~23~

96 3 1
                                    

Gözlerimi zorlukla açtığımda gelen kusma isteği ile koşarak odadaki banyoya gittim. Klozet kapağını kaldırmamla ağzıma gelen iğrenç tadı daha fazla tutamadım ve kusmaya başladım. Bir süre sonra boş boş öğürmeler kalırken yavaşça kalktım ve elimi yüzümü yıkayıp ağzımı çalkaladım. Aynaya baktığımda yıkılmış halimin haftalar öncesine göre gayet iyi olduğunu biliyordum. O olaydan sonra haftalar, aylar geçmişti. Yalnızdım. Aylardır yalnızdım. Etrafımdaki herkese rağmen. Her şeye rağmen ruhum yapayalnızdı.

Beni kendime getirmeye çalışan kişiler de artık iyiydi benimle. Buse Batur'la kendi aralarında söz kesmişti. Çok şaşırtıcıydı ama ilişkileri ciddiydi. Sanırım gerçek aşkını bin kere denemeden sonra bulmuştu. Öyle umuyordum. Batur ona çok değer veriyordu ve bunu fazlasıyla hissettiriyordu. Buse adına fazlasıyla mutluydum. Eren ise artık Eren değildi. Eski Eren değildi. Aramızda fazla değişim yaşayanlardan biri de oydu. Ben kendimi derslere odaklamışken o da kendini şirkete odaklamıştı. Aylar önce uçurum kenarında ağlamasından sonra bir daha o kadar yakın olmadık. Ya da o olmak istemedi. Sarılmaya, ağlamaya ihtiyacım var mıydı bilmiyordum çünkü haftalar önce ağlamayı kesmiştim ama Erene ihtiyacım olduğunu biliyordum. En azından Eren'e sarılmaya ihtiyacım vardı. Bana sahip çıkıyordu ve bırakmıyordu ama bu evde yokmuşum gibi davranıyordu. Ya da öyle hissetmemi istiyordu. Onu defalarca kez beni izlerken yakalamıştım ama o anladığımı farkettiği an gözlerini kaçırıyordu. Eskiden olsa bakmak yerine gelip sarılırdı. Eskisi gibi olabileceğimiz ümidi gün geçtikçe yok oluyordu. Ama o ümit her zaman bir yerlede kalacaktı bunu biliyordum.

Anıl... Onu hiç görmemiş, sesini duymamıştım. Yoktu. Aylardır yoktu. Onu aramaya çıkmamıştım ya da ulaşmaya çalışmamıştım ama onun da benim gibi yaptığı hiç görüşmememizden belliydi. Belki o da beni unutmaya çalışıyordu. Yada o gün unutmuştu. Ama ben unutamıyordum. Tüm çabalarıma rağmen. Kendimi unuttum diyerek kandırdığımı biliyordum. Sadece kendimi değil Buse'yi de kandırıyordum. Ama Eren'in bu yalanlarıma inandığına emin değildim. Anıl'ı beklemeyi bırakalı haftalar olmuştu. Onu artık beklemiyordum çünkü artık gelmeyeceğine emindim. Onu unutmak için hergün dedemle, ailemle, Ilgaz'la telefonda konuşuyor, derslere çalışıyor, Buse ve Batur'un aşkını izliyordum. Ama unutamıyordum. Yaptıklarını, yaptıklarımızı.

Gözlerimi sıkıca kapattım ve daha fazla aynaya bakmak yerine odaya geçtim ve üzerimi değiştirip aşağı indim. Bugün öğlene kadar dersim yoktu ve uyumayı planlıyordum ama birkaç gündür kusmayla uyanıyordum. Bunu Buse ile Batur'un yanında sıkıldığım için bulduğum her şeyi yemeye bağlıyordum. Sonuçta üst üste ayran, kola, milkshake içip arkasına pizza yersem kusmam olağandı. Yediklerime, içtiklerime dikkat etmiyordum ve birkaç kilo aldığım belliydi. Umursadığım söylenemezdi. Yemek masasına gittiğimde kimse yoktu. Buse'nin sabah dersi vardı diye biliyordum. Eren sabah kahvaltıyı ve akşam yemeklerini genellikle bizimle yiyordu. Evde miydi bilmiyordum ama beraber kahvaltı yapabilirdik. Onunla aramın düzelmesini istiyordum. Yardımcılar kahvaltıyı hazırlamaya başladığında saate baktım. Oldukça erkendi. Koltuklardan herhangi birine oturdum ve etrafa göz gezdirip telefonumu aramaya başladım. En son kız kardeşim Lina ile konuşmuştum ve telefonu nereye attığımı hatırlamıyordum. Daha fazla gözlerimi yoramayacağımı düşündüm ve ayaklarımı koltuğa uzatıp gözlerimi kapattım.

Bir süre sonra gelen ayak sesiyle gözlerimi açtım. Gelen ses topuklu ayakkabı sesi değildi ve evin içinde başka erkek olmadığına göre Eren olabilirdi. Eren olma ümidiyle kafamı merdivenlere çevirdim ve yanılmadığımı anlamış oldum. Yavaşça ayağa kalktım. Kahvaltı sofrası hazırdı. Eren'in gözleri beni buldu ve fazla oyalanmadan tekrardan gözlerini kaçırdı. Masaya oturunca bende peşinden gittim ve bir sandalye çekip oturdum. Onun sol tarafındaki ilk sandalyedeydim. Fazlasıyla dikkat çekiyor olmam gerekirdi ama bakmıyordu. Aylardır olduğu gibi. Masada görüyordum onu genellikle ve en son konuşmamız Buse ile Batur'un sözündeydi. Yardımcılardan biri geldi ve Eren'e kahve bana çay doldurup köşeye geçti. Dikkatimi Eren'den aldım ve kahvaltımı yapmaya başladım. Kafamı sanki varlığından emin olmak ister gibi hafifçe Eren'e çevirdiğimde onun da bana baktığını farkettim. Tam gülümseyecektim ki kahve bardağını alma bahanesiyle döndüğünde düz bakışlarım tabağıma indi.

AŞKIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin