~6~

278 22 5
                                    

Multimedia : Buse

******************




Kafamı 'tamam' anlamında salladım. Kapıyı açmamla ağzımın 'o' şeklini alması bir oldu. Neredeyse yurdun tüm kızları bizim kapının önündeydi. Tabi en önde yurdun müdürü. Pislik karı. Buse endişeyle bana bakıyordu. Ben de Müdüre bakıp "Buyrun ne istemiştiniz. Müdüre Hanım!" dedim. Müdür içerideki kızı görüp "SEÇİLLLL!" diye bağırdı. O an anladım içerideki sürtüğün adının Seçil olduğunu. Müdür beni ve Buse'yi itip (Daha doğrusu fırlatıp) içeri girdi. Seçil denen şu sürtüğün yanına gidip "İyimisin Seçilcim" demez mi? Seçilcim ne yaaa. Seçil tamam da cim. Bombelere gel YAA RABBİM...



Ben de o sırada içimden söylediğimi zannederken dışımdan "Kötüye bir şey olmaz" demez miyim. Müdür bana ve Buse'ye bizi yiyecekmiş gibi baktı. Allah rahmet eylesin diye sesler mi duyuyorum. Amin. Arkamızdan bir fatiha okursunuz artık.

...............................

Şans diye bir şey var mı? Hayır yani varsa bize niye hiç uğramadı. Ne kötülük yaptık biz sana yaa... Ne hissettiğimi bilemiyorum. Fatihamızı okudunuz mu? Çünkü şimdi buna çok ihtiyacımız var.



Nerede olduğumuzu mu soruyorsunuz? Söyleyeyim. Yurdun dış kapısının önündeyiz hem de bavullarımızla. Ne şans değil mi? Bu hayatta yaşamadığım bir bu kalmıştı. O da oldu. Hem de Seçil sürtüğü yüzünden. Yok neymiş babası çok zenginmiş. Bizi süründürürmüş. Özür dileyecekmişiz falan filan. Oldu başkaaaa. Buse hemen Özür dilemek istedi ama ben engelledim tabi. Yemin ederim bu kız salak yaa. Sonunda ben Özür dilemiyecem diye bağırınca sonumuz bu durum. Alkışlar yok mu?



Buse bana dönüp "Tebrik ederim Hüma. Yurda geldiğimiz İLK GÜN KOVULDUK (!)" dedi. Son 3 kelimesini vurgulayarak söylemişti. Hakkaten de geldiğimiz ilk gün kovulmuştuk. Ee hadi ama alkışlarrr... Ama ne kadar kötü olsada ben bunların hepsini Buse için yapmıştım.


"Nankör müsün kızım? Ben senin için kavga etmedim mi? Tabi besle kargayı olsun gözünü."


"Saçmalama Hüma. Ben sadece şiddet hiçbir şeyi çözmez demek istiyorum. Yanlış anladın."


"Hıı senin sessiz kalman işi çözdü ya."

"Tamam uzatmayalım. Şimdi ne yapacağız."


"Bilmiyorum. İleride park var. Gidelim bir sakin kafayla konuşuruz."


"Tamam hadi."


Büyük(!) bavullarımız ve küçük(!) bedenlerimizle sonunda parka ulaşmıştık. Hemen bir banka oturduk ve ben annemi aramaya karar verdim. Aslında kötü tepki vereceğini biliyordum ama başka çarem yoktu. Haydi Bismillah dedim ve annemi aradım. İlk çalışta açtı kadın yaa. Hayır anlamıyorum korktuğumu mu anlıyor ne?

"Alo Hümam"


"Alo anne çok kötü bir şey oldu"


Uzatmaya gerek yoktu. Bir anda söyliyeyim ki fazla uzamasın değil mi? Belki böylece yırtarım. Tamam ben bu akılla fazla yaşamam kabul ediyorum.


"Ne oldu kızım heycanlandırma beni"

"Yaa ama kızmayacaksın"


Ne kadar pat diye söylemek istesem de söyleyemiyordum. Anlayın işte oğlum göt korkusu. Eminim beni telefondan bile gebertir.

"Kız söylesene korkutma beni"

"Anne.. şey... Buse ile ben yurttan atıldık"


"NEEE..HÜMA SEN NE DİYORSUN!"


Ohh tam rahatladım diyecekken annem böyle bağırınca telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım. Ee bizde sağlığımızı düşünüyoruz sonuçta değil mi?


"Sakin ol anne. Bir şey olmadı. Sadece yatacak yerimiz yok" Çok iyi teselli ettim dimi kadını. Bir şey yok sadece bir zengin zübbe kızı eşşek sudan gelinceye kadar dövdüm o kadar. Abartılacak bir şey değil dimi?


"Hüma sen çıldırdın mı? Daha yurda varalı kaç saat oldu. Sen ne yapıyorsun böyle."

"Anne lütfen sakin ol"


"Ne sakin olması Hüma! Böyle yaparsan sen nasıl yaşayacaksın İstanbul'da. İyiki babanı dinlemişimde ev almışız."

"Özür dilerim an... Ne dedin anne ev mi aldınız?"


"Evet baban 'Hüma yurtta yapamaz o yüzden İstanbul'dan ev alalım' dedi. Ben ilk itiraz etsemde sonra karşı çıkmadım. İyiki de çıkmamışım. Baksana yurda gireli daha bir gün olmadan yurttan atılmış benim kızım!"


"Haklısın annecim. Çok özür dilerim ama gerçekten haklı yere kavga ettim"

"Kavganın haklısı olmaz!"


"Tamam bir daha yok anne de evin içi boş mu dolu mu? Yani yatacak yatak falan var mı?"

"Evet ev dayalı döşeli merak etme. Ben sana şimdi evin adresini mesaj atarım. Ama bir şartım var"


"Şart mı? Ne şartı? Aman neyse kabul ediyorum."

"Kabul etmen iyi. O zaman bir daha kavga YOK!"

"Tamam benim canım meleğim. Sen nasıl istersen"

"İyi o zaman evin adresini sana mesaj atıyorum. Anahtar kapıcıda."

"Tamam sizi seviyorum "

Telefonu kapattıktan sonra resmen sevinçten havalara uçacaktım. Şimdi buradan değerli ve çok kıymetli ŞANS ABİye selamlar. Ben senin günahını almışım abi kusura bakma yaa. Eşşeklik ettim valla. Sonrasında bana şaşkın gözlerle bakan Buse'ye döndüm ve konuşmaya başladım.


"Buse babam bizden habersiz ev almış. Evin içi dayalı döşeliymişşş"


"Ayy inanmıyorum. Yaşasın beee..."


Birbirimize sarıldık. Sarılmamızı bozan telefonuma gelen mesaj sesi oldu. Mesajı annemin gönderdiğini anladığımda Buse'ye "Annem evin adresini göndermiş hadi gidelim" dedim. O da 'tamam' anlamında salladı kafasını. Bavullarımızıda alıp bir taksi çevirdik ve taksiciye adresi verdik. Arabada arkama baktığımda yurdun dış kapısını gördüm. Ee Seçil sürtüğü ve pislik karı müdür ben size bu yurdu yar eder miyim? Öyle düşünüyorsanız çook yanılıyosunuz canlarım! Benim gibi sizin de bu yurttan gittiğinizi görücem. Asıl savaş şimdi başlıyor. ŞİMDİLİK HOŞÇAKALIN Seçil sürtüğü ve pislik karı Müdüre Hanım.... Buse'nin sesiyle önüme döndüm ve onu dinlemeye başladım.

"Acaba ev nasıl?"


"Bilmiyorum gidince göreceğiz artık"

Kafasını salladı. Ben de telefonuma gelen mesaj sesiyle çantamdan telefonumu alıp gönderene baktım. Mesaj Ilgaz dandı.

*******************

Hüma'yı haklı bulanlar. Bulanlardan biride benim : )
Yeni olaylar ve maceralarla görüşmek üzere...
Yorumlarınızı bekliyorum❤

AŞKIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin