Joo Heon küçük olana seslendi "Burda durup monopoly oynamaya devam mı edeceğiz?"
"Evet, istemiyorsan git. Seni zorla tutan yok"
Gamzeli olan tekrar konuştu "Kız seni reddetmedi Kyunnie. Ayrıca seni davet etti. Ergence davranıyorsun"
Chang Kyun elinde tuttuğu yirmilikleri yere bıraktı "Seni zorla tutmadığımı söyledim. Benimle kalmayı sen istedin. Çok istiyorsan git"
"Iyi" dedi ve derin bir nefes aldı "Bazen seninle konuşulmuyor" saçlarını çekiştirirken ayağa kalktı "Ben değerlendirmelerini dinlemeye gidiyorum. Eğer gelmek istersen çalışma odasında olacağız, biliyorsun"
"Tamam. Tamam sende git" dedikten sonra büyüğü gibi o da ayağa kalktı "Benimle kalmak istediğini söylemiştin, hem koluma ne olacak"
"Kendini acındırma" derken askılıkta duran deri ceketi üstüne geçirdi Joo Heon "Çoktan bir hafta oldu. Nazın yüzünden sargıyı çıkarmıyorlar" dedi ve ardından öpücük attıktan sonra el sallayarak dışarı çıktı.
Chang Kyun her ne kadar naz yapsa da gidip onları izlemek istiyordu. Ama en çok da Mi Na'nın sesini dinlemek istiyordu. Telefonuna kaydettiği sesinden sıkılmıştı artık.
Joo Heon gittikten sonra on dakika kadar kendi kendine yurtta oyalandı fakat daha sonra dayanamayarak üstünü değiştirip dışarı çıktı. Telefonunu yanına almayı unutmamıştı.
Değerlendirmenin bitmemesini umarak hızlı adımlarla çalışma odasına ilerledi. Bütün Monsta X üyeleri cam kapının dışından onları seyrediyordu. Diğer büyükler ise onlara puan veriyor olmalıydı.
Cam kapıya yığılı bir şekilde duran altı kocaman insan -Ki Hyun hariç- dan dolayı içeriyi görmesi neredeyse imkansızdı ama bu Chang Kyun için engel değildi. Sadece sesini dinlese yeterdi.
Elini cebine attığında Joo Heon'u duydu "Geleceğini biliyordum"
"Sessiz olur musun? Onu duymam gerekiyor" dedi ve daha sonra hiç konuşmadı. Sadece telefonunu çıkardı ve gözlerini kapatıp duvara yaslanarak sese odaklanmaya başladı.
Ne kadar zaman geçtiğini anlamadan tanıdık gelen sesle gözlerini araladı "Çekilir misin? Geçmem gerekiyor"
Gördüğü kişi Mi Na'dan başkası değildi. Ne yapacağını bilemeyerek eli ayağına dolaştı ve Joo Heon'un yardımıyla geriye çekildi. Stajyer kızlardan sonra odadaki sunbaelerde çıktığında Chang Kyun silkelenip kendine gelmeye çalıştı ve hızlı adımlarla Mi Na'nın yanına ulaştı.
Arkasından seslendi "Mi Na!"
Kız arkasını dönerken gülümsedi "Nasıldım?"
Chang Kyun cevap vermeden önce kızı baştan aşağı süzdü. Eteği oldukça kısaydı ve bu onun kıskançlık seviyesinin tavan yapmasına sebep oluyordu.
Fazla vakit kaybetmeden giydiği kırmızı kareli gömleği çıkardı ve biraz eğilerek kızın beline bağlarken konuştu "Sesin güzeldi ama bunu beline bağlayıp bacaklarını ortaya çıkarmasan daha güzel olursun"
Mi Na kıkırdadı "Kıyafetlerimi başka bir üye seçti, üzgünüm"
Genç oğlan bağlama işini bitirdiğinde başını kaldırdı ve hoşlandığı kızın yüzüne baktı. Oldukça güzel gözüküyordu.
Mi Na gömleğin uçlarından tutarken yerinde kıpırdandı "Şey, neden geç geldin? Sonuna yetiştin sadece"
"Işlerim vardı"
Sallanmaya devam etti genç kız "Yarınki değerlendirmeye erken gelir misin? Benim için yaptığın şeylerden dolayı minnettar hissedip senden güç alıyorum sanırım"
Chang Kyun heyecanlanmamaya çalışıyordu "Tamam, denerim. Tabi eğer böyle şeyler giymezsen. Herkes sana bakıyordu"
Kız başını aşağı yukarı salladı "Biliyorum, gördüm. Sen gözlerini kapatmış bizi dinliyordun. Bu çok güzeldi"
"Başka ne güzel biliyor musun?" Dedi ve cevap vermesine izin vermeden devam etti "Sen"
Kız kızardığını hissetti "Peki sen ne mükemmel biliyor musun?" Ve aynı onun gibi yaparak devam etti "Sen"
Chang Kyun başıyla onayladı "Teşekkürler"
"Gitmem gerekiyor" dediğinde birkaç adım geriledi Mi Na "Yarın gelmeyi unutma"
"Tamam, geleceğim" dedi ve Mi Na'nın gidişini izledikten sonra yurttaki odasına döndü. Yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordu.
Kıvrılan dudağını eliyle aşağı indirdi fakat başarılı olamadı. Ağzı nerdeyse kulağına varıyordu. Ve yarın kesinlikle herkesten önce orda olacaktı.