6.KEDİCİK

36 1 0
                                    


Eve girdiğimde kafam kazan gibiydi,yol boyunca Demir'i ve O kızı düşünmüştüm.Hatun güzeldi,uzundu,esmerdi ve seksiydi: bense orta boylu,süt gibi bembeyaz ve seksilikten çok ötede bir yerdeydim.Anlıyordum,her erkek gibi Demir'in de ihtiyaçları vardı ama bana gelip O'nu bıraktığı yalanını atmasına da gerek yoktu.Zaten hiçbir şekilde bir ilişkim olamazdı onla,bırak arkadaşlığı selam bile vermezdim.Ama Demir in inatçı olduğunu da biliyordum.Bırakmazdı ama ondan habersiz başka bir ile gidersem beni bulması olası değildi...

Eve girdiğimde minnoş kedim ile hanımefendi köpeğim karşıladı beni.
"Ya siz beni bekliyordunuz, annesinin güzelleri.Sizi sorumsuz Esin'le Deniz evde mi bıraktı bakayım?"
Köpeğim kadife anlamış gibi iki kere havladı.Kadife zeki bir hayvandı,bazen bizim konuştuklarımızı anlıyordu sanırım.Arkadan bir ses duydum.
"Oo sonunda Toprak hanım teşrif edebildiler.Neredeydiniz hanımefendi?Telefon diye bir şey var biliyorsunuz dimi?" Bu Denizden başkası değildi.Davranışlarına,hesap sorar haline alışkındım çünkü beni kardeşi yerine koymuştu.O da benim abimdi açıkçası.Birbirimize sahip çıkmıştık hep.Ellerimi suçlu gibi kaldırıp,

"Biliyorum ne desen haklısın şirkette işlerim yoğun biliyorsun.Selim bey bana çok güveniyor.Şirket şu sıra biraz zorda.O yüzden her şeyimi koymam lazım ortaya." Deniz onaylamaz şekilde başını sallayıp burnunun kemerini sıktı.

"Toprak kendini çok yoruyorsun. Yurt dışında çalışabilecekken daha da yükselebilecekken neden bu işi kabul ettin ki?"
"Deniz bana kızma kendini benim yerime koy.Sana çok güvenen birisi olsa sen onu yüzüstü bırakır mıydın?"
"Sanırım hayır.Tamam izin veriyorum ama kendini yorduğunu görürsem seni tuttuğum gibi Amerika uçağına atarım duydun mu?Hadi ellerini yıka da yemeğe gel.Pilav ve tavuk sote var,sen seversin.Bu arada Minnoş ile Kadife'ye ne dediğini duydum.Onları sabahtan beri dolaştırıyorum sıkılmış olamazlar"
Kıkırdadım. "Sen var ya arkadaşların birtanesisin,hemen geliyorum.Esin nerede peki?"
Deniz elini boşlukta sallayarak
"Yine kavga ettik.Neymiş hiç nefes almasına izin vermiyormuşum.Ben de sinirlenip eve geldim."Gidip elimle kolunu sıvazladım.O ise iğrenmiş bir ifadeyle kolunu sıvazlayan elimi itti ve

"Nefes!Git elini yıka.Yeni geldin eve ve mikroplarını bana sürüyorsun şu an!"dedi. Sinirle sıvazladığım koluna vurdum.

"Ahhhh!!Kızım manyak mısın sen?" Kaşlarımı çatıp arkamı döndüm.Yemekte de Deniz'e rahat vermemiş, devamlı söylenip durmuştum."Bu yemek güzel değil, tuzu eksik.Bana temiz tabak ver." tarzında şeyler zırvalamıştım sürekli.Aslında ona değildi bu nazım,sadece kafamdaki Demir varlığından uzaklaşmaya çalışıyordum.Çalışıyordum da pek başarılı olduğum söylenemezdi.Bunalmıştım, yorulmuştum,kalbimin tekrar kanamasından korkuyordum.Birden geri gelmişti ve beni 2 günde ne hallere getirmişti.

Bunaldım,temiz hava almam lazım!

Birden yemek masasından fırlayıp kapıya doğru koştum.Arkamdan gelen Deniz "Dur Nefes!Nereye kızım?" diye bağırsa da dinlemedim onu.Denize çok yakındı evimiz ama ben koşarken o kadar uzak ve uzun gelmişti ki...Hemen bulduğum banka attım kendimi...Huzura attım.Denizin o ferah kokusunu çekebildiğim kadar çektim içime.

Sakinleşiyordum farkındaydım.Bir süre sonra Deniz elinde paltom ve telefonum nefes nefese yanıma geldi.Paltomu omuzlarıma bırakıp telefonumu da elime verdi.Yanıma oturdu,derin bir nefes aldı.

"Anlat Toprak ne olduğunu anlat sana.3 gündür çok garipsin, dalgınsın, fazla konuşmuyorsun ve hep...hep bir şeyler düşünüyorsun." Deniz ile ben kardeştik demiştim; ne zaman sıkıntımız olsa birbirimize bakar ve her şeyi anlardık. Bana kızdığı ve üzüldüğü zaman Toprak derdi ya da benimle ciddi konuşacaksa.

NEFES BENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin