"Kazanmak ve kaybetmek, kaybetmek ve kazanmak." hayat bir matematik örüntüsü. Hocam derdi de inanmazdım 'Matematik her yerde var.' diye.
Bence örüntünün gidişatından çok başlangıcıda önemli. Gidişatta önemli ama başlangıç derslerin alındığı yer bu nedenle değeri daha yüksek. Mutluluğa, sevgiye, aşka, değer verilme duygusuna başlangıçları kaybetmek ile başlayan insanlar bu duyguları kaldırım kenarındaki perişan ve aç dilencinin bulduğu küçük kurumuş ekmek parcası gibi değer verirler. Onlar için bu zor ve bulunmazdır. Ama sonucu mutlulukta verebilir de vermeyebilir de. Bunu dedim çünkü öyle, kaybetiğin zaman değer bilirsin ama bazen oluverir insana mutluluk fazla gelir değer bilmez kazandıklarını sanırlar ama yanılırlar, bu da otomatikman göt kalkma tuşunu aktifler. Hayat bize adil davranmadı demeyin insanları alçak görüp aşalıyacağıma kaybetmeyi yeğlerim ama ben ne bile bilirim ki. Hayatım kaybetmekle başladı.
Benim hayatımın kaybetmekle başlamasının sebebi 'ailem' oluyor. Ailemin maddi durum açısından iyiler bağış yaparlar, yardım ederler başkalarına karşı iyi olupta bize soğuk olmalarını anlamıyorum. Bu halk tabirinde ikiyüzlülük oluyor demi yoksa benmi gerizekalıyım da yanlış anlıyorum.
Aile konusunda kaybedenlerdeniz, Atlas ve bana ana, baba gibi davranmazlar saçımızı okşayıp, sarılmazlar ama çok fazla korumacılar. Bu fazla garip garip geliyor bana küçüçük mutluluk verici şeyleri yapmazken bu kadar korumak kim, neden korumak mafya babası, anası olmadıktan yada devlet adamı olmadıklarına göre neden. Onların sevgisini çekebilmek amaçlı kendime zarar verebilirdim bu intahar gibi şeyler değil daha durun ya 17 yaşındayım, yolun başındayım. Zarar vermek dediysem saçlarımı manyak renkler boyatır ve ya kazıtır tahminen o anki ruh halime bağlı olur sonunda pişmanda olurum, damgalı koyunlar gibi dövmede yaptırabilordim yanlış düşünmeyin dövmeyi severim benim anlatmak istediğim Mary Jose CRİSTERNA'ya (Vücudunda en fazla değişiklik yapan rekortmen hatun.) taş çıkartıracak değişiklikler yaptırabilirdim, alkole ve uyuşturucuya başlayabilir, kumar oynayabilirdim ve sayre şeyler yapabirdim ama yapmadım hayatın beni yenmesini istemedim, çok çabuk pes etmek istemedim, işte. Kötü şeyler yapabilirdim ailemin sevgisini üstüme çekmek için onun yerine çalıştım, yeteneklerimin, yapabileceklerimin, dostlarımın, küçük mutlulukların farkına vardım. Onlar için yazımı şirkete zaman geçirere, geçirdim sevgilerini üzerime yine çekemedim ama yine de iş öğrendim bu da bir avantajdır demi.
Çünkü biliyorum durumu hayatları benden daha kötü olanlarda var. Ve daha kötüsü düzelemeyenler her zaman bok çukurunun en dibinde olanlarda.
Herkesin bir sorunu var kardeş dedikleriminde ama biz aramıza japon yapıştırıcısı sürülmüş gibi birbirimize bağlıyız.
Dolunay hem öksüz hem yetim 3 yaşlarında ailesini araba kazasında kaybetmiş o da arabanın içindeymiş kesitler halinde hatırlasa da arabanın çarptığını ve karanlıkta kaldığını hatırlıyor. Mavişim bu nedenle karanlıktan korkuyor. Ailesini kaybetiğinden haliyle yetimhaneye gitmiş tabi 9 yaşına kadar sonra evlat edinmiş. Saçlarınıda o yüzden boyatı umutsuzluğun rengi siyahı bırakıp umudun rengi mavi yaptı. Ama sadece uçlarını geçmişini ve başardıklarını unutmak istemiyor.
Aymira'nın güler yüzlü olduğuna bakmayın o ise 'baba' denen insan ürünü tarafından zor zamanlar geçirmişler ailesi ile birlikte. Babası annesine şiddet uygularken Hakan Abi ve Aymira'yı odaya kapatmış o zaman çok küçüklermiş onlarda pencereden kaçıp polise haber vermişler. Ve şuan da o insan ürünü hapiste.
Gökalp ise o biraz karışık bu arkadaşımız bana inanmayacaksınız ama öncelerde çok gerizekalıymış kızmayın bana kendi öyle diyor 2 ile 2'yi toplayamazmış ve haliyle onunla çok dalga geçmişler. Simdi kim kimle geçiyor şaka şaka Gökalp öyle biri değil burda dalga geçen ben oluyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Yabancı
Teen FictionYasaklar içinde tanıdım ben o'nu... O bana yasak ben ona TUTSAK!!! "Hayâlimde elini tutuğum anlarda bile. Ne kadar yakınsa? Bir o kadar uzak aslında..."