DENGESİZ

88 25 3
                                    

Bazen düşünmüyor değilim. Uykuya bu kadar düşkünken nasıl oluyor da erkenden kalkabilyorum. Alarmımı kapatıp yataktan kalkim derken yere kapaklandım. İçimden kocaman bir LANET OLSUN dedim. Sabah böyle uyandıysam akşama  kadar bir taraflarımı kırmayım diye geçirdim içimden. Yerden kalkıp yatağımı düzelttim ve biraz odamı toparladım annem zaten çalışıp yoruluyor birde benim arkamı toplasın istemiyorum. Dolabımı açtım bir göz gezdirdim. Maşallah dolabım da sırf pijama ve eşofmandan ibaret. Kırmızı eşofmanı ve içine beyaz uzun kollu ince kazağımı aldım yatağımın üzerine kattım. Ve hemen lavaboya girip işlerimi hallettim. İşlerimi halledip eşofmanlarımı ve siyah spor ayakkabılarımı giyinip hemen evden çıktım. Bahçe kapısını da kapatıp hemen spora başladım. Normalde haftada 3-4 kere spora giderdim ama şimdi hergün gitmek istiyorum. Belki yine onu görürüm diye. Cadde'ye vardığımda hızımı arttırarak yürümeye başladım. Kulaklığımı takıp sancak-cennet şarkısını açtım. Parka ulaştığım da ısındığımı hissedip koşmaya başladım. 1 tur koştuktan sonra bankların bulunduğu yerlere gidip bir banka oturdum. Aklıma birden o çocuk geldi. Acaba burda mı? diye düşünmeden edemedim. Telefonumun titreşimini cebim de hissettim. Hemen telefonu elime alıp arayana baktım. Duru arıyor, duru benim çocukluk arkadaşım. Bi nevi kardeşim. Aynı mahallede oturuyoruz ama farklı okullardayız. Hemen telefonu açıp kulaklıktan konuşmaya başladım.                                                                                                                                                                                  -"Efendim canım"                                                                                                                                                              -"Nasılsın canım, baktım evde yoktun yinemi spordasın" dediğinde gülmeden edemedim,                        -"Tabikisiii" dediğimde o da güldü.                                                                                          -"Ya çıkışta bizim okula gelsene"                                                                                                                                  -"oldu canım başka isteğin" dedim, gülerek.                                                                                                   -"Ya gelsene hem seni merak edenler var" dedi imada bulunarak. İkimizde güldük. "Eee gelim bari, daha fazla merak etmesinler " dedim.                                                                                             -"Tamam o zaman sonra görüşürüz" Bende"Görüşürüz" dediğimde telefonu kapattım ve kulaklığı kulağımdan çıkardım. Duru'nun okulunda birkaç erkek benden hoşlanıyor, onun için gidip görünmem şart. İçimden "Yaşasın kötülük" diye geçirdim. Hepsini nazikçe redetmeme rağmen beni her gördükleründe yiyecekmiş gibi bakıyorlar.                                                                               Yanımda bir hareketlenme hissettiğimde düşüncelerimden arınıp yan tarafıma baktım. Oh my good! Ben mi rüya görüyorum yoksa gerçekten günlerdir gördüğüm çocuk şuan yanımda mı oturuyor? Ve en önemlisi gözlerimin içine bakıyor. Birden ne yapacağımı şaşırdım. Kalbim adeta ağzımda atıyor. Ne bu heyecan bende anlamış değilim.                                                                                                                                 -"Günaydın" dediğinde birden kendime geldim. Ne yapacağımı, ne diceğimi bilemedim. Heyecanlandığımı o da anlamış olacak ki suratına alaylı bir gülüş ekledİ. Bende hemen kendimi toparladım ve sesimin soğuk ve umursamaz çıkmasını dileyerek "Günaydın" dedim. Hiçbirşey demeden öylece birbirimize baktık. Diyecek birşey bulamıyordum. Arkasına yaslanıp bir ayağını diğer bacağının üzerine attı. Of o nasıl asalettir arkadaş. Adının Murat olduğunu bilmeme rağmen "Adın ne?" diye sordum. Bana dönüp alaylı bir biçimde "Bilmiyormusun" dedi. Acaba instagram da onu bulduğumu biliyor mu? Hayır ya ne alaka nasıl anlayacak. Umursamaz bir tavırla "Bilsem sormam herhalde" dedim. Yüzündeki gülüş daha da arttı "Yaaa öylemi" dedi tek kaşını havaya kaldırırken. Şu harekete oldum olası hastayım. Ama yapamıyorum! Birden ayağa kalktı ve bana bir gülümseme yollayarak çekip gitti "Dengesiz" diye söylendim arkasından. Bende sinirle ayağa kalktım ve eve yürümeye başladım. Eve vardığımda hemen içeriye geçip odamın yolunu tuttum. Hemen formalarımı giyip, çantamı alıp okulun yolunu tuttum.Yolda yürürken haala sinirlerimin geçmediğini anladım! Okula vardığım da sınıfıma geçtim Eda, Zeynep ve Berkle okulu gırgır şamatayla ve biraz da ders çalışarak günü bitirdik. Ne zamandır çok ihmal etmiştik dersleri. 1 ders önceden çıkıp Duru'nun okuluna gitmek için okuldan çıktım. Okulun önünden taksi durdurup Duru'nun okuluna doğru yol aldım. Zaten trafikten dolayı çıkış saatine denk geldim. 20 dakika yol, 40 dakika sürdü. İçimden küfürler savura savura  okula varmadan taksicinin parasını verip indim. 2 dakika yürüdükten sonra okul görüş alanına girdim ama okulun önü resmen kaus alanı gibi. Kesinlikle bir olay var. Hızlı hızlı yürüyüp bir yandan Duru'yu gözüm arayarak kalabalığa karıştım. Ama nedense içimde bir korku var. İnsanların seslerinden duyduğum kadarıyla birisi arabanın altın da kalmış. Kalabalığı yararak ortaya ulaştım. Yerde yatanı görünce adeta başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.

KAHVERENGİ ÖKÜZÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin