26.Bölüm

63 6 10
                                    

Canerden.....

Gözlerimi arladım. Şu küçücük harekette bile canım yanıyordu.ilk başta etrafı bembeyaz gördüm. Daha sonra görüntü git gide netleşiyordu. Başımda bir bayan vardı. Etrafa baktığımda ambulansta olduğumu farkettim.
"Yaralı uyandı" yaralı mı. Ah doğruya kaza yapmıştık. Peki ya seren.
"Seren!"
"Sakin olun. Hastaneye gidiyoruz." Yattığım yerde kalkmaya çalıştım ama kalkamıyordum. Kalkmayı bırak parmağımı hareket ettiremiyordum. Benim canım yanıyordu. Ya serenin. Sereninde canı yanıyormuydu.
"Seren"
"Konuşmayın. Kendinizi yormayın"
"Su" boğazlarım kurumuştu. Yanındaki bayan hemen suyu getirmişti. Bir iki yudum aldım.
"Seren. O da benimleydi. ... O nasıl?"
"O da diğer ambulansta."
"Nasıl? İyi mi?"
"Konuşmayın lütfen."
"Durumunu bari söyleyin"
"bilmiyoruz" Bi an içim acımıştı. Ağlamak istedim. Ben hayatım boyunca sadece feyza ölünce ağladım. Ama kimse görmemişti. Kafamı biraz kaldırıp üstüme başıma baktım. Tişörtümde kan vardı. Ama kan olan yer acımıyordu ki. Bu benim kanım değil. Bu serenin kanı olmalıydı. Sadece basımda biraz acı vardı. Elimi anlıma götürdüğümde, başımda sargı vardı. Ellerim ve kollarımda da kesikler. Düşünmeye başladım. En son ne olmuştu. Sarhoş olduğum için hatırlamıyorum. Ne olmuştu. Tek hatırladığım serenin beni öpmesi ve onu yaralı haliyle kucaklayarak yola çıkardığımdı. Kesin bizi yoldan geçenler fark etti. Seren.... Seren nasıldı?.... Yaralanmıştı. Hem de benim yüzümden. Sevdiklerime zarar veriyordum. Feyzaya da böyle yapmıştım. Sereni de kaybedemezdim. Hastaneye yaklaştığımızı fark ettim. Yanımdaki hemşire serumu tutuyordu. Kapılar açıldı. Beni indirip hastaneye doğru yol aldılar. Kafamı çevirdiğimde diğer ambulansta gelmişti. Sedyede yatan kişiye dikkatle bakınca seren olduğunu fark ettim. O da yaralıydı. Ben yaralamıştım. Bunu nasıl yapardım ona nasıl? Korkuyordum. Beni hemen acil servise aldılar bi kaç dikiş attılar. Kolum, başım sargıdaydı. Beni normal odaya aldılar. Sereni düşünüyordum. Nasıldı? Ağlamaya başlamıştım. Neden böyle oluyordu?... Ben böyle düşünürken odaya hemşire gelmişti
"Nasılsınız?"
"İyi.... Bir şey sorabilir miyim?"
"Tabii buyrun"
"Seren..... Seren iyimi? Nerde? Hangi odada? Beni onun yanına götürebilir misiniz?"
"Sizinle birlikte kaza yapan bayan mı?. Getirdiler. Muayene ettiler ama ne durumunu ne de hangi oda da olduğunu bilmiyorum."
"Benim için öğrenebilir misiniz?"
"Çalışırım" bana gülümseyip odadan ayrıldı. Bende yanımdaki sehpada duran telefonumu elime aldım. Annem aramıştı. Bende annemi telaşlandırmak istemiyordum. Ama söylemezsem ve başkasından duyarsa bana çok kırılırdı biliyorum. Bu yüzden annemi aradım.
"Alo, oğlum"
"Efendim anne"
"Nerdesin sen? Sesin kötü geliyor"
"Hastanedeyim"
"Ne oldu?"
"Ben.., kaza yaptım."
"Ne!!!" annem ağlıyordu.
"Ağlama iyiyim ben"
"Hangi hastanedesin?"
"******** hastanesi. Babam nerde?"
"O da yanımda hemen geliyoruz" diyip telefonu suratıma kapatmıştı. Bende galeriye girdim. Serenin fotoğrafları vardı. Ondan habersiz çekmiştim bu fotoğrafları. Yürürken, gülerken her türlü. Ama şimdi yanımda olmasını isterdim. O beni seviyor doğukanı değil. Telefonumun ekranı yanıp sönüyordu. Biri arıyordu. Arayanın meltem olduğunu görünce hiç açmak istemiyordum.
"Ne var"
"Benle düzgün konuş"
"Ne var meltem"
"Neyse uğraşamıcam seninle"
"Söyle hadi!"
"Az önce doğukanın yanına gittim. Beni ilk başta kovdu evden ama ben zorla girdim. Biraz içtik. Sonra da biraz ağzını aradım. Ne dedi tahmin et"
"Ne dedi?"
"Oyun oynamışlar bize. Daha doğrusu çalışmışlar. Sevgili rolü yapmışlar bize. Seni sinirlendirmek için. Bende sinirlenmiştim ama olsun. Haftaya cumaya Şeyma'nın doğum günü partisine beraber geleceklermiş. Ama artık planlarını biliyoruz. Bizimde bir plan yapmamız lazım. Ha nedersin? Onları kendi planlarıyla alt edelim"
"Hayır"
"Neden ya. Ne oldu sana çok sakinsin. Bu duruma sevinmen lazımdı"
"Hiç o havamda değilim. Zaten oyun yok artık. Seren beni seviyor. İtiraf etti"
"İtiraf mı etti"
"Yani, ona benzer birşeyler"
"Yaaa. Doğukan nolucak?"
"Senin artık. Ne yaparsan yap. Çocuğu seviyorsun zaten. Fazla uzatma. Takılın işte"
"İyi.... Sen nerdesin"
"Kapatıyorum ben"
"Hayır. Nerdesin sen?"
"Kaza yaptık. Hastanedeyim."
"Yaptık mı? Kiminle"
"Serenle"
"Neden söylemedin?"
"Of kes hadi kapatıyorum"
"İyi be! Geçmiş olsun bile dedirtmiyorsun"
"Sağol" telefonu suratına kapattım. Aslında iyi kız ama aklını kullanmasını bilmiyor. Doğukana deli gibi aşık ama inat ediyor. İnat ettikçe daha da güçleniyor aşkı, farkında değil. Ağzım kurumuştu. Bir bardak su koyup içmeye başladım. O sırada az önceki hemşire gelmişti. Bardağı hemen bırakıp, meraklı bakışlarımla bakmaya başladım.
"Nasıl hissediyorsunuz?"
"Biraz daha iyiyim. Bir şeyler öğrenebildiniz mi?"
"Evet. Birazdan sizi onun yanına götüreceğiz"
"Hemen gitsek."
"Sabırlı olun. Erkek hizmetli gelecek, tekerlekli sandalyeyle gideceksiniz" Kafamı tamam anlamında salladım. Sereni görecektim. Bir iki dakika sonra hizmetliler geldi. Beni yerime oturtup serene götürüyorlardı. Hemşire serumumu tutuyordu.
"Durun burası" Hizmetliler hemşirenin dediği yöne doğru ilerledi.
"İçeri girebilir miyim? Fazla durmayacağım"
"Olur"
İçeri girdiğimde donakalmıştım. Bunu ona ben yapamazdım. Biraz daha yanına yaklaştım. Eli ve yüzünün bir kısmı sargılıydı.
Elini tutuyordum. Elleri sıcacıktı. Sol kolunda da omuzundan bileğine kadar sargı vardı. Kafamı omuzuna yasladım. Ağlamaya başladım. Ben sebep olmuştum. Ağlıyordum. İkinci ağlayışımdı. Serenle bakıyordum. Yaralı olsa da hala çok güzeldi. Serene bakarken, seren yavaş yavaş elimi sıkıyordu. Bense bir yandan ağlıyor, bir yandan da gülüyordum. Elimi sıkıyordu.
"Seren......seren. Kendine gel hadi." Biliyorum, benim yanımda olduğunu hisseti. Ben böyle düşünürken odaya serenin anne ve babası gelmişti. Bende serenin elini tutmayı bıraktım.
"Sende kimsin?"
"Ben......ben serenin erkek arkadaşıyım"
"Hemen çık odadan!Sende yaralısın, belli ki bu kazada senin payın var, ağlıyorsun zaten. Belli!"
"Evet! Benim yüzümden oldu kaza!"
"Çık odadan! Yoksa polislere haber veririm"
"Ver! Banane! Olan sana olur babalık!"
"Ne diyorsun sen?!"
"Bunu ailenin yanında konuşmayalım."
"Ben daha fazla katlanamam bu serseriye, polisi arıyorum................Alo polismi..."
"Yıl 2014....27 ekim çarşamba... Size bir şey hatırlatıyor mu?" deyince telefonu kapatıp bana dik dik bakmaya başladı.
"Ne.......ne olmuş o tarihte"
"Bunu burada konuşmayalım dedim" sinirli bakışlarımı yollamıştım. Ayla teyze serenin elini tutup kızım diye ağlamaya başlamıştı. Hiç kimse konuşmuyordu. Özellikle de kemal amca. Bunu elbette söyleyecektim. Ama bugün değildi. Ben böyle planlamamıştım. Hiç birşey planına uygun olmamıştı. Bütün planı alt üst etmişti seren. Kemal amca hala şoktaydı. Bana bakıyordu. Analaşılan bayağı kızdırmıştım onu. Ama o daha fazlasını hak ediyordu. Bir anda ayağa kalktı. Bana yaklaşıp tekerlekli sandalyeyle odadan dışarıya çıkardı. Sanırım benle sert bir konuşma yapacaktı.
"Ne oldu o tarihte? Sen neyi ima ediyorsun?"
"Kemal amcacım, siz kimsenin bilmediğini mi düşünüyordunuz?"
"........."
"Maalesef yanıldınız!"
"Nerden öğrendin?"
"Öğrenmeme gibi bir lüksüm yoktu zaten"
"Nasıl?"
"Hepsinin bir bedeli olacaktı elbet, değil mi?"
"Ben bedelini ödedim. 250.000 bin lira para saydım ellerine"
"O arbada benim kız kardeşim vardı lan!!. Taksici beni ilgilendirir mi sanıyorsun!!"
"Tamam. Ne istiyorsun?"
"Sereni"
"Olmaz, olamaz"
"Sen kardeşimi aldın ama!!"
"Sereni öldüremezsin!"
"Öldürmeyeceğim zaten!"
"Ne o zaman ne!"
"Seren benim olacak. Asla ona karışmayacaksınız. Ne isterse benim haberim olacak. Onu bir kere ağlarken göreyim sizden bilirim. Kısaca seren artık benim. Sevgilim olacak zaten o kesin. Karım da olacak. Hic bir sorun istemiyorum. Okulda önemli değil. Üniversiteye gitmeyecek zaten, izin vermiyorum. Sizin biyolojik olarak kızınız ama artık sadece benim. İstediğim zaman alır götürürüm. Anladın mı babalık"
"Kızımın hayatını sana mı vereyim. Bunu mu istiyorsun. Ya kendi fikirleri, istekleri, hayalleri ne olacak?. Olmaz böyle şey, kabul edemem"
"Bende polise giderim. Kamera kaydı yoktu ama şahit vardı. Hepsini parayla susturdu. Ve iki yıldır elini kolunu sallaya sallaya geziyor derim. Sen bi katilsin!"
"Sus! Kabul ediyorum. Ama şunu bil ki ben hapise kızlarım için girmedim. Sırf onlar üzülmesin diye. Ben içerdeyken onlar yalnız kalacaktı. Bensiz yapamazlardı."
"Sırf ailenin sefası için sen can aldın öyle mi?"
"Hayır asla! Çok yorgundum o gün. İş çıkışıydı zaten. Dalmışım.Ama ne bilerek ne isteyerek oldu o kaza."
"Yeter. Bana niye anlatıyorsun?"
"Kapatalım artık bu konuyu. Bir daha açma!"
"Bana sesini yükseltme. Kafana şunu iyi sok her fırsatta bunu suratına öyle bir çarpıcamki ..... Neyse, seren beni bekler ..babalık!" Bu ilk konuşmamızdı ama oldukça sert geçmişti.

...İKİ YIL ÖNCE....(canerden)....
Her zamanki bardaydık. İlk defa feyzayı getirmiştim. Doğukan, ersin, ferhat ve sevgilisi hilal vardı. Bayağı içmiştim. Kardeşimi gelir gelmez bir masaya oturtmuş bende barmenin olduğu yere yönelmiştim. Feyzayı tek başına bıraktım. Ama bir sure sonra doğukanla oturup konuşmaya başlamışlardı.
"Abi"
"Ne var feyza"
"Ben sıkıldım burada, dogukanda fazla sohbet etmiyor"
"Oynayacak birini bul o zaman "
"Ama abi, kimseyi tanımıyorum. Senin yanında dursam"
"Gel. Ama benim ortamım seni bozar"
"Olsun" gelip yanıma oturdu. Ben biramdan yudumlarken oda portakal suyunu içiyordu.
"Abi fazla kaçırma "
"Karışmasana sen!"
"Niye durup dururken bağırıyorsun?"
"Al para. Hadi eve. Seni getirmek yok bir daha. Annenlere de söyleme sakın" yanından sinirle kalkmıştı. Beraber gidecektik. Ama biraz fazla konuşuyordu. Ben içkiye bayağı dalmışken, ferhat bana doğru geliyordu.
"Telefonun çalıyor"
"Kim?"
"Ne bileyim oğlum" telefonu elime aldığımda araynın babam olduğunu görünce feyzaya küfür ettim. Kesin babama beni ispiyonlamıştı.
"Alo, hemen geliyorum baba"
"Oğlum, ne yaptın sen ha ne yaptın"
"Söyledi mi hemen. Fazla içmedim zaten geliyorum"
"Allah senin belanı versin! Hayvan oğul!"
"Ne oluyor!?"
"Kardeşin kaza yapmış. Senin yüzünden. Sen nasıl olurda onu yanlız bırakırsın hemen***** hastanesine gel" ne yapmıştım ben. Arabaya hızla binip, calıştirdim. Yolda giderken kendime küfürleri sayıyordum. Hastaneye girip babamların yanına gittim. Gider gitmez suratıma atılan sert tokatla yere yığılmıştım. Dudağım patlamıştı. Annem ağlıyordu. O an kardeşimin öldüğünü duyunca şok olmuştum.

Kazayı, nerde olduğunu, nasıl olduğunu aradım. Tam bir hafta boyunca ama hic bir iz yoktu.. Kardeşimin katili orta da yoktu. Takside, taksici de yoktu. Kamera da yoktu ortalıkta. En sonunda ersin taksiciyi bulmuştu. Adam yaralıydı. Herşeyi anlattı. Çarpan kemal tuncerdi. Polisi armadım. Bu isi kendim halledecektim. Onunda canını yakacaktım...

ÖLÜMSÜZ KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin