Pekala, uzun zaman sonra gelen hikayemizin açıklamasıyla başlamak istiyorum. Birkaç bölüm Calum ile ilgili geçmiş zamanı, birkaç bölüm de Luke ile beraber geçirdiği geçmiş zamanı konu alarak devam etmeyi planlıyorum. İkisininde bölümleri kaçar bölüm olur hiçbir fikrim yok. Sadece olayları size iyice anlatmak istiyorum. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar.
6 yıl önce
Elimdeki bavulu kapının kenarına yerleştirip derin bir nefes aldım. Sakin olup kapının zilini çalmam gerekiyordu ama bunu beş dakikadır yapamıyordum.
Saat sabahın üçüydü ve ben Calum'un üniversiteyi okuduğu şehire gelmiştim. Michael ile gelmeyi planlıyorduk fakat onun yetiştirmesi gereken bir projesi olduğu için benimle gelememişti. Gelemediği için üzülmüş olsam da, tek başıma gelmiş olmam beni mutlu etmişti. Calum ile beraber bir hafta geçirecektim. Gideli dört ay olmuştu ve onu gerçekten çok özlemiştim.
Sonunda zile bastım ve kapının açılması için beklemeye başladım. Büyük ihtimalle uyuyordu çünkü ona uçağımın sabah olduğunu söylemiştim. Havalimanından beni alacağını zannediyordu fakat ben ona sürpriz yapmak istemiştim.
"Bu saatte kapıya gel- Tanrım, Heaven!" Uykulu gözlerini kocaman açmıştı. Bu haline gülümsedim. Onu gerçekten çok özlemiştim.
Beni kollarının arasına aldığında kahkaha atmıştı. "Hani sabah gelecektiniz?" Michael'ın gelemediğini hala ona söylememiştim. "Seni çok özlemişim."
"Bende seni özledim." Kollarımı boynuna doladım ve boynuma yerleştirdiği başının orada olmasıyla hissettiğim huzur için derin bir nefes aldım. Mutluluktan ağlamak istiyordum.
"Michael nerede?"
"Yetiştirmesi gereken bir projesi vardı. Ben yalnız geldim." Kollarının arasından ayrılıp gözlerinin içine baktım. "Yani bana kaldın."
"Keşke hep sana kalsam." Alnımdan öptü ve bavulumu içeriye alıp kapıyı kapattı. "Bu kadar fazla özleyeceğim aklımın ucundan bile geçmiyordu." Tekrar kollarını bana sardığında bu sefer ben kahkaha attım. Michael olmadığı için rahat davrandığının çok net farkındaydım ama bir şey diyerek bu anı bozmak istemiyordum.
"Buraya nasıl geldin?" Bir anda benden ayrılıp yukarıdan bana bakmaya başladı.
"Jennifer," dedim gülümsemeye çalışarak. Beceremediğimi adım gibi biliyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu. Jennifer, Calum'un kız arkadaşıydı. "Michael ile sana geleceğimizi söyledim o da bana evi tarif etti."
"Tek başına geleceğini söylemedin mi?" Gülmemek için kendini zor tutuyordu ve bende ona tokatı yapıştırmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Hayır," dedim kendimden emin bir şekilde. Gülümsemesi genişlemişti. "Gerek olduğunu düşünmedim."
"Bence de gerek yok." Beni duvara yaslayıp saçlarımla oynamaya başladı. "Hem bu hafta o da ailesinin yanına gitti."
"Evet söyledi." Bakışlarımı kaçırdım ve evi incelemeye başladım ama o bunu istemediğini belli eder bir şekilde çenemden tutarak ona bakmamı sağladı. "Biz geldiğimizde burada olamayacağı için çok üzgün olduğunu da söyledi. Gören de bana bayılıyor sanacak."
"O bayılmıyor olabilir ama birisi bayılıyor."
"Kim o?" Dedim ona yaklaşarak. Hiçbir şey umurumda değildi. Sarhoş değildi. Sarhoş olmadığı sayılı zamanlardan birinde yakınlaşıyorduk. Böyle anları o sarhoş olmadan çok az yaşadığımızı düşünerek dudaklarına doğru daha da yaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven
Fanfiction"Adın Heaven olmasına rağmen nasıl oluyorda etrafındakileri yakmakta bir numara oluyorsun?" •CalumHood&LukeHemmingsFanfiction•