Sabah kalktığımda kendimi biraz halsiz hissediyordum. Bu şekilde okula gitmemeyi düşünüyordum. Ama okula gitmeden neler olacağını tahmin edemezsiniz. Her neyse gittim işte. Zaten gitmezsem olmazdı. Sınavlar falan...
Her neyse serviste uyukladım falan. Okula geldik benim haberim yok. Bi allahın kulu da yazıktır diyip kaldırmıyo beni. Her neyse gittiğimde zil falan çalmıştı. Ders Ingilizce şimdi ödev falan kontrol etçez. Ben benim kitabı öğretmene verdim, zaten onun da kitabı yoktu. Koydum kafamı sıraya. Her zamankinden farklı olarak sanki bu sefer ödevleri hızlı kontrol ettiler.
Iki ders bitti diye sevincektim ki vazgeçtim. Niye sevincektim? Daha 7 ders vardı.
Hasta hasta sınava girdim. Kalkıp oyun oynamaya halim yok teneffüs te. Ben de "Şarap Fabrikası" diye bi kitap yazıyordum devam ettiğim onu. (Gerçekten o kitabı yazıyorum. Sonra o da gelecek.) Geçti işte teneffüsler. Derslerde zaten...
Ööööyle geçti işe bir gün.
Ama eğer hasta olmasam okulda bir günüm:
Sabah uyanıyorum, ama zorla. Sonra serviste açılıyorum. Sevda geliyor ben daha bi coşuyorum. Telefonundan oyun oynuyorum. Rekor falan kırıyorum hep. Bazen şarkı dinleyip dedikodu falan yapıyoruz. En son Sude biniyor. Onunla da aynı...
Okula gelince koşa koşa sınıfa. Allah allah allah...!!!! Hadi sınıfa geldik, zaten hemen zil çalıyor. Benim parmak hep havada derste. Geçiyor dersler. Teneffüs te ben koşa koşa bahçeye. Saklambaç oynuyoruz. Beni bulabilene aşk olsun. Gün geçip gidiyor. Akşam serviste de bağıra bağıra... Eve gelince pertim çıkmış Her tarafımdan ter akıyor. Duşa gir çık. Hemen ödevleri yap ve yat. Çok sıkıcı hayat yaaa.😆😆😆😆😆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN YAKIN ARKADAŞIM
Novela JuvenilEn yakın arkadaşımla ayrılmak gerçekten zor oluyor.