Grup üyeleri hep birlikte yemek yedikten sonra ses eğitimi programı için hazırlandılar.
Ho Seok kendini pek iyi hissetmiyordu bu yüzden görevini Hyung Won'a devretmişti.
Hyung Won sabahın köründe -öğlen on iki civarı- uyandırılmanın siniriyle üzerine ne bulduysa geçirdi ve en son olarak çıktı.
Yurttan ilk önce çıkan Chang Kyun, doğal olarak çalışma odasına ilk varan kişiydi.
Karşısında Mi Na'yı gördüğünde selam verdi "Günaydın"
"Günaydın" diye karşılık verdi kız "Heyecanım geçene kadar yine arkana saklanabilir miyim?"
"Peki ama neden bana da heyecanlanmıyorsun ki?"
Omuz silkerken çoktan arkasına geçmişti bile "Bilmiyorum. Bunu ben yönetmiyorum"
Kız Chang Kyun'un hırkasının kenarlarından tuttuğunda Chang Kyun göz devirdi ve kollarını vücudu etrafına sarmasını sağladı.
Ki Hyun geldiğinde yüzündeki gülümsemeyle birlikte odaya girdi ve Hyung Won'un da gelmesini bekledikten sonra arka arkaya bir şekilde içeri girdiler.
"Merhaba" dedi Ki Hyun "Şu veletin arkasına saklanmaktan ne zaman vazgeçeceksin?"
Chang Kyun ayağını hızla yere vurdu "Ben velet değilim!"
"Normalde böyle davranmazdın, ne oldu?" Diye sordu Hyung Won.
Bu sırada Mi Na derin nefes alıp verdi ve başını hafifçe Chang Kyun'un yanından uzattı "Ben hazırım"
"O halde başlayalım" diyerek oturması gereken yeri gösterdi Hyung Won.
Hyung Won, Ki Hyun ve Mi Na yerlerini aldıklarında Chang Kyun cebindeki kulaklığı takılı olarak hazırda duran telefonunu çıkardı "Siz başlayın, ben köşede telefonumla uğraşıyor olacağım"
Üçü de başıyla onayladığında Chang Kyun sırtını duvara yaslayarak yere oturdu ve telefonundaki uygulamalar kısmına girip ses kaydedici yazan mavi renkli küçük kareye tıkladı.
Mi Na'nın sesi tüm odada yankılanırken, aynı anda Chang Kyun'un telefonuna da doluyordu ve bu daha önce kaydettiği diğer kayıtların yanına ekleniyordu.
En küçük olan genç oğlan, mutlu oluyordu. Bu ses, haftalardır erken kalkmasını sağlayıp, üşenmeden hergün kayıt altına aldığı sesti. Ve sıkılana kadar bunu yapmaya devam edecekti.