Bölüm 8.

132 5 0
                                    

Akşam için bir şeyler hazırlamaya başlayan eşimi bende mutlu etmeliydim. Onun için odadan dışarı çıkıp mutfağa ilerledim. Eşim hamleydi onu üzmemem gerekiyor. Mutfakta beni görünce boynuma sarıldı ve bana:
Aşkım neden kalktınki dağa yemeğe çok var? Demesi beni çok mutlu etmişti.
Bende ona sarılarak:
Aşkıma yardım etmek için kalktım dedim. Ve onu dudaklarından öpmeye başladım. Uzun bir süre öpüştükten sonra yemeğe onurduk. Birşeyler atıştırdıktan sonra eşimi kucağıma alarak yatak odasına gittik. Yatakta, kalan öpüşmemize devam ettik. Eşim beni mutlu etmek istiyordu ama ben eşimle sevişirken bile Cananı düşünüyordum. Benimle ilişki yaşamak istiyordu. Ben isteksizdim ama eşimi mutlu etmeliydim.
Bende ona sarılarak öpmeye başladım. Eşim soyunmaya başladı benimde soyunmamı istiyordu. Onun için bu şekilde dağa zevk veriyordu. Ben de soyunmaya başladım. Dağa önce sürekli ilişkiyi isteyen ben ve direnen de eşim olmasına rahmen şimdi durum tam tersine dönüşmüş. Eşim istiyordu ve ben isteksizdim. Benim isteksiz olmamdaki en büyük etkeni Canandı. Eşime sarılarak boynundan öpmeye başladım. Beni eskisi gibi mutlu edebiliyordu. Uzun bir süre seviştik. Ikimizde mutluluğun doruğuna gelene kadar seviştik. Bu gece eşimi mutlu etmiştim. Bu durum beni az da olsa mutlu etmeye yetmişti.
Sabah uyandığımızda ilk işim Güneylere gitmem ve ondan Özür dilemem gerekiyordu çünkü onun kalbini dün gece kırmıştım. Kahvaltı yaptıktan sonra alelacele dışarı fırladım ve Güneylerin evine doğru yola koyuldum.
Acaba Güney beni karşısında görünce nasıl bir tepki verecekti bunu düşünerek Güneylere varmıştım. Kapıda biraz bekledikten sonra biraz korku ve biraz da heyecanlı bir şekilde zile bastım. Kapıda Güneyi görmem bedenime yukardan aşağıya doğru adeta kaynar su dökülmüş gibi oldum. Belli bir süre bu şekil de ikimizde konuşmadan kapıda bekledik. Ne Güneyden ses çıkıyordu ne de benden sadece birbirimize bakıp bir süre durduk.
Birimizin konuşması gerekiyordu ve bunu Güney yapmazdı biliyorum. Çünkü suçlu olan bendim kendimi affettirmesi gereken kişi ben olduğum için konuşmaya başladım ve aramızdaki sessizliğe son verdim.
Beni içeri almayacak mısın?
Güney bu soruma karşılık:
Buyur içeri geçebiliriz diyerek bizi salona aldı. Eşi hala yatıyordu.
Ondan dün gece olanlar için özür diledim ama bir an olsun bile yüzüme bakmadı pencereden dışarı bakıyordu sadece özür dilemesi gereken biri varsa oda benim diyerek mutfağa geçti. Bir süreliğine gelmeyince peşinden bende gittim. Güney eşine kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Onunla konuşmaya çalışıyordum ama hep benden kaçmaya çalışıyordu. Bu şekilde davranması beni mutsuz ediyordu.
Ve kolundan tutarak yüzünü kendime doğru çevirdim. Bi an gözgöze geldik. Ona yüzüme bakarak benimle konuşurmusun dememle Güneyin bana doğru gelmesi bir oldu. An ve an beni kendine doğru çekerek gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerinden anlamıştım. Güney benden etkilenmişti. Evet bu kesinlik bildiriyordu bakısmamız öpüşmemize neden olmuştu bile.
Güneyi iterek ne yaptığının farkında mısın sen ?
Diyerek onu azarlayıp dışarı çıktım.
Aslında beni öpmesi benim de hoşuma gitmişti. Çünkü bende ondan etkilenmiştim ki bu benim ilk öpüşmemdi yani şuana kadar hiç bir erkekle dudak dudağa öpüşmemiştik. Bu beni çok mutlu etmişti ama bunu Güneye belli etmemem gerekiyor.
Güney arkamdan salona gelince biraz tebessüm biraz da öfkeyle ona bağırmaya başladım.
Sen ne yaptın birda o şekilde bana yaklaşma.
Güneyin bana cevabı sende beni istiyorsun bunu biliyorum. Ama her neden se bunu bir türlü kabullenemiyorsun.
Güneyin böyle demesi beni utandırmıştı ve hızlı bir şekilde kendimi dışarıya atarak oradan uzaklaşmaya başladım.
Eve gidince Mine yenge Yüzümdeki ifadeden bir şeylerin ters gittini anlamıştı. Ama ben sezdirmemeye çalışıyordum. Bir daha ne olursa olsun Güneyle yakınlaşmamaya kendime söz vermiştim. Bunu yapmamalıydım eğer eşi duyarsa onun içi çok kötü bir durumdu. Eşi bide hamile. Onun için Güneyle  yakınlığımız bir daha olmamalıydı.
Biraz soluklandıktan sonra salona gelerek hiçbir şey olmamış gibi davranmaya başladım. Ama Mine yenge bir şeyler sezmişti.
Iki gündür Güneyle görüşmemişiz. Öpüşmemizden sonrada görüşmeye niyetim yoktu. Sabah erkenden Mert amcayla Mine yenge dedemlere gitmişler. Evdekilere neden bu kadar erken gittiklerini sorduğumda kimseden düzgün bir cevap alamadım. Çünkü kimse bişey bilmiyordu. Yola koyularak dedemlere gitmeye karar verdim. Hem canımda sıkılıyordu can sıkıntısını gideririm bir de yengemlerin sabah erkenden gitmelerindeki sebebi öğrenmiş olurum.
Dedemlere gittiğimde inanamayacağım bir durumla karşılaştım.
Halam çok kötü hastaydı. Halama çok açıyordum. Hem aklı yerinde değildi birde kötü bir hastalığa yakalanması ona acımamı daha da fazlalaştırıyordu. Akşam olmadan halamı kaybettik. Çok mutsuzdum bir an Türkiye ye gelmemem gerektiğini düşünmeye başladım. Güneyi karşımda görünce gözyaşlarla dolan gözlerimi silmeye çalışması beni biraz da olsa teselli ediyordu. Güneye sarılarak kendimde bir kuvvet buluyordum.  Ama bu sarılmamı Güneş istemiyordu. Ki istememektede haklıydı çünkü Güney onun eşiydi. Bir çocuk bile oyuncağını başkasıyla paylaşmak istemezken o nasıl olurda eşini benimle paylaşsın. Güneyden uzaklaştım. 
Bir haftanın sonunda halamın acısı az da olsa unutulmuştu.
Güney benim tatilin geri kalan zamanını iyi geçirmem için benimle birlikte biraz daha zaman geçirmek istediğini söyledi. Ama ben buna razı değildim çünkü bu teklif beni biraz dağa Güneye yakınlaştıracaktı. Ben her ne kadar direttiysem Güneyin ısrarlarına direnemedim ve birlikte şehir dışına çıkmayı kararlaştırdık.  Peki biz ikimiz başbaşa şehir dışına çıkarak bu süreç içerisinde Güneyin eşi ne olacaktı ki ben bunu düşünürken Güneye soru sormadan kendisi Güneş annesinde ve bir ay boyunca da gelmeyecek.
Demesi beni biraz da olsa mutlu etmişti. Hazırlıklara hemen başladım. Güney biletleri ayarlamıştı bile. Bende sabahın olmasını beklemektense bu süreç içerisinde hazırlıklarımı tamamlamaya karar verdim.

İHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin