Chang Kyun yurtta hiçbirşey yapmamaları sebebiyle canı sıkıldığı için biraz hava almayı düşündü.
Yurtta giydiği kıyafetleri değiştirip uygun parçaları üstüne geçirdikten sonra telefonu ve kulaklığı ile birlikte yurttan dışarı çıktı.
Dışarda, temiz havayla birlikte müzik dinlemenin iyi olabileceğini düşünerek dışarı çıktığında havanın feci derecede rüzgarlı olduğunu gördü. Şans, bu seferlik ondan yana değildi.
Kulaklığı ile birlikte tekrar içeri girdiğinde en azından yolu uzatmanın faydalı olabileceği düşüncesi ile şirketin içinde turlamaya başladı.
Dans odasının önüne geldiğinde aniden durdu. Bu müzik daha önce duyduğu birşeydi.
Parmak uçlarında kalkıp eliyle destek aldı ve cam kapıdan içeri baktı. Mi Na'nın da içinde bulunduğu kız stajyerler topluluğu ter içinde dans çalışıyorlardı.
Chang Kyun ne kadar süredir çalıştıkları hakkında biraz düşündü.
Çalışma odasını sabahtan öğlene kadar Sistar, daha sonra ise kendi grubu kullanıp salonu stajyer kızlara devrettiklerine göre en az beş saattir burda olmalılardı.
Müzik durduğunda hepsi kendini bir köşeye attı. Hepsi teker teker yere uzanırken Chang Kyun'un gözleri hoşlandığı kıza takıldı.
Bağdaş kurmuş bir şekilde oturan kız, resmen ayakta uyuyor gibiydi. Fakat bir sorun vardı. Mi Na, yavaş yavaş yana doğru kayıyor ve düşecek izlenimi veriyordu.
Chang Kyun hızla kulaklığını çıkarıp cebine soktu ve cam kapıyı ani bir hareketle açtı.
Yerde soluklanan tüm kızlar sıçrarken uyuyan Mi Na'da tepki yoktu. Daha çok başını yere çarpacak gibi duruyordu.
Chang Kyun hızla koştu ve Mi Na tam düşecekken elini altına koymayı başardı. Diğer stajyer kızlar göz kırpmadan ikisini izlerken Chang Kyun'un umrunda olan tek şey elleri arasında olan Mi Na'ydı. Hatta öyle ki, kendini yere attığında incinen kolunu bile umursamıyordu.
Kızlar yavaş yavaş gözlerinden kalp fışkırtarak bakmaya başladıklarında Chang Kyun sessiz olmaları gerektiğini işaret diliyle anlattı ve ardından yerde bağdaş kurup otururken Mi Na'nın başını da dizine koydu.
Kızlar birer birer odayı terk ettiğinde odada Chang Kyun ve Mi Na baş başa kaldılar.
Genç oğlan, Mi Na'nın saçlarıyla oynarken ayna dolu odadan kendilerini izledi ve ne kadar uyumlu gözüktüklerini düşündü.
Ikisinin de saçları kahverengi tonlarındaydı, ikisi de grubun kısa üyeleri arasındaydı ve ikisi de gruplarının maknaeleriydi.
Ama en önemlisi, Chang Kyun ikisinin de mükemmel olduğunu düşünüyordu. Hatta belki Mi Na'nın biraz daha fazla.