Müzik odasının önünden çıkarken ayağı takılan cisme baktı Mi Na. Gördüğü şey bir cisimden fazlasıydı, Monsta X'in maknaesi Chang Kyun'du.
"Burda ne işin var?" Diye soruverdi elindeki kağıtları düşünmemeye çalışarak.
Chang Kyun aniden tek kulaklığını kulağından çıkardı ve ensesini kaşıdı "Içeriden çıkmanı bekliyordum. Sen çıkınca bizimkilere haber verecektim de"
"Bu kadar erken buraya gelmeniz şaşırtıcı doğrusu. Genelde öğleden sonra geliyordunuz"
Chang Kyun, yüzünün kızardığını hissetti "Bugünlük böyle oldu, öğleden sonra başka işlerimiz var"
Mi Na başını aşağı yukarı salladı "Benim işim bitti, çağırabilirsin o halde" dedi ve oturduğu yerden kalkması için elini Chang Kyun'a uzattı "Dün fazla kaba konuştuğum için özür dilerim"
Chang Kyun ayağa kalktığında ellerini cebine yerleştirdi "Sorun değil, alışkınım. Yurttaki herkes pislik olduğumu söyleyip duruyor. Sadece insanlara takılmayı seviyorum o kadar. Pislik olmak istemedim, hiçbir zaman. Sadece eğlenmek istedim"
Kız utangaç bir şekilde yere baktı "Özür dilerim, gerçekten"
"Sorun değil, gerçekten"
"Neden yerde oturuyordun? Birkaç metre ileride koltuklar var, bilmiyor musun? Çıktığımı ordan da görebilirdin"
Chang Kyun gözlerini kızdan ayırmadı "Olsun, burası daha rahat"
Mi Na "Peki" derken omuz silkti "Sonra görüşürüz o zaman"
"Görüşürüz, kendine iyi bak" dedi ve kız gözden kaybolana kadar onu izlemeye devam etti.
Kız gittiğinde ise grup arkadaşlarını çağırmadı. Zaten en başından beri böyle bir niyeti yoktu. Sessizce merdivenlere yöneldi ve yurt odasına gitmek için hızlandı.
Odasında olmadığını fark eden üyeler ona kızabilirdi ve şu an Chang Kyun'un buna hiç niyeti yoktu. Kaydettiği 'ses parçası'nı dinlemek istiyordu.
Sessizce odasına girdi ve yorganının içine girdi.
Grupta en erken uyanmasıyla övünen Ki Hyun'un kalkıp onları uyandırmasına yirmi dakikası vardı ve tüm bu vaktini kaydettiği 'ses parçası'nı dinlemekle geçirmek istiyordu.
Vakit kaybetmeden kulaklığını taktı ve gözlerini kapatarak huzur bulmaya çalıştı.