0.4

482 20 4
                                    

"Onu," dedim sesimi yükselterek. "Onu buraya nasıl çağırırsın?" Kafayı yiyecektim. Elim ayağım titriyordu. "Onunla görüşüyor musun?" Beni aldatıyor muydu? "Beni onunla mı aldatıyorsun?"

"Sevgilim," dedi beni sakinleştirmeye çalışarak. "Öyle bir şey olmadığını ikimizde biliyoruz."

"Tanrım! Kız evime geldi. Luke burada görüşebileceğimizi söyledi, dedi." Sesimi öyle yükseltiyordum ki eğer komşularımız evlerinde olsaydı çoktan kapımızı çalarlardı.

"Heaven beni sakince dinleyecek misin? Lütfen," bakışları öyle çaresizdi ki ne yapacağımı bilemeyerek ona baktım. Koltuğa oturup başımı ellerimin arasına aldım. Önümde diz çöküp ellerimi tutmaya çalıştı. İzin vermemeye çalışsamda yenik düştüm ve yine de tutmasına izin verdim. Gözlerinin içine baktığımda dolduğunu gördüm. Onu böyle görmek istemiyordum. "Geçen gece arkadaşlarımla dışarı çıkmıştım hatırlıyor musun?" Dedi elimi sıkıca tutarak. Sadece başımı sallayarak cevap verdim. "O gece o kadar çok içtik ki Heaven ne yaptığımı bile bilmiyordum."

"Onunla yattın." Dedim gözlerimden yaşların akmasına izin verirken.

"Tanrım, hayır hayır." Dedi bir elini yanağıma getirerek. Gözyaşımı silip devam etti. "Normalde arabayla gitmeyecektim fakat arabadan almam gereken şeyler vardı o yüzden arabaya uğramam gerekiyordu. Lili o gece arabamın yanında beklemiş. Nasıl oldu, ne zaman geldi, nereden biliyor benim orada olduğumu inan ki bilmiyorum. Onu gördüğüm gibi görmezden geldim. Arabanın kilidini açıp içeriden evrakları aldım ve yüzüne bile bakmadan yürüdüm. Önüme geçip bir anda beni öpmeye başladı. Onu ittirdiğimde ise kahkahalarla güldü. Heaven, onu öpmedim. Yemin ederim sana onu öpmedim." Duraksadı ve bir şey dememi bekledi. Hiçbir şey söyleyemiyordum. Tek tepkim vardı o da ağlamamdı. "O an fotoğrafımızı bir arkadaşı çekmiş. Bunu bana söylemedi yanımdan çekip gitti. Sana söyleyecektim ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.  Bugün bana o fotoğrafı atıp onunla buluşmam için tehdit etti. Ya onunla buluşacaktım ya da sana fotoğrafı gönderecekti. Dışarı da buluşamazdım, biri görürse senin öğrenme ihtimalin vardı. O yüzden evde buluşacağımızı fakat senin şu anda evde olduğunu ve bu yüzden de geç bir saatte bulaşacağımızı söyledim. Bunu fırsat bilip geldi. Bu kadar başka bir şey yok. Aramızın bozulması için-"

"Git," dedim kısık bir sesle. Anlamayarak yüzüme baktığında bir daha söyledim. "Git Luke."

"Heaven yapma, yalvarırım." Dedi elimi tutmaya çalışarak. Elimi çekip onun yanından uzaklaştım. Odaya gidip dolabı açtım. Daha yeni bu eve yerleşmeye başlamıştı o yüzden çok az eşyası vardı. Dolapta duran birkaç kıyafetini yine dolapta duran bavulunun içine doldurdum. Luke bir şeyler söylüyordu ama dinlemiyordum.

"Heaven seni aldatmadım."

"Söylemeliydin Luke. Eğer o zaman deseydin sana inanırdım."

"Bana şu an inanmıyor musun?"

"İnanır gibi bir halim mi var?" Dedim bavulunun fermuarını kapatıp önüne bırakarak. Yanından geçip gidecektim ki kolumu kavradı. Beni kendine çevirip öptüğünde onu ittirmeye çalışsam da başaramamıştım. Onu hala öpmek istiyordum. Kendime engel olmak istemiyordum. Ona karşılık verdiğimde kolumu bırakıp ellerimi tuttu. Yavaşça öpmeye başladığında bende ona uydum. Dudaklarımın üzerinde durdu ve nefesini dışarı verdi. "Beni seviyorsun," dedi dudaklarıma bir öpücük daha bıraktı. "Gitmemi söyleme."

"Luke," dedim aynı onun gibi yapıp öperek. Gözlerimi açtım ve haline baktım. Alnıma yaslanmış gözleri kapalı bir şekilde duruyordu. "Git."

Ondan uzaklaştığımda afallamış gibi duruyordu. Ne yapacağını bilemeyerek baktığında bakışlarımı başka bir yere çevirdim. Hiçbir şey söylemedi ve bavulunu alıp odadan çıktı. Arkasından bakmak istedim ama bakarsam bırakamayacağımı biliyordum.

"Heaven," diye seslendiğinde sanki bunu bekliyormuş gibi odadan çıktım. Dış kapının oradan bana bakıyordu. "Seni seviyorum." Ağzımı açıp ona onu sevdiğimi söyleyecektim ki kendime mani oldum. "Bana inanmanı sağlayacağım." Dedi kapıyı kapatmadan önce.

Olduğum yerde kalakalmıştım. Hareket edemiyordum. Ne ağlayabiliyordum ne konuşabiliyordum. Nefesim kesilir gibi olduğunda kendimi bir anda taşıyamaz halde buldum ve yere kendimi bıraktım. Onu çok seviyordum. Onu yanımda istiyordum.

Zil çaldığında olduğum yerde irkildim. Geri mi gelmişti? Ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Bir iki kez yalpaladıktan sonra kapıya ulaşabilmiştim. Kapıyı açtığım gibi Luke'u görmeyi planlıyordum fakat karşımda duran Calum'du.

"Sen git dedin ama ben gidemedim." Yüzümü inceledi. "Merdivende bekledim Luke gidin-" sözünü kesmesinin sebebi ona sarılmam oldu. Kollarımı boynuna doladım ve bütün gücümle ona sarıldım. Elleri belimi bulduğunda ağlamaya başladım. Eğildi ve kolunu bacaklarımın arkasına yerleştirip beni kucağına aldı. Kapıyı kapattıktan sonra salona geçti ve bir koltuğa oturup kollarını bana sardı.

"Şş," diyerek beni sakinleştirmeye çalıştı. "Geçecek biliyorsun." Saçlarımdan öptü. "Her zaman geçer."

7 yıl önce

Gözlerimden akan yaşlara mani olamıyordum. Annemin bana böyle davranmasını, bana böylesine kötü davranmasını kaldıramıyordum. Beni sanki hiç sevmiyor gibiydi. Eğer imkanı olsa beni çocuğu olarak görmeyecekti bile.

"Heaven," sesini duyduğum gibi ayağa kalktım. Tam karşımda durmuş bana bakıyordu. "Sen iyi misin?" Cevap vermediğimde yanıma yaklaştı. Yüzümü incelediğinde kaşları çatıldı. "Ne oldu?" Cevap vermeden ona sarıldım. Kollarım boynuna dolanmış bir şekilde dururken o da hiç tereddüt etmeden belime sarılmıştı.

"Annem," dedim kısık bir sesle. Kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. Bir anda kendimi onun kucağında buldum. Daha demin oturduğum yere oturup beni kucağına yerleştirdi.

"Şş," dedi beni sakinleştirmeye çalışarak. "Geçecek biliyorsun." Saçlarımdan öptü. "Her zaman geçer."

HeavenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin