Medya - Shinee-The world where you.
Bu dünyada nerede olursan ol, seni daima koruyacağım.
"Saçmalıyorsun, Jun. Burada kalıp araştırma yapmak istiyorum da ne demek?" Baekhyun, belki de milyonuncu kez sızlandığında, Junmyeon hızla yattığı yerden kalktı.
Kyungsoo ve Baekhyun, bu ani hareketten ürkseler de vazgeçmek niyetinde değillerdi. "On sene önce kaybettiğin kardan adamı nasıl bulacaksın acaba?"
"Bulacağım, Baek. Üsteleme! Senden istediğim, öğretmenleri oyalaman ve burada kalmama yardım etmen."
"Bunu neden yapacakmışım, çoktan çürüyüp gitmiş bir oyuncak için mi?!"
"Baek!"
Junmyeon, öfke ile bağırdığında, sarışın olan korkarak geriledi ve dolan gözlerini kırpıştırdı. "N-neden böylesin? Bir gün önce bayıldın ve seni bu halde bırakmamı mı istiyorsun?"
Junmyeon, derin bir nefes aldı ve korkan arkadaşının yanına gidip ona sarıldı. Diğeri bu sarılma ile rahatlarken kollarını arkadaşına doladı ve inatçı ses tonu ile devam etti. "Ben sana yeni bir oyuncak alırım. Bizimle gel."
"Baek, anlamıyorsun, burada kalmalıyım. Zaten sizinle dönsem bile, tekrar geri geleceğim. Yorma beni."
Junmyeon, arkadaşını ikna ettiğini düşünüyordu çünkü diğeri dudaklarını ısırıp kararsız bir şekilde kendisine bakıyordu. Junmyeon, güvenilir olduğuna inandığı bir gülüşü arkadaşına sunarken Baekhyun, nefesini oflayarak bıraktı. "Tamam, ama tek şartım var. Her gün bana haber vereceksin."
"Elbette, Baek! Teşekkür ederim."
Sarışın çocuk arkadaşına kısa bir sarılma verip çadırdan çıktığında, Kyungsoo hoşlandığı çocuğa baktı. Junmyeon, dünden beri onunla göz teması kurmaktan kaçınmış ve hatta kaçmıştı. Aynı çadırı paylaşıyor olsalar da, Junmyeon yorgun olduğunu söyleyerek erkenden uyumuştu.
Kyungsoo, gitmeden önce Junmyeon'a yaklaştı ve ellerine uzanıp onları avuçlarında tuttu. Diğeri bu temasla ürperse de, hâlâ gözlerine bakmıyordu. Kyungsoo, ellerinden birini çekti ve diğerinin çenesini tutup göz göze gelinceye kadar kaldırdı.
Junmyeon, büyük ve büyülü gözlere baktığında, kalbinin eridiğini hissediyor hatta kardan adamı unutup onunla gitmek istiyordu. Bu istek aklına geldiğinde, kaşlarını çatıp bakışlarını kaçırmıştı. Kyungsoo, onun kızaran yanaklarına uzanıp küçük bir öpücük vermişti.
"S-soo?"
"Seni sevdiğimi söyledim ve bekleyeceğim, Jun."
"A-ama, ama ben-"
Kyungsoo, biçimli parmağını onun dudağına bastırdı. "Söyleme, Jun ve bana dön."
Uzanıp bu sefer de, dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu ve çantasını alıp çadırdan çıktı. Junmyeon... garip hissediyordu. Midesinin kasıldığını hissederken kendisini yüzüstü tuluma bıraktı ve Baekhyun'un bir şekilde öğretmenlerini ikna etmiş olmasını diledi.
***
Kamp ekibi gittiğinde, Junmyeon saklı çadırdan çıktı ve ilk iş olarak dağın eteğinde kurulu civar köylere gitti. Xiumin'in yaşadığına emindi, yaşıyor olmalıydı. Eğer tam tersi olsa, bunu hissederdi, değil mi? Onu aramak, bulmak ihtiyacı hissetmez, sadece yoluna bakardı ama onu aramak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SnowMan √
FanfictionHerkes bir kardan adam yapabilir ama herkes bir kardan adama sahip olamaz. ~ Junmyeon, kardan adama sahip olmakla efsaneyi öldürmüştü. Şimdi kardan adamın kehanetinin doğma vaktiydi. Tüm hakları saklıdır!