Bazen hayat insana öyle vurur ki gözlerinle göremez, kulakların ile duyamazsın. Ama içinde en derinlerinde hissedersin hayatın sana attığı Osmanlı tokadını. Zaten karanlıkta olan hayatın da üstüne biner kaybolursun, boğulursun. Bir gün biri gelir hayatına bu ya bir aşkı yada bir dost. Bunları senin belirlemen lazım ama sen belirleyemezsin öyle gelirler ki herşeyin olurlar yoklukları açıtır canını, seni karanlıktan kurtaran insan, iyi ki de varlar.
Ağzım açık önümdeki iki gerizekalıyı izliyordum, içkinin keskin, yediğim yeneği midemden hiç hiş olmayacak şekilde kaldırcak kokusu genzimi yakıyordu.
"Belinay kanka şu dışarıdaki badigart kılıklı eriflere bişey söyle lan 'Küçük Hanım şuanda müsait değil.' nedir lan. Kendimi ünlü birinden fotoğraf istiyomuş gibi hissetim." dedi ciddi bir tonla "Belinay Hanım bir kare albilirmiyiz lütfen." sesini incelterek, alayla konuşuyordu Uras'ı evin kapısınından geçirdi.
"Ay ay çekmeyin lütfen." magazin programlarında ki erifler gibi konuşuyordum "Oğlum sen malmısın Uras'a ne oldu." dedim ciddi bir tonla.
"Altızı oldu kanka, sence ne olmuş gibi görünüyor." dedi Uras'ı taşıyordu ve çoçuk 'kas hayvanı' gibi bir şey olduğundan bir yerlere çarpıp duruyordu, unutmadan aranızda sarhoşça bilen bir Allah'ın kulu varmı inleyip duruyor ve garip sesler çıkarıkarıyordu.
Gözlerimi devirdim ve Uras'ın sol kolunun altına girip Gökalp'e destek oldum bir işe yaramadı ama olsun. Uras'ı siyah kadife kanepeye oturtmaya çalışırken sağolsun ayağı orta sehpaya takılmasıyla yüz üstü yere yuvarlandık. Uras gırtlaktan geken bir sesle hayvan gibi inledi.
Başımı koltuğun kenarına çarpmıştım, kafamım üstü sızlıyordu. "Off bir bu eksikti tam oldu şimdi." dedim boğuk bir sesle elimi sızlayan yere deydirdim, davul gibi şişmişti.
Gökalp dizlerinin üstünde doğruldu "İyimisin prenses." dedi. Bana yaklaşıp eli ile çenenmden tutu kafamı sağa sola yatırarak şişliği inceledi. "İyim iyim merak etme. Sen iyimisin?" dedim yerde bir seksen uzanmış Uras'a baktım hala garip sesler çıkarıp, inliyordu. "Bende iyim, şişliğe bir torba buz koyarsak iyi olur hemen iner." dedi bir profösör edasıyla.
İkimizde Uras'a bakışlarımızı çevirdik. Gökalp harekete geçip Uras'ı kolundan tutu "Hadi bakalım şampiyon." dedi ve onu tek bir hamlede ayağa kaldırıp koltuğa yatırdı. Bana elini uzattı, elini tutup onun yardımıyla ayağa kalktım. "Mutfağa geçelim orada herşeyi anlatırım, hem kafandaki şişliğide indirelim." dedi.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Yabancı
Fiksi RemajaYasaklar içinde tanıdım ben o'nu... O bana yasak ben ona TUTSAK!!! "Hayâlimde elini tutuğum anlarda bile. Ne kadar yakınsa? Bir o kadar uzak aslında..."