9. bölüm: its hurt:(

140 14 5
                                    

Meyra

"Bu hayatıma eğlence katmak için yaptığım ilk ve son şey olacak!!
Hiçbir şeyden emin olmadığım kadar eminim bundan.
Çılgınlık falan senin harcın değilmiş kızım!! Tanımadığın bir insana güvenip nasıl çağırdığı yere gidersin. Sonunda da böyle hüsran olur işte!!

Amer'i bir başka bir kızla dudak dudağa görürsün. Ve hayatının şoku!!
Böyle bir tipin bir sürüde kızı olur tabi.Nasıl bu kadar aptal olursun. Tip var ama haysiyet yokmuş!!

Peki iki kızıda aynı yere çağırmanın anlamı ne?
Ne biçim insan bu!! Heralde buluşma saatlerini karıştırmış. İkimizede aynı saati söylemiş olmalı. Eee benimde bu kadar kızım olsa benimde kafam karışır."

Yapayalnız Ankamall'ın bahçesindeki parkın tenha bir köşesinde otururken bir yandanda böyle söyleniyordum işte. Ve yaptığım tek şey hunharca ağlamaktı. Hem söyleniyordum. Hemde ağlamadan duramıyordum.

Gelip geçen insanların meraklı ve acıyan bakışları da üstümdeydi. Bense hıçkıklarımda boğulurken onlara karşıda bakışlarımla bir set çekmiştim. Bana merakla bakan herkese, kaşlarımı çatarak ve dik dik bakarak karşılık veriyordum.
Arada bir hıçkırıklarım kesildiğinde de nefes alışverişlerimin Hulk gibi hırlayarak çıktığını farkettim. Evet sadece nefes alışverişlerim değil, ciddi anlamda yeşil, her tarafı yakıp yıkan, sevimsiz bir canavara dönebilirdim.
O zaman o duygularımla oynayan pisliğide bir kaşık suda boğardım.

İnsanların bu meraklı bakışları artık o kadar rahatsız etmeye başlamıştıki, onlara aldırış etmemek için, biraz olsa rahatlayabilmek için kendimi müziğin ritmine bırakmaya karar vermiştim. Çantamdan herzaman olduğu gibi yine düğümlere karışmış kulaklığımı çıkardım. Güç bela çözmeye çalıştım. Ama titreyen ellerim bu işi zorlaştırıyordu. Kulaklığı çözemedikçe daha çok sinirim bozuluyor ve daha çok ağlıyordum.

Sonra çoktan yanmış olan beyin devrelerim kaybettiği algısına henüz kavuşamamışken, titreyen ellerimde yumuşak bir dokunuş hissettim. Gerçekten ne olduğunu algılayamamıştım. Fakat bu dokunuşu hissettiğim anda ellerimin titremesi geçmişti. Vücudumda bir rahatlama oluşmaya başlamıştı. Karşımda çömelmiş kişiye gözyaşlarımla sulanmış ve bu yüzden bulanıklaşmış, etrafı zorla seçmeye çalıştığım gözlerle baktım.

Allah'ım gördüğüm kişi O muydu? Yoksa benim devreler gercekten son görevlerini yerine getirip istifalarını mı sunmuştu bana.

Heyy!! hayal ve gerçeği ayırt etmemi sağlayan beynimdeki şey çabuk gel ve görevine geri dön. Çünkü ben tek başıma bu hayalle başa çıkamayacağım.

Hadi amaa!! Sana seselniyorum O hala burada! Ve karşımda! Gözlerimin içine içine de bakıyor ayrıca.

Sonra ellerimin arasında karışmış durumdaki kulaklığı aldı ve bir çırpıda çözüverdi .Akabinde de bana geri uzattı. Ben ise boş gözlerle bana uzattığı kulaklığa uzanıp aldım ve onu izlemeye devam ettim.

Gerçekten bu kadarı yeter!! Biri bu hayale son versin. Ben artık dayanamıyorum çünkü!

"Meyra"

diye bana adımla seslendi gözlerini açarak. Aman Allah'ım konuşabiliyor

"Sensin değil mi?"

diye sorarak devam ederken benim yüzüm şaşkın bir ifade almıştı.

"Konuşabiliyooo"

diyebildim sadece. Ama ruhsuz ve bir o kadarda zar zor çıkan bir ses tonuyla. Yüzümdeki hiçbir kasım oynamamıştı bunu söylerken. Dudaklarım dışında..

Bu dediğim karşında ise gülmeye başladı. Güldüğünü gördüğümde dudağımın kenarı kıvrıldı. Gülmek isteyipte içindeki acının buna engel olması gibi zoraki bir gülüş oldu.

"Gülebiliyorsun. Asık suratsın ama gülüyorsun."

Bu dediğime daha bir sesli gülmeye başladı.

"Meyra ne diyorsun sen? İyi misin"
diye sordu gülüşlerinin arasından
"Sen hayal değil misin?" dedim. Neden dediysem sanki. Bir fikrim yoktu. Aklıma gelen herşeyi söylüyordum. Evet şuan gerçekten devrelerime "Giden gelmez" şiirini armağan ediyorum.

Karşımda çömelmiş durumdaydı fakat aniden bankın yanımdaki boşyerine oturdu. Bense tepkisiz sadece boynumu oturduğu yere doğru çevirdim.

"Gerçekten güzelsin."

dediğinde ben şok ben vefat durumlarına girdim. Gözlerim şok pozisyonunu alırcasına iyice açıldı.

"Bak sana güzel olduğunu söyleyen bir hayal sanırım daha önce görmemişsindir"

Şu an devrelerimin yavaş yavaş yerine gelmeye başladığını hissediyordum. Amer'in yüzüne bakarken kaşlarımı çatmaya ve ağzımı hayretler içinde açmaya başladım. Dilimin ucuna gelen birşeyleri sözcüklere dökmeye çalışıyordum.

Ve nihayetinde "Amer sensin" diyebilmiştim. Gözyaşlarım istemsiz bir şekilde geri geliyordu. Ani bir şekilde ayaklandım. Ayağa kalkınca o da kalktı. Ona kızgın olduğumu anlamıştı.

"Senin ne işin var burada beni mi takip ettin?" diye yüsek sesle çıkıştım.

"Evet takip ettim. Çünkü yaptığımdan pişman oldum."

"Hadi be ordan yalancı!!"

"Bak aslında ben senden sadece beni affetmeni istiyorum. Yani bu kadarda kötü olmak istemiyorum. Bir insanın kalbini kırdım ve telafi etmek istiyorum."

"Ne diyorsun sen be? Ne affetmesi?
Ya ben hayatımda doğru düzgün kimseden hoşlanmamıştım. İlk kez birine güvenmek istedim. Hem buluşmaya çağırıp hemde başka bir kızla yiyişmeyi hiçbir insan evladı affetmez !!"

"Ya tamam haklısın. Zaten haklı olduğun için affetmeni istiyorum. Duygularınla oynadım. Haketmiyordun ama yaptım işte napiyim? Böyle biriyim. Aslında benim gibi birinden hoşlanan sensin. Sende suçlusun!!"

Bu sözler beynimden aşağıya kaynar sular dökülmüş etkisi yapıyordu. Sanırım gözüm seyiriyordu. Bir insan nasıl olurda bu kadar ukala olabiliyordu. Hem haklısın hem suçlusun diyordu. Nasıl bir ruh hali içindeydi anlayamamıştım.

"Haklısın senin gibi bir adiden hoşlanarak en büyük suçu işledim. Aferin bana değil mi?"

"Neyse Meyra. Bak o kız benim gerçek sevgilimdi. Aramız biraz bozuktu. Ve şimdi barışmak üzereyiz. Senden tek istediğim beni affetmen. Zaten bundan sonra sana bulaşmam. "

Bir sevgilisi olduğunu duymak içimdeki yarayı daha çok kanatmıştı. Gözyaşlarım hıçkırıklara karışmıştı. İçim yanıyordu. Kalp yangını dedikleri böyle bir şeydi galiba. Küçük bir kız çocuğu gibi Amer'in karşında zırlayıp dururken

"Öyle mi? Mutluluklar o zaman. Hadi git sevgilinin yanına. Bekletme daha fazla" diyebildim.

Amer ise ağladığımı görünce gitmekle gitmemek arasında kalmıştı. Bir yanı sevgiline koş derken bir yanıda yaralı bir kalbi bırakıp gitme diyordu sanki...

Yalnız #VYM_2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin