•Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı. Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde hareket ediyordu.Tanrı, "Işık olsun" diye buyurdu ve ışık oldu. Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı. Işığa "Gündüz", karanlığa "Gece" adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu. •
Yaratılış:1
-
Katmanlar hâlinde dizilen simsiyah gökyüzüne doğru iğrenir gibi bir bakışla baktım. Kalbimdeki karanlık dışında her karanlığa düşmandım. Çünkü karanlıkta sizi neyin beklediğini asla bilemezdiniz. Karanlık, ölümün bir parçasıydı. Ölüm de onlara yeniden hayat verendi. Bu döngünün içinde binlerce ırk meydana gelmişti ve hepsinin tek bir ortak noktası vardı. Karanlık. Onlar, karanlıkta doğanlardı.
Gecenin karanlığı sadece görünüşe aldananlar için bir illüzyondu. Gerçek bundan çok daha fazlasıydı.
Cehennemin kapıları, özel olanlar için sonuna kadar açılmıştı. Kapılardan sızan binlerce ırkı, cehennemin derinliklerine geri yollasak bile gücümüzün erişemediği tek bir ırk vardı, Vampirler. Kahrolası kan emiciler, Lucifer tarafından korunuyorlardı. İnsanların arasına sızmışlar ve onların çoğunu etki altına almışlardı. Vampirler aramızdaydı ve insanlar gibi yaşamını sürdürüyorlardı. Bizler, kendimizi onlar gibileri öldürmeye adayanlar, son yenilgimizin ardından yeraltına sığınmıştık.Her bir sokak ölüm kokuyordu, bu şehrin çoğunu ele geçirmişlerdi. Bir kerelik yenilmemiz bize yüz yıla mâl olmuştu ve bunu sadece biz düzeltebilirdik. Yeni bir yenilgi asla toparlanamayacak olmamız demekti bu yüzden dikkatli olmak zorundaydık.
Deri ceketimin iç kısmında iki tane bıçak saklamıştım, botlarımın içinde iki tane daha vardı. Fazla kişinin olduğu bir saldırının ortasında kalma ihtimaline karşı ceketimin örttüğü sırt kısmımda, özel bir kılıfla duran silahım vardı. Silah, benim en son çarem olmalıydı çünkü yapımı bana aitti. Beş yılımı bu silaha harcadığım için yenisini yapmak gibi bir niyetim hiç yoktu.
Ceketimin sol taraftaki cebinde gizlenen hançeri sıkıca tuttum ve hislerimin beni yönlendirmesine izin verdim. O rahatsız edici his vücuduma hükmetmeye başlamıştı, sanki damarlarımdan içeriye doğru süzülen bir elektrik akımı vardı. Tahminlerime göre iki arka sokaktaydı ve saatin gece yarısını geçtiğini düşünürsek sadece av peşindeydi. Vampirler genel olarak gündüz avlanmazlardı, hatta kadimler dışındakiler gün ışığına bile çıkamazlardı. Karşımdaki vampir kadim değildi, avını sokaklarda bulduğuna göre yeni yaratılanlardan olmalıydı. Diğer vampirler sokaklarda avlanmanın sadece alt sınıflara veya vahşilere özgü olduklarını düşünüyorlardı.
Ve onu gördüm.
Sokak lambası biraz da olsa onun tarafına vuruyordu, siyah ve uzun saçları kanla kaplanmıştı. Yine de bunun bir önemi yoktu çünkü şehrin bu kısmı ölü gibiydi, sadece evsizler buralarda yaşıyordu. Yarım kalan inşaatlarda veya kartondan yaptıkları sığınaklarda. Yerde yatan kadının neredeyse tüm kanını damarlarından arındırmıştı, bu bile onu doyurmuyordu. Kadını son damlasına kadar tüketmek istiyordu. Büyük ihtimalle yaratılalı en fazla birkaç ay olmuştu, açlığını bastırmak için gerisinde bir sürü ceset bırakması gerekirdi.
Vampir, avından ayrıldı ve varlığımı sonunda algılayıp bana döndü. Keskin dişleri eşliğinde ikinci bir zaferi kazanmak üzereymiş gibi güldü. Vampirler, bizden biraz daha hızlıydı fakat geçen zamanlarını boş bir şekilde harcamışlardı. Kendilerini yok edilemez olarak görüyorlar, bu yüzden savunma adına hiçbir ders almıyorlardı. Hâlbuki bizimle savaştıkları zamanlarda anlatılan vampirler, güçlerinin yanı sıra tam bir savaşçı olarak tasvir ediliyordu. Bunlarsa sadece kan emen ve boş bir kibirle donatılmış işe yaramaz yeni doğanlardı.Kibir, insanların veya bir zamanlar insan olanların en büyük sorunuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Kraliçesi|Düzenleniyor
VampireO gece, kendi şeytanımla anlaşma yaptım. Bir avcı olarak tüm yeminleri çiğnedim ve kendimi, lanetlenmiş olana adadım. Bunun için Tanrı huzurunda yargılanacaktım.