~22~

126 8 5
                                    

İnsanlar yaşadıklarını her zaman bir amaca bağlarlar öyle değil mi? Daha doğrusu hatalarını bir amaca bağlarlar. Onlar yapmamıştır hatayı. Onlar istememiştir. Oysa o hatayı yapan da, isteyen de kendileriydi. Hiçbir zaman bunu dile getirmezler. Aslında içten içe suçlunun kendisi olduğunu bilirler ama kendilerine yediremezler. Kendi kendilerine 'ben yapmam' derler. Ama yaparlar. Kendilerine o kadar güvenirler ki 'ben yapmam' dedikleri şeyleri isteyerek yaparlar ama yine 'yapmadım' derler. 'Yapmadım' derler çünkü onlara göre değildi yaptıkları şey öyle değil mi?

Tam tamına bir saattir gözlerimi sıkıca kapatmış bir şekilde vücudumun çıplaklığını hissetmemek ve rüyada olduğumu zannetmek için uyumaya çalışıyordum. Yada bu durumun bir kabus olduğuna inanmak istiyor gibi gözlerimi açmıyorum. Açamıyordum. Açarsam gerçekler beni yok eder miydi? Neydi ki gerçekler. Aç dedi içimden bir ses. Bir saattir sıkıca kapattığın o gözlerini aç ve gör dedi. Ne yaptığını, 'yapmam' dediğin şeyi nasıl yaptığını gör dedi. İçimdeki sesle resmen bir savaşa girdiğimde galip gelen o ses olmuştu.

Sıkıca kapattığım gözlerimi yavaşça, sanki açmaktan korkar bir şekilde açtım. Karşılaştığım ilk şey beyaz bir tavan oldu. Elimi üzerimdeki örtünün altından tam çıkaracakken elim vücuduma değdi. Şok olmuş bir şekilde doğruldum ve o saniye giren baş ağrısıyla gözlerimi tekrar kapattım. İnanmak istemiyor gibi gözlerim kapalıyken omuzlarımı elledim. Ardından bacaklarıma dokundum. Giydiğim gömlek veya pantalon üstümde değildi. Çıplaktım! Bir saattir karşılaşmak istemediğim ve rüya olması için dua ettiğim gerçek şu an yüzüme bir tokat gibi inmişti. Şiddetli baş ağrısına rağmen gözlerimi yavaşça açtım. Üzerimden düşmesin diye bir elim göğsümün üstünde örtüyü tutuyordu. İlk başta sol tarafıma baktım ve farklı farklı yerlere atılmış şeyler gördüm. Bunlar benim kıyafetlerimdi.

İnanmak istemiyor gibi sağ tarafıma döndüm ve gördüğüm görüntüyle bir kez daha büyük bir şok yaşadım. Yanımda Anıl uyuyordu. Üstü çıplaktı ve alt tarafını kapatan bir pike örtmüştü. Yüz üstü yatıyordu ve başı benden tarafa dönüktü. Derin bir uykuda olduğu oldukça belliydi. İnanmak istemiyor gibi başımı olumsuz anlamda sağa sola salladım. Üstümde ki örtüyü tutup bir anda ayağa kalktım ama kasıklarıma giren sancıyla yere, dizlerimin üzerine düştüm. Göğsümün üzerinde örtüyü tutan ellerimi sanki tuttuğum şeyi yırtmak istiyor gibi sıktım. Tırnaklarımı geçirdim. Kasıklarımdaki ağrı bacaklarımın bile titremesini sağlayacak kadar şiddetliydi fakat umursadığım bu değildi. Aklıma gelen şey olamazdı değil mi? Ben Anıl'la... Gözlerimi sıkıca kapattım. Göz pınarlarım yanmaya başlamıştı. Sol göğsümün altında çarpan şey kan değilde ölüm pompalıyordu sanki. Hatırladığım son şey Eren'le görüşmediğim için sinirlenmiş ve Anıl'la bir bara gitmiştim. Orada fazlasıyla içtiğimi hatırlıyorum. Gerisi yok. Zihnimden silinen o anlar hayatımdan da silinir miydi ki?

Kendi sınırlarımı zorlayarak yavaşça ayağa kalktım ve ağır adımlarla odada bulunan banyoya doğru yürüdüm. Banyonun kapısını kapatmamla tuttuğum göz yaşlarım akmaya başladı. Göğsümün üstünden tuttuğum örtüyü biraz daha sıktım ve sırtımı kapıya yaslayıp yavaşça yere doğru kayıp oturdum. Dizlerimi kendime çektim ve hıçkırıklarımı umursamadan örtüyü biraz daha sıktım. Sol göğsümün altında hissettiğim şey kalbim değildi de ölümümdü sanki. İnanmıyormuş gibi kafamı sağa sola salladım. Karşımda kendime verdiğim söz varda bana attığı ölüm bakışlarını gördükçe inkar ediyordum sanki olanları. 'Yapmadım' diyordum yaptığım şeye. O ise 'yaptın' diyordu. Karşımda duruyordu işte. Kendime verdiğim söz duruyordu. Karşımda duran aslında kendimdim bundan bile bihaber kafamı olumsuz anlamda sallayıp inanmaması için yalvarıyordum.

Ruhum karşımda bana hesap soruyordu...

Verdiğim söz karşımda bana 'söz vermiştin' diye bağırarak eliyle ruhumun yaşamasını sağlayan umutlarımı paramparça ediyor ve parçalanan umutlarımla beni öldürüyordu. Lâkin unuttuğu bir şey vardı ki öldürdüğü, o ruhu taşıyan bedendi. Peki ya o beden ölürse kim taşıyacaktı ruhu? Sorduğumu anlamış gibi bağırdı. "Sen zaten öldürdün kendini" Kafamı olumsuz anlamda sallamaya devam ettim. "Öldürmedim" dedim hıçkırıklarımın arasından. Kafasını olumlu anlamda salladı. "Öldürdün. Bunu sen yaptın!" Kafamı olumsuz anlamda sallamaya devam ettim. Yapabildiğim tek şey buydu. "Sen umutlarını yok ederek zaten kendini yok ettin!" Diye çığlık attı. "Sen kendini yok ettin!" Ardından yok oldu.

AŞKIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin