Multimedya-Barkın
ಡ
Etrafınıza bakındığınızda, çeşit çeşit yüzler, karakterler görürdünüz. Her yüzün bir karaktere sahip olduğunu söylemiyordum; yeryüzü yapmacık ve iki yüzlü insanlarla doluydu. Kitaplarda, filmlerde, dizilerde...
Ama önemli bir husus vardı ki, başrol her zaman masum bir insan olurdu. Oysa her insan kendi hayatının başrol oyuncusuydu. Ben de kendi hayatımın başrol oyuncusuydum. Bu durumda masum bir rolü mü oynuyordum yoksa kötü bir karakteri mi canlandırıyordum pek fikrim yoktu açıkçası.
Katil sıfatını taşıdığım sürece de masum bir insan değildim.
Neden bu sıfatı taşıdığımı da bilmiyordum ama bu benim kötü bir karakter olmam için tek sebep değildi.
Benden nefret eden insanların olması da beni kötü bir karakter yapardı ve o insanlardan birisi şuan tam karşımda dikiliyordu.
Gözlerimi, yeşilin en dikkat çekici ve hoş tonundaki gözlerine kilitlerken hafif bir kıskanma duygusuyla baş başa kaldığımı hissettim.
Renkli gözlülere her zaman imrenmiştim ama şuan beğenmediğim gözlerimi de kaybetmek üzere olduğumu hatırlatıp duruyordu içimdeki karamsar taraf.
Varlığını hissettiğim, ama ortalıkta gözükmeyen Pollyanna'ya çıkması için adeta yalvarırken bana boş gözlerle bakan yeşiller kendime gelmemi sağlamıştı ve dikkatimi ona vermiştim.
"Ne dikiliyorsun kapının önünde, çekil de geçeyim!"
Beni ittirip içeri geçince boş gözlerle onu izledim.
Ayakkabılarını çıkarıp "Aral nerede?" diye sorunca sesindeki soğukluk ürpermeme neden olmuştu.
Kendimi zorlayarak "Yukarda." diye cevap verdim.
Bana son kez her zamanki bakışlarından attıktan sonra seri bir şekilde merdivenleri tırmanıp Aral'ın odasına girdi.
Peşinden uyuşuk adımlarla merdivenleri tırmandım.
Odaya girdiğimde Aral çoktan uyanmıştı.Barkın yatağa oturup eliyle Aral'ın omzuna vurdu ve "Nasıl oldun kardeşim?" diye sordu.
Barkın'ın gözlerindeki endişe dikkatimi çekince gözlerim istemsizce büyüdü. Bu çocuk sadece bana mı soğuk davranıyordu?
Aral'ın gözleri beni bulunca rahatsızca kıpırdandım. Bir an önce buradan gitmek istiyordum. Barkın'la aynı ortamda bulunmak gerçekten rahatsız ediciydi. Her fırsatta bana nefret dolu bakışlar atıp, aşağılıyordu.
"Dilek içeri gelsene, neden kapıda dikiliyorsun?"
Aral'ın sesindeki cansızlık içimin burkulmasına neden olurken Barkın bana kısa süreliğine iğrenç bir varlıkmışım gibi tiksindirici bir bakış atmış, ardından tekrar önüne dönmüştü.
Meral teyze "Ben aşağıdayım, bir şeye ihtiyacınız olursa çağırırsınız." dedi ve gülümseyerek odadan çıktı.
"Ben de gideyim artık." diye mırıldandım ve montumu almak için koltuğa doğru yürüdüm.
"Daha yeni geldin, ne zamandır seni göremiyorum. Biraz kalsan?"
Kalmayı istiyordum, Aral'ı gerçekten özlemiştim ama daha fazla bu bakışlara katlanamayacaktım.
"Daha sonra tekrar gelirim, babam aradı az önce. Eve dönmem lazım."
Aral kabullenir gibi önüne dönerken montumu üzerime geçirdim ve tam odadan çıkacakken içeri Meral teyze girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLEK FENERİ
Teen FictionElindeki dilek fenerine bakıp gülümsedi. Babası istediği şeyi dileyebileceğini söylemişti. Dilek feneri gökyüzüne yükselip tanrıya istediği şeyi iletecekmiş. Kıkırdadı. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi? Babası onu hala ufak bir çocuk zannediyordu...