19.Bölüm

13.2K 801 124
                                    

Merhaba arkadaşlar,

Yeni bir hafta ve yeni bir gün. Harika bir hafta geçirmenizi dilerim. Hatalarım varsa kusura bakmayın. Yüreğimin Kıyılarında'yı düzenlediğim için çok vaktim olmuyor. Umarım beğenirsiniz. Çok seviliyorsunuz.❤

Bu bölümü senayAbay'a ithaf ediyorum. Yorumların için çok teşekkür ederim. Seviliyorsun❤

Keyifli okumalar...

***


Zeynep kimseyle konuşmadığı gibi gözünü camdan ayırmadı. Tuğra'yı akşam normal odaya aldıklarında Tuğra'nın ailesi ve Zeynep odaya girdiler. Hemşire bir süre sonra çok kalabalık olduğunu söylediğinde Zeynep, Refik Bey'e baktı yalvaran gözlerle. Refik Bey anlayış ve sevgiyle gülümseyip hemşire ile konuşarak bir tek yanında Zeynep'in kalmasını sağladı.

Zeynep herkes çıkınca yatağa oturdu ve Tuğra'yı izledi. Ahsen ile karşılaştığından beri bir daha görmemişti ve karşılaşmak istemiyordu ama neden ortalarda görünmediğini de merak ediyordu. Tuğra'yı nasıl kaybetmişti? Ya onun Tuğra'sı nasıl başkasına bakmıştı? Bu kadar çok mu bıktırmıştı kendisinden? Ona bu kadar yakınken aslında bir o kadar uzak olmak canını çok yakıyordu. Ama önemli değildi artık hiç bir şeyin. Çünkü onsuzlukla sınanmıştı. Tuğra'nın olmadığı bir dünyada nefes almak diye bir şey olacak diye ölesiye korkmuştu. Bu yüzden hiç bir şey önemli değildi. Tuğra yaşasın da istediği ile olsun diye düşünüyordu. Acı da olsa öyle düşünüyordu. 'Sevmek böyle bir şey herhalde?' diye düşündü. Kendinden önce başkasını düşünmek...

Eli saçlarına gitti. Ne kadar çok özlemişti. İlk defa bu kadar ayrı kalmıştı. Yatağın yanındaki koltuğu çekti ve yanına oturup elini tuttu. Uzun süre düşünmeden sadece özlediği yüzü izledi. Bir süre sonra dün gecenin de uykusuzluğu ile gözleri kapandı ve başı Tuğra'nın eline düştü. Gece boyunca arada sırada Tuğra'nın ailesi odaya girip onları kontrol ettiler. Sabah olduğunda da uyanmadığını görünce kafeteryaya inip birer kahve içmek istediler. Sonra hemşire geldi ve biten serumu çıkardı.

Zeynep saçlarının okşanmasıyla gözlerini açtı. Sabah olduğunu anladığında hemen başını kaldırdı ve Tuğra'ya baktı. Onun uyandığını görünce gülümsedi ve hızla eğilip sarılabildiği kadar sarıldı. "Uyanmışsın," derken halen göğsündeydi başı. Tuğra uzun süredir ayrı kaldığı sevdiğine sıkıca sarıldı.

"Uyandım sevgilim," dediğinde, sesi hırıltılı ve kısıktı.

Zeynep duyduğu hitap ile aklı başına geldi ve geri çekildi o sırada kapı açıldı ve içeri Ahsen ile Ağca girdi. İşte buraya kadardı. Artık gitme vaktiydi. Zeynep, Ahsen'i görünce elini çekmek istedi ama Tuğra bırakmayınca bakışlarını Tuğra'ya çevirdi. Sinirli, kıskanç ama şaşkındı. Böyle bir duruma düştüğü için sinirliydi ama Tuğra'yı çok kıskanıyordu ve Tuğra'nın sevgilisi varken neden elini tuttuğuna şaşkındı. Yine de bunları sonra düşünmemeye karar verip elini çekti ve başını dik tuttu.

"Ben sonra gelirim. Geçmiş olsun," diyerek yürümeye başladığında Tuğra, "Zeynep gitme!" derken Ahsen önüne geçmişti. Zeynep Tuğra'yı duymazlıktan gelirken, Ahsen'e baktı.

"Çekil önümden!" dedi sertçe.

Ahsen buruk bir şekilde gülümsedi ve "Özür dilerim," dediğinde Zeynep yanlış anladı.

"Özür dileyecek bir şey yok. Onu üzme yeter," dedi aynı sertlikte ama içi cayır cayır yanarak. Ahsen yeniden gülümsedi ve başını çevirip Ağca'nın elini tuttu. Zeynep'in bakışları oraya kayarken çok şaşkındı. Neler olduğunu anlayamıyordu ama öfkesi katlanmıştı. Bu da ne demekti? Hem de Tuğra'nın yanında. Tuğra? Hemen başını çevirdi endişeyle ama onunda güldüğünü görünce iyice şaşırdı. Sadece saniyeler içinde yüzünün şekli değişti. Yeni bir oyunun içinde miydi?

İÇİMDEKİ AŞIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin