7 yıl önce;
"Pekala," dedi ellerini önünde birleştirerek. Dudaklarını kemirirken bir yandanda parmaklarıyla oynuyordu. "Yapabileceğimiz bir şey yok gibi."
Hell'in terasında, yer yatağının üzerinde uzanmaktan başka tabikide yapabileceğimiz bir şey yoktu. "20 soru oynayabiliriz."
"Sen başla." Dedi direk bunu dememi bekliyormuş gibi.
"Nasıl kızlardan hoşlanırsın?"
Yüzündeki gülümsemeyle beraber dikkatimi ona verdim. Bir anda beni yer yatağına yatırdı ve üzerime çıktı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarparken, onun dudaklarının benimkilere değmesine birkaç santim kalmıştı. Daha demin gülümseyen ifadesi yerini bırakmış ciddi bir şekilde bana bakıyordu.
"Şu an seni öpsem," derin bir nefes aldım. Böyle yapmamalıydı. Beni her zaman tahrik edecek hareketler yapmamalıydı. "Ne yapardın?"
"Soruma cevap vermedin Calum."
"İlk sen cevap vereceksin." Ve sanki bu benim için bir emirmiş gibi ona cevap verdim.
"Bilmiyorum."
"Ah, hadi ama Heaven," baş parmağını alt dudağımın üzerinde gezdirdi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
Üzerimden kalktı ve yanıma tekrar uzandı. Daha demin yaptığı şey de neydi? "Böyle birinden değil."
Hızlıca kafamı ona çevirdim. Benimle oyun mu oynamıştı? "Sen kafayı mı yedin?" Diye bağırdığımda doğruldu ve sinirli ifadesiyle bana baktı.
"Sesini alçalt Heaven," gözüne gelen saçını sinirle düzeltip tekrar bana baktı. "En yakın arkadaşımın ikizi olduğunun farkındasın değil mi? Ya seni öpseydim?"
Cevap veremedim. Sadece sinirli bakışları altında ezildim. O da sanki bu bana yetmemiş gibi ceketini aldığını gibi yanımdan kalkıp gitmişti.
Şimdi;
"Eskiden yaşadığımız herşeyi unut."
Galiba şu ana kadar verdiğim kararlardan en iyilerinin arasına girebilecekti. Calum gözlerini kısmış bana bakarken bende gülümseyen ifademle ona bakıyordum. Elimden şişeyi çekip aldığında kaşlarımı kaldırdım.
"Onun parasını ödeyeceğim."
"Dert ediyorsan, bizden olsun Cal-Pal."
Gerçekten mi dercesine bakıp ilerlemeye başladı. Bende arkama yaslanıp onun gidişini izledim. Yıllar geçmişti, ben değişmiştim o kendince değişmişti ama hala yine ilk giden o oluyordu ve bende izleyen.
"Bu arada," diyerek elini havaya kaldırıp bana döndü. "Mali bu akşam için plan yapmış. Ashton da gelecek."
"Tamam, Luke ile geliriz."
"Onun ne işi- herneyse."
***
"Ve sonrada Heaven, matematik kitabının üstüne kustu." Hepsinin kahkahaları en üst seviyedeyken ben Ashton'a bakıyordum. Bir insan hiç mi değişmezdi? Her saniye şerefsizlikte bir kat daha yükseliyordu.
"Hakkında bilmediğim çok şey var." Luke, bir eli omzumdayken kulağıma yaklaştı.
"Aslında hepsi eskide kaldı." Dedim başımı ona çevirerek. Çok yakın olmamızı umursamadan konuşmaya devam ettim. "O halimi beğeneceğini sanmıyorum."
"Şu ana kadarki tüm hallerine bayıldım." Dedikten sonra saçımdan öpmüştü. Altı aydır tekrarladığım cümleyi bir daha söyledim. Luke hayatıma gelen en güzel şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven
Fanfiction"Adın Heaven olmasına rağmen nasıl oluyorda etrafındakileri yakmakta bir numara oluyorsun?" •CalumHood&LukeHemmingsFanfiction•