Hepsine tek tek göz geçirdim. Hepsi bana alayla bakarken neredeyse utanmadan gülüceklerdi. Hasancan'da tam karşımdaydı ve elinde telefon vardı. Cenk ve Tolga yoktu. Ha birde sarışın bir afet eklenmişti kumrallara. Ben ne olduğunu anlamıyordum. Dün içmeye gitmiştik ama ben yine aynı yatakta uyandım. Hasancan bana telefonu uzatırken bir video açtı. Dikkatle videoya bakınca gözlerim yuvalarından fırlayacaktı. Bendim bu. Odayı horlama sesleri doldurunca hepsi birden kahkahayı bastı. Bu ses bana aitti. Bu videoda ben yatarken horlamam vardı. Hasancan lanet kardeş.
Hasancan kahkasıyla birlikte "Kızım odaya gelince dprem oluyor sandım." diyince yataktan fırladım. Telefonu yatağa atıp hepsine "Defolun!" diye ciyakladım. Hepsi suratını buruştururken yanaklarımdan kulaklarıma kadar yandığımı hissettim. Hepsi bana aval aval bakıyordu. O an bir şey fark ettim. Saçlarım nemliydi bir atlet ve şort gitmiştim. Bunlar erkeğe aitti ve oldukça boldular. Benim iç çamaşırlarım yok! Ne oldu lan dün gece. Üzerimi incelemeyi bırakıp onlara baktım. Bana endişeyle bakıyordular. Hepsine "Odadan çıkın" diye pürüzlü sesimle konuşunca çıktılar. Odada Hasancan'la kalınca "Hasancan benim üstüm değişmiş ve saçlarım nemli. Ne oldu dün gece?" diye sordum. Ağladım ağlayacaktım.
"Dün sen ortadan kaybolduktan sonra sonra Tolga abi beni aradı ve senin yanında olduğunu söyledi. Bende buraya geldim. Kafam bir milyon olunca geldiğim gibi uyudum. Sabah kalktığımda arkadaşlarıyla oturduklarını gördüm. Hepsiyle tanışıp kahvaltı masasına oturduktan sonra Ayça seni uyandırmak için yukarı çıktı." kısık sesiyle derin nefes alarak devam etti." Yukarıdan bağırdı ve milleti buraya topladı. Sonrası oratada. Senin üstüne başına ne olduğunu bilmiyorum." son cümlesi meraklı sesiyle son buldu.
Bende bilmiyordum. Hasancan'a doğru "Git kıyafet getir bana halamlardan. Biran önce buradan gitmek istiyorum." dedim inlercesine. Bana olumlu anlamda başını sağladı ve odadan çıktı. Bu dudaklarımda ki karıncalanma da neyin nesiydi. Ellerim dudaklarımda dün gece aklıma gelen kesik kesik görüntüleri anlamdırmaya çalışıyordum. Yerde yatan tanımadığım bir çocuk. Sonra kusmam ama geresi yok. Tolga ne alaka anlamış değildim ama umrumda da değildi.
Tolga ifadesiz surat ve meşhur boş boş bakışları. Derin iç çekişimin ardından aşağı indim. Artık nasıl görünüyorsam hepsinin bana bakmasına sebeb olmuştum ama Tolga hariç. Merdivenlerin yanında bulunan tualetin kapısını açtım. Elimi yüzümü yıkayıp aynada ki yansımam olan kendime baktım. Yüzüm şişmişti ve dudaklarımda öyle. Saçlarım hafif dalgalı olmuştu. Önemsemedim. Nasıl göründüğüm, güzelliğim, giyinişim ve vücudum yani kendimi sevmiyordum. Ya da üşengeçtim bakım yapmak için. Bakım yok gülmek yok eğlence yok. Benim hayat felsefem zaten 'hayat kısa ye uyu. Nasıl olsa öleceksin.' Gözlerimi yansımamdan çekerek tualetten çıktım. Masada kahvaltı yapan grup beni fark etmeden devam ettiler kahvaltıya.
Sesimi çıkarmadan tam yukarı çıkarken "Sesimi beyenmeyebilirsin canım ama gel kahvaltı yap bizimle." dünkü kumral kızdı bu. Sakince adımlarımı masaya yönlendirdim. Sandalyeye oturduktan sonra kıza kaba davrandığım için kendimi suçlu hissediyordum. "Kahvaltı yapacak mısın?" yine ince ses tonuyla konuşunca yüzümü buruşturmamaya dikket ederek kumral kıza baktım. Aslında sesiyle zıt bir görüntüye sahipti. Uzun açık kahve saçları ve gözleri yanık teni ve kıvrımlı vücuda sahip mükemmel bir kızdı. "Şey.. ben sana dün öyle demek istemedim. Kusura bakma." diğer kumrala dönerek "Sana da. Ben sabah sabah asabi oluyorum birazcık." dedim sakince hepsi birden bana bakınca yutkundum. Ne diye öküzün trene baktığı gibi bakıyordular. Tolga tekrar kahvaltı yapmaya koyuldu. Diğerleri hala bana bakarken ayağa kalktım " Size afiyet olsun." diyerek arkamı döndüm. Bir erkek sesi "Bizimle tanışmayak mısın?" diye soğukça sorunca tekrar üzerimde hissettiğim gözlere döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorunlu
Teen FictionAilesi sorunlu, arkadaşlarıyla arası sorunlu ve kendi sorunlu bir genç kızın karşısına bir de sorunlu hayat çıkarsa ne olur?