•Hayat aldığımız nefes sayısı değildir, nefesimizi kesen anların toplamıdır. •
Arkadaşlar, sizden sadece yorumlarınızı istiyorum. Lütfen elinizden geldiğinde eleştirin, hatalarımı gösterin. <3
-
Dibini göremediğim ve sonsuzluktan bir parçaymış gibi hissettiren bir denizde boğuluyor gibiydim. Çırpındıkça daha çok dibe batıyordum ve etrafımda bana yardım edebilecek kimse yoktu, kendimden başka. Bu yüzden toparlanmam gerekiyordu, etrafımdaki olumsuzlukların beni umutsuzluğa düşürmesine izin vermeyecektim.
Otelin tek kişilik yatağından kalktım ve odanın içinde gezinmeye başladım. Bir çeşit büyü veya benzeri bir şey var mı diye bakınmam gerekiyordu. Oda zaten yeterince dardı, içindeki eşyalar da epey azdı. Tek kişilik bir yatak, küçük bir giysi dolabı ve boydan boya uzanan bir cam haricinde odanın içinde hiçbir şey yoktu. Etrafta herhangi bir büyü enerjisi hissedemiyordum yine de odanın her yerine dikkatle baktım. Oda temizdi, en azından şimdilik.
Banyo olduğunu farz ettiğim kısma girdim, duş alanı oldukça küçüktü ama işimi görmesi yeterliydi. Üzerimdeki kıyafetleri çıkarttıktan sonra bir kenara koydum, duşun ardından onları yıkamam ve yeniden giyinmem gerekecekti. Küçük şişelerdeki şampuanlar şimdilik yardımcı olmuştu. Rahatlamak için bir süre gözlerimi kapattım ve soğuk mermere doğru yaslandım. Günlük ücret alabileceğim bir iş bulmam gerekiyordu ve bir şekilde durumu toparlamam. Eğer büyücülerin yerini bilseydim onlara durumu anlatıp yardım isteyebilirdim fakat bu bilgi meclis dışında kimse tarafından bilinmiyordu.
Yaslandığım mermerden ayrılıp suyun altına geçtiğimde sıcaklığının eskisi gibi olmadığını ve suyun da kokusunun değiştiğini fark ettim. Geriye çekilip baktığımda su yerine kan aktığını gördüm ve her yerim kan olmuştu. Çığlık atmayacaktım veya kusmayacaktım, kana alışkındım. Tabii ki banyodan akan kan buna dâhil değildi. Öylece durmuş kanın ilerleyişini izliyordum, belki bir yerden sonra yeniden su akardı. Tanrım, gerçekten yardıma ihtiyacım vardı. Bu hâlde kalamazdım, bu şekilde otelin görevlilerini de çağıramazdım.
''Michael, beni izleyeceğini söylemiştin.''dedim, utanana sıkıla. Hayır, beni çıplak görmesi çok sorun değildi sonuçta o bir melekti ve o tarz duyguları yoktu. Sadece onu böyle bir şey için çağırdığımdan dolayı utanıyordum. ''Şu işkenceyi durdurur musun?''diye ekledim duymasını umarak.
Birkaç saniye odanın dışarısında bir hareketlenme duydum. Michael olmasını umdum eğer o değilse duştan çıkıp hançerime sarılmam gerekecekti. ''Seni bu tarz anlarında izlemiyorum Celina.''dedi, Michael. O olduğu için rahatlamıştım, şu an başka bir varlığı çekebilecek hâlde değildim.
''Peki nasıl buradasın o zaman?''dedim, şu an bunu sorgulamamam gerekiyordu. Sadece beni bu durumdan kurtarmasını beklemeliydim.
''Çünkü seni duydum. Üzerine havlu sar, içeri gireceğim.''dediğinde söylediğini ikiletmedim, duştan çıktım ve beyaz havluyu kanlı bedenime sardım. Michael içeriye girdiğinde ilk bana baktı sonrasında hâlâ akmakta olan kana. Kanı parmaklarının arasına aldı ve burnuna doğru götürdü. ''Kim böyle bir şey yapmış olabilir ve nasıl?''dedim ama beni duymamazlıktan geldi.
''Bu sadece su Celina, daha fazlası veya eksiği değil. Burada olduğunu biliyorlar ve zihninle oynuyorlar.''dedikten sonra cebinden bir kolye çıkarttı. Kolyenin ucundaki taşın etrafında ağaç motifi vardı.Ucu yakutu andırıyordu ama tam olarak yakut diyemezdim. Bir anda arkama geçti, nefesi boynuma veya herhangi bir yerime çarpmadı çünkü aramızda yaklaşık yirmi santim vardı. Kolyeyi özenle taktı ve geriye çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Kraliçesi|Düzenleniyor
VampireO gece, kendi şeytanımla anlaşma yaptım. Bir avcı olarak tüm yeminleri çiğnedim ve kendimi, lanetlenmiş olana adadım. Bunun için Tanrı huzurunda yargılanacaktım.