Bölüm-2

37 6 2
                                    

İçeri girdiğimde karşılaştığım manzara belki de tesirinden hiç çıkamayacağım bir manzaraydı. Duvarlarda annemin ve babamın resimleri vardı. Bir de benim küçüklük resimlerim. Tam da yatağın yanındaki komidinin üzerinde ise annemin ve babamın evlilik resimleri vardı. Biraz duraksamıştım. Demek annem de bu esrarengiz örgütte ajanmış. Peki ama babam bana neden söylememişti? Yoksa onunda mı haberi yoktu? Annenin resimlerine bakarken onu ne kadar özlediğimi bir kez daha fark ettim ve gözyaşlarıma hakim olamadım. Belki saatlerce ağladım.
Ardından sadece annem için burada kalmaya karar verdim ve komidinin köşesindeki siyah pantolon ve kapşonluyu giydim. Henüz Beck gelmemişti ama bu odada kalarak içimi daha fazla bunaltmak istemiyordum. Çıktım ve koridoru uzun süre takip ettim gördüğüm herkesle selamlaştım. Kendimi ilk defa iyi bir şey yapıyormuş gibi hissediyordum. Tabiki üşengeçlik dışında.
Koridorları seke seke geziyor, bir yandan da ağzımla ıslık çalıyordum. Bu ne kadar büyük bir yerdi arkadaş. Gez gez bitmedi diye düşünürken karşıma çıkan Ajan Will'i son anda farkettim ve zar zor kendimi durdurarak karşısında dikili kaldım. Bana hayretle bakarak; " Ajan Trii, hazırlanmışsınız." dedi. Onaylarcasına kafa salladım. "Peki ama Ajan Beck nerede?" diye sordu ve arkadan "Burdayım."diye bir sesin yükseldiğini duydum. Döndüğümde Ajan Beck'in bize doğru yürüdüğünü fark ettim. İyice yaklaştı ve; "Tıpkı tahmin ettiğim gibi Ajan Trii beni beklemeden gitmiş." dedi imâlı bir bakış atarak. Ajan Will güldü ve ; "Pekala, Ajan Trii sana emanet." dedi ve arkasını döndü tam gidiyordu ki durdurdum ve "Ama benim size soracak çok şeyim var." dedim. Bana döndü ve Ajan Beck'i işaret ederek; "Bütün cevaplar yanında." dedi.
Pöff yine bu denyoya mı kalmıştım. Peki dercesine kafa salladım ve gitti. Tam Ajan Beck'e sorularımı yöneltecektim ki koridorun başından bir çığlık sesi yükseldi koşarak oraya gittik. Herkesin bir noktada toplandığını fark ettim. Ben de oraya yöneldim. Çok korkutucu gelen bu ses güzel bir müjdenin habercisiymiş meğer. İyice yaklaştığımda halkanın ortasında hamile bir bayanın oturduğunu fark ettim. Doğum sancıları başlamıştı. Çevredeki herkes ona şans diliyor ve tekerlekli sandalyeye bindirerek hastaneye gitmesi için seferber oluyordu. Buradaki herkes dost gibiydi. Bu beni derinden etkilemişti. Tam dalmıştım ki omzunda bir el hissettim. Dönüp baktığımda Beck'i gördüm. Eliyle işaret ederek onu takip etmemi istedi ve ilerledi. Beck'e soracak çok şeyim vardı hepsini sorup detaylı bir biçimde cevaplar almak istiyordum. Tam Beck'in yanına koşup sorularını yöneltecektim ki cam bi mekana girdiğimizi fark ettim. Biraz ilerledim ve belki de bugüne kadar gördüğüm en güzel manzarayı gördüm. Sanki bulutların üzerindeydim. Üstüm masmavi altım yemyeşildi. Sanrım buraya aşık olmuştum. "Burası da neresi böyle ?" dedim büyük bir hayranlıkla. "Bizim dünyamız." dedi Beck benimle birlikte manzaraya dalarak. "Dünyada böyle bir yer olduğunu bilmiyordum." dedim. Kafasını bana çevirdi ve şaşkın bir şekilde; "Dünyada olduğunu da nereden çıkardın?" dedi. Kalakaldım. Dünyada değilmiydik?

Ajan TriiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin