Bölüm 11.

167 5 0
                                    

Canan bugün Türkiyeden gitmişti ve ben onu uğurlamak için havaalanına bile gitmedim. Bu onun için büyük bir acı olmalıydı. Benimle geçirdiği onca güzel günlerin ardından onu bu şekilde mi uğurlayacaktım?
Biraz bunalımdaydım, Cananla yaşadıklarımız aklıma geliyordu. Kendimi suçlu hissediyordum. Pencerenin yanına gelerek dışarıyı seyretmeye başladım. Güz yağmurları adeta biz geliriyoruz diye bana seyleniyorlardı. Sigaramı çıkartıp ve yakmaya başladım. Tam o sırada eşimin tepkisiyle dışarıya çıktım. Balkonda oturup bir yandan pencereden içeriye eşime ve çocuğuma bakıyordum diğer yandan ise Cananla geçirdiğimiz vakitleri özellikle ilişkiye girdiğimiz geceleri düşünüyordum. Eşime yaptığım büyük bir ihanetti. Eşim duysaydı muhtemelen beni affetmezdi. Aslında eşimin yerinde kim olsaydı aynı şeyi yapardı çünkü en büyük ihaneti yaptım. Aşka ihanet yaparak eşimi aldattım. Eğer aynı şeyi eşim bana yapmış olsaydı kesinlikle onu affetmeyecektim. Aklım karışmıştı, acaba Canan evine varabildi mi? Bir yandan da bunu düşüyordum. Eşimden çekiniyordum çünkü bir şeylerden şüphelenmiş olabilirdi. Onun için de yanlış adım atmaktan korkuyordum. Eşime baktığımda çocuğumuzun yanında uzanmış bir şekilde duruyordu. Ona yapılmış bir ihanet ve onun hiç bir şeyden haberi yoktu. Yağmur damlaları hızlanmaya başlamıştı. Sigaramın sonuna doğru gelerek içeriye geçtim.
Aşkım bulutlar yüzünü göstermeye başladı.
Evet öyle.
Güney hatırlıyor musun, sana evlenme teklifini ettiğim günü?
Evet hatırlıyorum.
O günde yağmur ince ince çiseliyordu ve biz senle aynı şemsiyenin altında okula gitmişti. Ne güzel günlerdi dimi?
Evet çok güzeldi. O gün sen akşama kadar benimle konuşmadın zaten fark etmiştim. Sende o gün baya değişiklik vardı.
Evet o gün heyecandan konuşamıyordum. Eşimle eski günlerimiz aklıma geliyordu. Yağmurların yağdığı zamanı çok severim. Hele hafiften yağan yağmurun altında yürümek beni çok mutlu ediyor. Üstüme paltomu alıp kendimi dışarıya atıverdim. Yağmur ince ince yağıyordu ve ben sanki bulutlar ağlıyormuş gibi hüzünlenerek onlara eşlik ediyordum. Eski günlerim aklıma geldikçe kendimi affedemiyordum. Nasıl eşime bu ihaneti yapabilirdim? Diye düşünüyordum.
Biraz dolaştıktan sonra eve döndüm yağmurda sakinleşmişti. Havada doğa kokusu beni adeta doğaya çekiyordu. Kapının önünde biraz bekleyerek doğanın kokusunu ciģerlerime çekerek biraz da olsa kendime geldim.
İçeri girerek eşimden kalkmasını söyledim. Kalkıp benimle birlikte dışarı çıkmamız gerektiğini ona bildirdim. Başta şaşırmıştı ama sonra neden gitmemizi anladı.
Güney bu havada çocukla dışarı çıkılır mı?
Diyerek benimde onun yanında kalmamı ikna etmişti.
Uyandığımda kendimi hala uçakta olduğumu hissediyordum. Ama çok şükürkü bu sıkıcı yolculuğa çok az kalmıştı. Beş on dakikaya uçağın ineceği anansu gelince dahada sevindim.
Nihayet uçak indi ve ben valizlerimi alarak yavaş yavaş uçağın yanından uzaklaşmaya başladım. Arkama uçağa baktığımda Güneyle ilk buluşmamız aklıma geldi. Beni karşılamaya gelmişti ve o an ona karşı hiçbir şey hissetmemiştim. Ama şimdi ona deliler gibi aşıktım ve şuan yanımda değil diye eve hatta yirmi metre ilerimde beni almaya gelen babam ve annemin yanına gitmeyi bile istemiyordum. Attığım her adımım beni dahada Güneyden uzaklaştıyordu. Tekrar geri döndüm ve yürümeye başladım. Yavaşça yürüyordum. Bedenim ilerliyordu ama kalbim geriye doğru giderek Güneyin yanına gitmeyi hayal ediyordu. O kadar dalmıştım ki annemlerin yanına vardığımı anlamamıştım bile. Yüzümdeki mutsuzluluğu fark etmişlerdi.
Bana sarılarak evin yolunu tuttuk. Hiç bir şey demeden eve vardığımız gibi odama çekilip yattım.
Uyandığımda akşam olmuştu. Salona geçtim ve öylece köşede oturdum. Annemler bir süreliğine aralarında konuştuktan sonra bende aralarına katıldım. Yüzümden benim niye mutsuz olduğumu söylemeye çalışan annemi susturup onlara Türkiyeden bahsetmeye başladım. Tatilimin nasıl geçtiğini onlara anlatarak vaktin geçmesini sağlıyordum. Tatilden bana çok şey kalmıştı:
Hüzün, sevinç, mutluluk, aksiyon, heyecan...
Beni ençok üzen nokta halamı kaybetmiştim. O artık aramızda olmayacaktı. Yok olmuştu bu beni baya sarstmıştı. Güneyin yakınlaşmaşı beni biraz da olsa teselli etmişti. Ama artık oda yoktu. Şuan ailemin yanımda olmasına rahmen kendimi çok yalnız hissediyorum.
Aradan haftalar geçmişti ve nihayet beklenen gün gelmişti. Tatil bitmişti ve okula yeniden başlamam gerekiyordu. Okulun ilk günü biraz heyecan vericiydi. Okulumu değiştirmiştim. Amacım yeni arkadaşlar edinmek ve olacaksa kendime yeni bir arkadaş edinmem daha doğrusu erkek arkadaş edinmem.
Evet bunu yapmam lazımdı en azından Güneyi azda olsa unutabilirdim.
Güneyden ayrılmamızın ikinci ayı olmuştu. Hala aklımdaydı. Bir an olsun bile aklımdan gitmiyordu. Peki oda beni düşünüyor muydu? Bunu bilmiyordum ama muhtemelen düşünmüyordu. Eğer düşünseydi iki ay oldu bir seferliğine olsa bile arardı. Zaman geçtikçe Güneyi unutuyordum. Çevremde edindiğim yeni arkadaşlarında birazcık payı vardı. Okul maratonu hızlı bir şekilde devam ediyordu. Bu sene okulum bitecekti. Hedefim okulu bitirince Türkiyeye gidip orda görev yapmaktı. Ama ailem buna müsade etmeyeceğini düşünüyordum.
Bugün dönemin son sınavını olup bu dönemi bitirdim. Okul çıkışı eve doğru geliyordum. Güneyden hala haber alamamıştım. Ayrılmamı altı ay olmuştu ve halada beni aramamıştı. Biran benim aramam gerektiğini düşünüyorum. Ama bana karşı suçluydu. En azından geldiğimde beni yolcu etmeye bile gelmemişti. Onun için bende gurur yaparak aramıyordum. Eve yürüyerek gidiyordum. Telefonumun çaldığını fark ettim. Çantamdan çıkarınca şaşırdım. Numara kayıtlı değildi açtığımda Güneyin sesini duydum. Yolun ortasında donup kalakaldım.
Bunca zamandan sonra şuan beni araması nedendi?
Onunla konuşamadım ve telefonu yüzüne kapattım. Gözlerim dolmuştu, ağlamaya başladım. Dizlerimde derman kalmamıştı, bir adım bile atamaz duruma geldim. Yolun kenarına geçtim ve oturarak anlamaya başladım. Onu deliler gibi seviyordum. Ona olan bu sevgim beni herşeyden soğutmuştu. Tekrar aradı ama ben konuşacak durumda değildim. Telefonu açmadım, biraz soluklandıktan sonra kalkıp eve gittim. Kapıyı açan kız kardeşim benim durumumu görünce beni hemen odaya alıp olanları anlatmamı istedi. Bunca zamandan sonra ailemden hiçkimsenin haberi yoktu ama bu gün hiçbirşeyi saklayamazdım. Kardeşime tatilde tüm olanları anlattım.
Şok olmuş vaziyette bana bakıyordu.
Yemek yemeden uyuyacağımı söyledim ve kardeşimden beni yalnız bırakmasını söyledim. Bir türlü uyku gözüme girmiyordu. Elim telefondaydı eğer bu sefer yine arasam ona içimden geleni söyliyecem. Bana hesap vermesi gerekiyordu. Bunca zamandır beni neden hiç aramadığını söyliyecekti.
Öylece düşüncelere dalmıştım. Telefonun çalmasıyla irkildim. Evet nihayet yine oydu. Açıp hiçbir şey demeden bekledim. İlk söylediği şey:
Beni iki dakika dinledikten sonra istersen bir daha hiç konuşma ama yeterki iki dakika beni dinle.
Tamam dedim ve sözü ona bıraktım.
Öncelikle senden özürdilerim, diyerek konuşmaya başladı. Beni neden aramadığını herşeyi bir bir anlattı.
Ona olan sevgim gururuma ağır gelmişti ve onu affettim. Ona aşıktım,
Oda bana.
Her ne kadar yaptığımız affedilmeyecek kadar büyük bir günah olsa bile onu sevmeye devam edeceğim çünkü onu unutamıyordum.
Nihayet ara tatil bitmişti ve yine okul maratonu başlamıştı. Günler haftalar birbirini kovalıyordu. Güneyle hemen hemen hergün konuşuyorduk. Beni çok özlediğini söyliyordu. Bende onu çok özlemiştim.
Eşimle bir haftalığına tatile gitmeye karar verdik ve nihayet o gün gelmişti. Tatile gittiğimiz ilk gün Cananı aradım ama benimle konuşmadı. Akşam yemeğini yedikten sonra eşim benim mutlu olmam için benimle ilişkiye girmek istediğini belirtti. Ben eskisi gibi artık eşimi istemiyordum. Yataktan çıkıp Cananı tekrar aradım. Bu sefer açınca ondan özür diledim ona tüm benliğimle pişmanlığımı dile getirdiğimde beni affettiğini söyleyince dünyalar benim olmuştu. Odaya sevinçli bir şekilde girince eşim şaşırmış bir vaziyette bana bakıp sordu:
Ne oldu?
Bende yok bişey dedim ve ona sarılmaya başladım. Birşeyler anlamasın diye onunla istemeden ilişkiye girdim. Ben Cananı arzuluyordum. Onu çok özlemiştim. Ona sarılmayı, onun kokusunu, tenine dokunmayı...
Her şeyini özlemiştim.
Zamanın biran önce geçmesini ve tatilin başlamasını istiyordum. Tatil olunca Cananın okulu bitecekti ve oda Türkiyeye gelip burda görev yapacaktı. Böylelikle birlikte olma şansımız artacaktı.
Bir haftalık tatilimizi bitirdikten sonra eve döndük. Hayatımız yine sıradan bir şekilde devam etmeye başladı. Eskisi gibi eşimden hoşlanmıyordum. Önceleri eşimi çok arzularken şimdi eşim beni mutlu etmek için herşeyi yapıyor ama ben eşimle sevişirken bile Cananı düşünüyordum.
Hayatımız sıradan bir şekilde devam ediyordu. Günler haftalar derken zaman hızlıca akıp gidiyordu.

İHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin