Bulaşıcı hastalık gibi nefret saran bedenime karşı hala kendimi kasıyor ve her an içimde barındırdığım nefreti , bağıra çağıra kusmak istiyordum .
Birinin omzuma dokunmasıyla , öfkeli gözlerimi o kişiye çevirdim ''Artık gidelim , uğraşmaya değmez.Bunun gibilerle uğraşmak bize yakışmaz.'' Ayça'nın kulağıma fısıldadığı sözlere hak vererek , beni çekiştirmesine göz yumdum .
Sınıfın dar kapısında içeriye girer girmez Melike ve Ayça'nın arkasındaki yerimi aldım.Derse girdikten bir on beş dakika sonra , okulumuzun değerli müdürü sınıfa girdi . Kendini hala üçüncü sınıfta sanan bir avuç ergen ayağa kalkarken , ben inadına tek başıma oturduğum rahatsız sıraya biraz daha yayıldım. Müdür hala ayakda dikilen öğrencilere eliyle ' Oturun ! ' işareti yaparken inatla sınıfa girmemekte ısrarcı olan öğrenciye başıyla gelmesini işaret etti.Somurtan yüz ifadesiyle sınıfa giren öğrencinin , henüz derse girmeden önce kavga ettiğim şerefsiz olduğunu görünce , adeta kan beynime sıçradı . En çok sinirlenmeme neden olansa müdürün onu arka sırama oturtması oldu .
Müdürün sınıfdan çıkmasıyla , öğrencilerin arasında fısıldaşmalar ve konuşmalar başlamış oldu. Hocanın bin bir güçlükle sınıfı susturmasını ardından tüm sınıf dikkatini derse verdi , ancak ben bir türlü odaklanamıyor , arkamdaki salağı düşünüp biraz daha sıkıyordum dişlrimi . Lanet olası dakikalar sanki bana inat yapıyor gibi ilerlemiyor , hatta geri sayıyor gibiydi.
Dakikalar sonra çalan zil sesiyle sıradan kalkıp tuvalette boş bir kabine kendimi kilitledim. Tek istediğim biraz yanlız kalıp kendimi sakinleştirmek olsada , sanki Ayça ile Melike bunu istemiyor gibi peşimden gelmiş ardı ardına sorular soruyorlardı.
''Hazan iyi misin ? Ne oldu ?''
''Hazar dışarıya çık ! Korkutma bizi...''
'' O çocukla mı ilgili ? Hazar çıldırtma insanı , en azından dışarıya çık !''
Sorulan soruların hiç birine cevap vermeyince , aralarında benim duyamayacağım bir ses tonuyla bişeyler konuşup lavabodan çıktılar . Tekrar lavabonun kapısı açılınca bir kızın çığlığa benzeyen iyrenç sesiyle , bizim kızlardan birinin gelmediğini anladım. ''Ayy!.. Yeni gelen çocuğu gördün mü ? Çok tatlı yaa...'' Tatlı ? Gerçekten bu şerefsize tatlı mı diyorlardı. Kurdukları cümle o kadar saçmaydı ki , gerçekten her satır her kelime şerefsiz olmuş. Zilin rahatsız edici sesi duyulunca kızlar bişeyler mırıldanıp çıktılar .Bende geride kalan son üç dersi es geçip eve gitmeye karar verdim .
Kabinden çıkıp soğuk su ile yüzümü yıkayıp başımı kaldırdığımda aynadaki yansımam dikkatimi çekti ; yüzüm biraz solgundu , dudaklarım kurumuş , ela gözlerim etrafa nefret saçıyordu. Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip lavabodan çıktım .
Boş koridorda yavaş adımlarla yürürken cebimdeki telefonun titremesiyle cebimden çıkartıp gelen mesaja baktım .
KİMDEN: Melike
KİME :HazarMESAJ:Hazar , bir sorun var gibi akşam bizim mekanı hazırlatıyorum .
KİMDEN: Hazar
KİME :MelikeMESAJ:Saat sekiz gibi orda olurum . Çantamı al , ben gidiyorum.
*****
Eve geldiğimde hızlı adımlarla banyoya girdim . Şu an tek ihtiyacım olan , ılık suyun altında biraz rahatlamaktı.Banyodan çıkıp bedenime bir havlu sardım ve odama yöneldim. Üzerimi giyinip saçlarımı taramak için aynanın karşısına geçerek ıslak saçlarımın arasından tarağı geçirdim . Tam o esnada aynanın kenarına iliştirilmiş kağıt dikkatimi çekti;
'' Azrail benim canımı alana dek ,
Ömrü hayatım boyunca Nefesimi hep ensende hissedeceksin ...
- ŞAH"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMARİT
Teen FictionUyuşturduğum siyah sisli bulutların,kokainli sarmaşıklarını aradım arkamda. Ardımda ise pembe seven kızın kanlar içindeki cesedi beliriyor gözümde, ve acı veriyor çığlık sesleri ruhumun en bi derin sarmaşıklarına. "Koş." diyor pembe seven kız. Eğer...