Mahidevran hiç olmayacak bir şey yaptı. Mustafa'nın elinden tuttuğu gibi arabadan dışarı attı kendini. Çocuk da hiç itirazsız iniverdi iki basamağı. Sıklaşan alkış ve çığlıkları duyan Hatice perdeyi hafifçe aralayıp bakınca gördüklerine inanamadı. Saray halkından bir kadının, reayanın karşısına öylece çıkıvermesi olağan şey değildi. Hele bu hünkarın mahremiyse... İçeri gidip anlattı olan biteni.
"Eyvahlar olsun." diye feryat etti Valide. "Mahidevran'ın bu yaptığı çizgiyi aştı artık. Hünkar oğlum affetmez bu hareketini. Bir şeyler yapıp Mahidevran'ı durdurmamız ve olan bitenin Süleyman'ın kulağına gitmesini engellememiz gerek."Ama her şey için çok geçti. Hasosabaşı tayin edilen İbrahim Paşa olan olan bitenler hakkında malumat vermişti bile hünkarına. Adamın hızla dışarı çıktığını görünce yanlış yaptığını düşünse de olan olmuştu. Hünkara yetişip o da bindi atına. Sonra adamın dört nala şehrin çıkışına sürdüğünü fark etti. Durup dururken başını yakmıştı Mahidevran'ın. Acilen bir şeyler düşünmeliydi.
Kalabalığın içine girince Hatice'yi gördü, demek o da çıkmıştı Mahidevran'la birlikte. Ama çok daha geride duruyordu ve yüzünde peçe vardı.
O sırada aklına yeniden Süleyman geldi. Kafasını çevirdiğinde adamın çoktan attan inmekte olduğunu gördü. Artık yapabileceği tek şey iyi şeyler olmasını dilemekti. Hatice de içinden dualar ediyordu.
Ama o sırada ikisinin de hiç beklemediği bir şey vuku buldu. Hünkar atından inince kollarını iki yana açıp Mahidevran'ın yanına kadar gitti ve kızın alnına bir öpücük kondurdu. Ardından elinden tutup onları izlemekte olan topluluğa döndü ve "Ey Cümle Osmanlı Halkı! Herkes görsün ve bilsin ki dünya güzellerine dudak uçuklatan bu kadın helalim Haseki Mahidevran Gülbahar Sultan'dır. İrademdir. Sözü sözüme denk, emri bir fermana bedeldir."
O sırada fısıltılar yükseldi topluluktan. Mahidevran da meraklanmıştı. Hafifçe hünkara sokuldu.
"Efendimiz... Hasekinin anlamı ne buyurmuştunuz?"
Adam bilmiş bilmiş gülümsedi. Yeniden reaya yönelip seslendi.
"Haseki hünkara has olan demektir" dedi ve sonra yanında mutluluktan uçmak üzere olan kızı süzdü.
"Ve kadınların başı, başkadınefendi anlamına da gelir."
Mahidevran hünkarın validesine baktığını gördü. Ardından "Valide Sultan'dan sonra tabii." dediğini duydu. Kendi de valideye baktığında kadının hiç alınmamış olduğunu fark etti. Gözlerinde en ufak bir kıskançlık yoktu.O ise artık resmen Osmanlı'ya imparatoriçe olmuştu. O yedi cihanın hükümdarı Sultan Süleyman Han'ın karısı, Veliaht Şehzade Mustafa'nın anası Haseki Mahidevran Gülbahar Sultan'dı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Al-i Osman
Tiểu thuyết Lịch sử"Geldiğim mis kokulu dağları, geniş stepleri verin bana... Ve alın benden Osmanlı geleceğimi." Bir yanda Yavuz Selim döneminde, ailesi tarafından Osmanlı'ya gönderilen genç bir kız... Diğer yandaysa Süleyman'ın rakipsiz oturacağı taht için daha şimd...