Eve girdiğimde neler yaşadığımı düşünüyordum.Demir gelmişti, beni ilk önce tanımamış sonrasında ise dakikalarca bana sarılmıştı.Çok garipti...Şimdi ise 3 yılda ördüğüm duvarlarım yıkılmış Demir yine aklıma girmeyi başarmıştı.Bunda en çok zarar gören ben olmuş, yine harabelerin içinde kalmıştım.
Odama çıkarken Esin'in odasından gelen sesleri duydum ve oraya yöneldim.Esin ve Deniz her zamanki gibi kavga ediyorlardı.
"Deniz sana elleme dedim dimi?"dedi Esin.Esin'e baktığımda elinde kırık bir maket ev çatısı, Deniz'de ise maketin alt kısmı tutuyordu.
"Esin bırakmadın ki yapayım, ne var bunda yapıştırırız olur biter." Esin'in aksine Deniz gayet sakin konuşmuştu.
"Ya sen ne düşüncesiz herifsin!Bilmiyor musun ben yarın bununla uğraşıyorum aylardır?!"
"Esin hallederim demiştim sana.Bu beni düşüncesiz yapmaz.Al istediğin olsun,al evini.Ben projede yokum.Ayrıca maketi bu akşam yeniden yapıp sana vericem."diyerek büyük bir hayal kırıklığıyla uzaklaşmaya çalıştı Deniz odadan.Beni fark etmemişlerdi hala.Bense bu olaya son vermek için ayağımı hızlıca yere vurup odaya daldım.
"Napıyorsunuz burda kedi köpek gibi iki saattir sizi izliyorum bir bakmadınız be.Ben geldim!"diyerek Denizi ve Esini birer yanıma alarak yatağa oturdum.
"Şimdi derdiniz nedir bilmiyorum ama Esin sen Deniz'den özür diliyorsun ve projeden çekilmemesini sağlıyorsun.Sen de Deniz Esin'den özür dileyip maketi eskisinden yeni hale getiriyorsun."Suratıma bakmaya devam eden iki dingilin hiç oralı olmadıklarını görünce hiddetlenen ben "Hemen!!" Diyerek resmen kükredim,tabi bunun üzerine dediklerim yapılarak ateşkes sağlandı.Yüzümde zafer gülümsemesiyle onlara dönerek
"Aferin,söz dinleyin canımı yeyin."dedim.
Hep birlikte benim saçma sözüme gülmeye başladık.Arada Deniz kalkıp Esinin ve benim taklidimi yaptı.Havadan sudan konuştuktan sonra odama nihayet gidebilmiştim.Eve girdiğimden beri görünmeyen Minnoş ve Kadife hanımlar odamdaki onlar için aldığım puflarında yatıyorlardı.Içeri girdiğimde ise durum tam tersiydi.Şimdi ben yataktaydım onlar ise benimle oynama peşindeydi.Sırayla onları severken bir anda durgunlaşan Kadifeye kaydı gözüm.Bana dikkatle bakıyordu.
"Kadife anladın dimi kızım üzgün olduğumu? Geldi Kadife,nihayet geldi."Kadife dizimin dibine yattı.
"Üzülüyorum Kadife.Bak burası acıyor."diyerek kalbimi işaret ettim.Kadife ise patisini kaldırıp ilk önce kalbimin üstüne ardından ise elimin üstüne koyarak havladı.Kaşlarım hayretle havalanırken"Kadife,benden gizli algı eğitimi mi alıyorsun kızım?"dedim.Hemen kuyruğu sağa sola sallanmaya başladı.Günün sonunda yemeğimizi yemiştik ve çayları içerken ben ani bir kararla Selim Beyi aramıştım.Baştaki amacım görevi kişisel nedenlerden ötürü kabul edemeyeceğimi söylemek olsa da konuşma hiç de umduğum gibi çıkmamıştı.
"Alo,Selim bey nasılsınız?"
"Teşekkürler Nefes,ben de senden cevap bekliyordum, büyük bir proje aldık ve senin denetimin için her şeyi hazırladık.E hazır mısın bakalım şefliğe?"
"Aslında ben de bunun için aramıştım...şey ben..."
"Biliyorum çok sorumluluk var ama inan ki şirketimizin ortakları sen deyince ışıldadılar,bu hem sana hem bana hem de tüm şirkete yarar sağlayacak.Bu proje olursa ki eminim sen yaparsın uluslararası bir konferansta şirketimizi yurt dışında yürütecek yatırımcılarla buluşacağız."
Işte benim Marble Holding maceram burada başlıyordu.Hala ikilemdeyken Umutlarını duyduğum Selim beye daha fazla dayanamayarak
"Evet Selim Bey teklifinizi kabul ediyorum."dedim.Ertesi gün evden erken çıkarak şu anki çalıştığım kuruma gidip önceden belirttiğim gibi imza atıp kurumla ilgimi kestim ama hala öğrencilerime istedikleri zaman ders verecektim.Kurumdan çıkıp arabaya giderken arabadaki yansımama baktım.Üstümde yüksek bel kot pantolon,mont ve beyaz atlet gömlek vardı.Ayağımda ise postallarım ve açık saçlarımla güzel görünüyordum.Arabaya binip istikametimi bu sefer de Marble Holdinge çevirdim çünkü Selim bey imza atmam gerektiğini söylemişti.Arabayı otoparka park edip içeriye geçtim.Asansöre binip Selim beyin katında indim.Tam kapının koluna uzanacakken belime ve ağzıma dolanan eller beni temizlik eşyalarının konulduğunu düşündüğüm bir odaya götürdü.İçimdeki korku yüzünden 1500 atan kalbim adrenalinin en yüksek halini yaşatıyor,elimin ayağımın titremesine neden oluyordu.Karanlık odada kapı kapanmasını duyduktan sonra eller benden uzaklaştı ve yerini sadece sol elimi tutan bir el aldı.Telefonun ışığıyla aydınlatılan bir ortamda O kişinin Demir olduğunu farketmem ile derin bir nefes aldım.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Diyerek elimi elinden çektim.O ise karşılık olarak belimi tutup beni kendine yapıştırdı ve "Arkadaşımla konuşuyorum.Asıl bunda ne var ?"dedi.Manyak mıydı bu adam da beni terketmesine rağmen bana hala arkadaşım diyebiliyordu?Hışımla kolunu belimden çekmeye çalışırken
"Biz seninle arkadaş falan değiliz Demir Çınar.O yüzden beni tutmaya veya dokunmaya hele hele odalara sürüklemeye hiç hakkın yok!Şimdi beni bırakıyorsun.Hemen!"dedim.Demir ise alaylı bir şekilde kaşlarını kaldırıp
"Ikimiz de biliyoruz ki ben seni bırakmayacağım istediğimi alana kadar.O yüzden ne sen yorul ne ben yorulayım kısaca kabul ettim de azat edeyim seni."
"Kölen miyim ben senin?Ayrıca nah kabul ettim derim bırak beni yoksa bağırırım."
Demir ise hiç tınlamamıştı.Sinirle ona tekme atacağım sırada beni duvara yapıştırıp bacaklarımı iki bacağının arasına alarak sıkıştırmıştı.Ellerimi de tek eliyle tutmuş diğer eliyle ise kulak arkamı okşamaya başlamıştı.Bu onun beni sakinleştirme yöntemiydi, ne zaman sinirlendirse beni bunu yapardı ve ben o mayışıkla her dediğini yapardım.Şimdi ise sinirim kendini derin bir huzura bırakırken ne kadar dirensem de gözlerim kapanıyordu.
"Benimle işten sonra yemeğe geleceksin ve biz senle oturup konuşacağız, tamam mı?" Dedi.Bense beynimin ücra köşelerine saklanmış mantığım son bir gayretle "Hayır" dedi.Demir ise bunu üzerine beni kendine yaslayarak kulağımın arkasını okşamaya devam etti.Beni iyice kendine yapıştırırken saçlarımı da okşamaya devam etti,ki bu da benim uykuya dalmama neden olacak bir seviyeydi.Kulağıma
"Eğer kabul etmezsen burda seni uyuturum evime götürürüm konuşmayı kabul edene kadar da evden çıkamazsın."diye tehdit etti beni.O mayışıklıkla,"Tamam öyle olsun ama sonuç vermeyecek hiç bir şey"dedim.Demir ise beni mayıştırmayı bırakmış,
"Gerekirse farklı yöntemler kullanırız" deyip göz kırpmıştı.
Saatler geçmiş ben şirketteki işleri bitirmiştim ve çıkışa doğru ilerliyordum.Yanımda ansızın beliren Demir
"Ne yemek istersin, Nefes?" Diye sordu.
O sırada onla gitmek istemediğimi anladım, yine canımı sıkıp yaralayacaktı beni...Kaçsam kaçamazdım,yakalardı ve ayrıca eve de kapatırdı yapmışlığı vardı.
"Ben aslında gelmek veya yemek yemek istemiyorum ama biliyorum ki sen benim peşimi bırakmayacaksın, o yüzden yemek yemicez sadece 1 saatin var,kahve istiyorum ben."dedim.O ise derin bir nefes alıp
"Tamam ama sen kahve sevmezsinki.Sen ya sıcak çikolata ya da ballı süt içersin."Kaşlarımı hayretle kaldırıp
"Sence ben aynı Nefes miyim?Zevklerim değişti"dedim.
Aslında yalan söylüyordum sadece ona aynı olmadığımı göstermek istiyordum.
Gözlerinden bir hüzün dalgası çekmişti.Uzun uzun bakıp
"Haklısın şu 3 yıl hepimizi değiştirdi." dedi.İliklere kadar O kokmak...
Bölüm şarkısı--Meghan Trainor-Like I'm Gonna Lose You ft.John Legend
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES BENİM
RomansaNefes'in yuvası Demir ve Demir'in "nefesi" Nefes. Aşk mı ağır basmalı mantık mı? Gurur mu sevgi mi? Affetmek mi terk etmek mi? Aldığı kokuyla başını çevirdi adam...Karşısındaydı her gece giysisini koklayarak uyuduğu kadın karşısındaydı.Alsaydı kolla...