarafından yakalanmam için farklı bir tarafta olmam gerekiyordu. Mesela cehennemin veya cennetin en üst seviyesinde. Ne cennete gidecek kadar iyi bir adamdı, ne de cehenneme gidecek kadar kötü.
"Senelerdir değişmeyen tek şey Hell'in ismi galiba."
Arkamı hızla döndüm. Gelmiş miydi?
"Ah, bir de bu görüntü." Eliyle arkamdaki manzarayı gösterdiğinde onu inceledim. Gülünce kaybolan gözlerine ve pataklamaya hazır duran tombul yanaklarına baktım. Vücudunu geliştirdiğini en az yüz metreden bile görebilirdim.
"Boktan suratın hala karşımda ama şişirilmiş kasların fazlalaşmış Hood. Galiba değişen tek şey bu olmuş."
"Tabi bir de boktan esprilerin değişmemiş, Heaven."
Omuz silktim. Senelerdir yüzünü görmüyordum. Hiç değişmemiş olmasına şaşırmıştım. En azından belki yanakları bir nebze olsun sönüklük yaşayabilirdi. Hala onları pataklama isteğim vardı.
"Darly ölmüş, adına üzüldüm."
"Evet, öleli neredeyse dört ay oluyor Calum."
Oysaki gelmesini cenaze gününden beri bekliyordum. Küçüklükten beri beraber büyüdüğüm çocuğun, babamı uğurlarken yanımda olmasını dört gözle beklemiştim. Biraz fazla abartmıştım anlaşılan, dört ay sonunda gelebilmişti.
"Avustralyaya gelmeden bir hafta önce öğrendim. Seni arayacaktım ama uzaktan bir faydası olacağını düşünmedim."
Tekrardan omuz silktim. Şu an, umrumda olan şey Calum'un neden aramadığı değildi, neden yanımda olmadıydı.
"Marlboro mu o?" Kalçamın yanında duran sigara kutusunu aldığında gülümsedim. Arsız Calum Hood hiç değişmiyordu. Dudaklarının arasına bir tanesini yerleştirdiğinde elinden paketi çektim. Çünkü Calum, sigara paketini birkaç dakika içinde yiyebilen bir insandı. Elinize aldığınızda içinde sadece çakmak bulabilirdiniz. O da insaflı günündeyde, yoksa, onuda cebine atıyordu.
Dudaklarımın arasına bende bir tanesini alıp yaktım. Duman, dudaklarımın arasından çıkarken gözlerimi kapattım. Verdiği haz harikaydı.
"Bunu sana ben öğrettim, Heaven."
"Çakmağı yakmayı mı? Olabilir."
Gülümsemesini gördüğümde bende gülümsedim. Onunla uğraşmak, çocukluğumdan beri beni bırakmayan tek şeydi.
Ona doğru döndüm ve sırtımın duvara yaslanmasına izin verdim. Gözlerini üzerimde gezdirdi. "Bakışların hala iğleneyici Calum."
"Seninkilerde etkileyici, Heaven."
Gülümsedim. Birbirimizle uğraşırken aynı zamandada iltifatlar yağdırmamız biraz garip oluyordu. Ama bundanda vazgeçememiştik.
"Boyun uzamış,"
"Seninde kısalmış,"
"Boyun uzadığı için öyle görüyorsun,"
"Belkide topuklular yardım ediyordur."
Başını geriye atarak kahkahasını gökyüzüne gösterdi. Gözleri kısılmıştı ve bende boğazından gelen hırıltılı sese hayran olmuş bir şekilde bakıyordum. Hood'ların harikalar yaratan gülen yüzleri.
Bir anda gülmeyi kesti ve bakışları yüzümde bir süre gezindi. "Gittiğinden beri, baban yani, nasılsın?"
"Sessiz."
"Bu kadar mı?"
"Eksik?" Dedim tatmin olmasını umarak. Hissettiğim şeyleri belli etmede iyi değildim. Belli edincede bir şey olduğunu görememiştim gerçi.
"Sen nasılsın?" Dedim bakışlarımı binaların ışıkları arasında gezdirirken. "Kaçıncı üniversite bitti? Sayamadım da."
"Mastırı yaptım ve geldim. Heaven, hiç benim okuyabileceğimi düşünüyor muydun?"
"Calum, ben senin büyüyeceğini bile düşünmüyordum."
"Hala içimde küçük bir çocuk var."
Elimi göğsüne vurdum. Elimi tuttu ve kendine çekti. "Küçük çocuğun kalbi kırıldı."
"Affedilmem için ne yapmam gerekiyor?"
Cevap vermeden yüzüme baktı. Sigarayı dudaklarımın arasına alışımı dikkatle izlerken bende onu izliyordum. Neden her şeye bu kadar dikkatli bakmak zorundaydı?
Eskileri hatırlamasını sağlayarak, dumanı yüzüne üflediğimde gözlerini kapadı. "Siktir."
"Ne?" Dedim gülerek.
"Heaven, bunu ben sana yapardım. Yerimi almaya mı çalışıyorsun?"
"Belkide çoktan almışımdır."
Pekala, tekrardan başlıyoruz....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven
Fanfiction"Adın Heaven olmasına rağmen nasıl oluyorda etrafındakileri yakmakta bir numara oluyorsun?" •CalumHood&LukeHemmingsFanfiction•