Notu gördüğüm andan itibaren kendimdeki ifade tarif edilemezdi. Basbayağı birisi kumanda gibi beni kullanmak istiyordu.Gecenin o vakti kimseye ulaşamacağımdan sesimi çıkartmadan yerime oturdum.Hayır ama ben hiçbir şey istemiyordum ki ? Karşımdaki benden ne istiyordu asıl.Bütün vücudum soğudu ve ne yapacağımı bilemedim.Jer olabileceğini düşünüyorum,veya Becky.Becky ukala bir kız. Tıpkı Jer gibi.Bildiğiniz kız versiyonu.İş yerinde kendini patron gibi görüyor,patronun yanında kedi kesiliyor ve arkasından demediğini bırakmıyor.Bu kızı anlamak zor.Neden Becky olabilir diye düşünme sebeplerimi listeledim.
1-)Benden nefret ediyor - çekememezliği - Başarımı ve elimdekileri kıskanıyor.
2-)Kız kardeşimin patronla olan samimiyetinden sonra, patronun gözüne giremediğinden kardeşimden almak istediği hırsı benden çıkarma isteği ve egoları olabilir.
3-)Evimin yedek anahtarına bir şekilde sahip olmuş ve can sıkıntısından benimle oynamak istiyor olabilir.
Bu 3 ihtimalde gayet mantıklı bence.Sizinle paylaşmadığım bir şey daha var.Kız kardeşim patronla sözlüydü.Aynı iş yerinde çalışıyorduk ve birlikte gidip geliyorduk.Sürekli olarak gittiğimiz gece klübünde Jer ile tanıştı.Patrondan ayrılmadan gidip Jer ile birlikte olma konusunda haksız olduğunu çok söyledim ancak beni dinlemedi.İki kişiyi aynı anda idare etmeye çalışması oldukça başarılıydı.Sabah patronu sömürüyor,akşamları genç bir adamı..
Ertesi gün;
Gece son satırlarımı bitirmeden uyumuşum.Evde çok önceleri gördüğüm garip şeyler vardı.Ve bunları da bir şekilde artık liste halinde saklamam gerektiğini düşündüm.Eğer bir gün polislerle işim olursa delil olması amacıyla hazırladım.
Bodrum katında ki ölü kadın,Buzdolabımda kemikler,müştemilat kapısının önünde ki bozulmuş pasta,avizede saç telleri gibi gibi gibi.. Güzel bir liste hazır olmuştu.''Eve kamera taktırmayı unutma !'' post-it inide buz dolabıma yapıştırdım.Sağlam bir kahvaltı yapıp işe gitmek için yola koyuldum.İş yerinde beni bekleyen sevimli bir paketle karşılaştım.Heyecanla açtım ve içinde güzel bir kolye vardı.Adeta büyülenip bakmaktan kendimi alamadım.Minicik bir kavanoz ve içinde yaprak parçalarıyla karışmış suni kar taneleri vardı.Şişenin üstünde 'Dilek' yazıyordu.Ve paketi atarken not buldum.
''Seni çok seven,hiç görmediğin,hiç tanımadığın bir hayrandan.. ☺'' Yazısı pek ilgimi çekmedi.Kimden gelmiş olması benim kafamı kurcalamadı.Sürekli yeni kişiler tanımaktan yoruldum.Sadece çok beğendim ve boynumdan çıkarmak istemiyorum.Ofiste işlerimi bitirip karakola gittim.Chloe ile ilgili doldurmamız gereken evraklar vardı.Orda Jer'i gördüğüme adım gibi eminim.Ne işi olduğunu ve benim gittiğim karakolda ne aradığını hiç anlamadım.Özellikle de üstündeki polis forması beni şok etti.Tabi uzaktan gördüğüm için o olmama ihtimali yok değil.Eğer bir daha bu civarlarda karşılaşırsam kesinlikle soracağım.Kardeşim bana hiç bahsetmedi kim olduğundan.Mesleğini,sevdiği şeyleri,kaldığı yeri ve onu bırakın soyadını dahi bilmiyorum.Bu çocuğun peşini bırakmayacağım.Annemlerde Chloe'nin köpeği Misha vardı. Chloe evde yokken köpeğini sürekli bana bıraktığından köpek bana alışkındı.Önceki gece mesaj atıp köpeği ben almak istediğimi söyledim.Gidip Misha'yı aldım ve ofise son kez geri döndüm.Sydney çok hastaymış bugün işe gelmedi.Gözlerim onu aradı doğrusu.İnsanın her şeyini anlatabileceği bir arkadaşı,dostu olması çok güzel.İyi ki tanımışım dediğim insanlardan.Ofiste masasını boş görünce üzüntü bastırdı.Neyse ki saat akşam 8. Henüz çok geç olmuş değil bu sebepten Mishayla onu ziyarete gitmeyi düşündüm.Bir güzel geçmiş olsuna sevineceğini düşünüyordum.Kapısının önüne geldiğimde penceresinin ışıkları sönük görünüyordu.Mishayı bırakıp kendim zile bastım,açmadı.Hasta bir insan ev dışında nerede olabilir ki ? Hem işe gelmemiş hem de dışarıda geziyorsa yarın tartışacağız galiba.Eve gelip üstümü değiştirdim ve Mishanın eşyalarını yerleştirdim.Banyoya girmeden önce Sydney'e mesaj atıp nerede olduğunu sordum.Cevap ise ''Dışarıda işlerim vardı üzgünüm cevap veremedim çok hastayım,hastaneye gitmem gerekiyor.Ulaşamazsan merak etme'' oldu.Hangi hastane diye sormama gerek kalmadan konum atmış.Yalnız attığı konum hastane değil Chloe'nin gittiği bara aitti.İlgilenmek istemedim.Banyomu yaptım.Akşam yemeğinde Misha'nın et konservesi benim ise buzlukta önceden arta kalan pizza dilimlerim vardı.Pizza pizza pizza. Düzenli olarak galiba her 3 günde 1 bu besin kanıma karışıyor.Evde annem olmayınca tabi güzel ev yemeğinden uzak yaşıyorum.Hazır yemeğin sağlıksız olduğunu bilsem bile iş kadını olmanın zararlarına giriyor.Bende hemen Hogan'ı aradım.
-Bize gelmeyi düşünür müsün ? Misha ile aç karnına seni akşam yemeğine bekliyoruz.+Bu güzel bayanın teklifi sence reddedilebilir mi ?
-Yalakalığı kes bence. Fazla yüz buldun sen.
+Evde yiyecek ne var ?
-Güzel bir market alışverişi yapmam lazım.Dolap boş.İstersen gelirken 4.caddede ki restoranttan yemek alıp gelebilirsin.Lütfen hazır şeyler getirme,artık midem bunları kaldırmıyor.
+Tamamdır.Yarım saate ordayım.İyi çocuk bu Hogan.Liseden beri arkadaşım olur kendisi.Zevklerimiz pek aynı olmasa bile fikirlerimiz çok benziyor.Chloe'nin ölümünden sonra zor zamanlarımda yanımda oldu.Evi hayvanat bahçesi gibi olmasaydı belki bende ona gidebilirdim ama malesef kapıyı açar açmaz karşımda sürü görmek istemiyorum.
1 Saat sonra;
Güzel yemekti.Zaten genelde o restorantta yemek yerdim.Hogan gitti.Uyumam gerek yoksa sabah kalkamayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığa Yürüyüş
RomanceGüzel bir kız,peşinde gizemli bir aşık.Katil kim bulabilir misin ? Tüm kapılar kapanmışken neler olacak dersin ?