Bölüm-4

47 3 3
                                    

"Evet işte geldik en zor kısıma." dedi yarı bana dönük olan kafasını tamamen bana döndürerek. "Bir seçim yapacaksın. Burada kalmayı seçersen eve asla gidemeyeceksin, eve gitmeyi seçersen buraya asla dönemeyeceksin. Bu akşam seni eve götüreceğim ve akşam saatlerinde kolunda ışınlama tuşu oluşacak. Kararını vermeli ve buraya gelmeyi seçersen saat 12 olmadan o tuşa basmalı ve buraya ışınlanmalısın. Aksi takdirde tuş 12'den sonra geri gelmemek üzere kaybolacak ve istesende gelemeyeceksin. Kararını çabuk vermelisin. Şayet buraya gelmeyi seçeceksen babana da evden ayrılacağına dair mantıklı bir sebep bulman gerekecek aksi takdirde seni klonlayıp klonunu öldürerek babana öldüğünü söyleyecek ve ölen klonunu dünyaya yollayacağız." dedi.
Bu çok zor bir karardı. Annem gibi kahraman mı olamalıydım yoksa babamla birlikte eski hayatıma devam mı etmeliydim?

Beck beni eve bırakalı saatler olmuştu. Geldiğimden beri düşünüyor ve düşünüyordum. Saat akşam 7 sularıydı babam hala gelmemişti. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kolumdaki tuş kendini göstermişti. Büyük bir korku yaşıyordum aynı zamanda burukluk, bir de heyecan. Bütün duyguların birbirine karışmıştı.
Ne yapsam, ne yapsam? Ahh ne zor işmiş karar vermek. Daha doğrusu verememek.

Saat 9 olmuştu hala düşünüyor bir yandan da camdan babamın gelmesini gözetliyordum. Neden bu kadar geçikmişti?

Saat 11 olmuştu ve babam hala yoktu. Son çareyi telefondan aramakta buldum.

Aradığımda telefonu başkası açmıştı, bana kim olduğumu sordu. Babamı aradığımı söyledim. Babamın trafik kazası geçirdiğini söyledi. Ölmüştü.
Ve ben bunu inanılmaz derecede soğuk kanlı karşılamıştım. Gözyaşı bile akıtamamıştım. Ya da yalan söylemeyeyim. Bütün gözyaşlarımı içime akıtmıştım.

2 yıl sonra....(Yaklaşık 2070'li yıllar)

Babamın vefatının ardından vakit kaybetmeden Madötün'e gelmiş ve daha ilk geldiğim andan itibaren hep hak ve adalet için çabalamıştım. En iyi şekilde eğitildim, ve kısa zamanda Beck kadar tecrübeli hale geldim. Buraya geldiğim için pişman değildim. Ama pişmanlık duyduğum çok şey var. Mesela babamla doya doya vakit geçiremedim hiç. Hep uzak durdum ve çok pişmanım. Son pişmanlık fayda etmezmiş lafı sanki benim için söylenmiş gibi..

-Zırrr...
Alarm her sabah ki gibi acımazsıca ötüyordu. Alarmı kapatıp zar zor kalkabilmiştim. Tam kıyafetlerimi giymiştim ki kapının çaldığını duydum. Kapıya yöneldim açtığımda karşımda Beck'i gördüm.
"Yeni bir görev bizi bekliyor Ajan Trii. Hazırlan gidiyoruz."

Ajan TriiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin