Desire~

204 33 107
                                    

Medya / MBLAQ-You ain't know

Sana sahip olamam, bunun farkındayım.

Her şey yola girmiş gibi görünse de, unutmaya meyilli insan zihni, en büyük engeli yok saymış ve bunun için önlem almayıp kendini savunmasız bırakmıştı. Yıllar yılı insanoğlu, İblis'i hep somut halde aramış ve en büyük düşmanın kendi olduğunun farkına varamamıştı. Değil miydi ki insan, isterse meleklerden yüce ya da hayvanlardan aşağı olabilirdi. Ne yazık ki koşturan zaman göstermişti ki, insan hayvan olmayı daha çok tercih ediyor ve sonra tüm suçu İblis'e yüklüyordu.

Oysaki melek olduğu zamanlar, böyle olmasının nedeni İblis, değildi.

İnsanoğlu, bencildi. Bir şeyi elde ederken ve elde ettikten sonra. Daima.

İblis ise kendi sırası gelmesini beklerken insanlığın zaaflarından yararlanacak ve belki de bir vakit kaybettiği konumuna geri dönecekti. Böyle olmasını umarken kaçırdığı bir nokta vardı: Bencil davranıyordu.

***

Junmyeon her şeyin yoluna girdiğini düşünüyordu. Xiumin'i alıp Daegu'ya döndüğünde, ailesini ikna edip –nasıl olduğunu sormayın, işkence gibiydi- mucizesinin de kendisi ile kalmasını sağlamıştı. Jongin denen herifin bir daha Xiumin'in yakınına yaklaşması olasılığını düşünerek dövüş sanatları kursuna başlamıştı. Üniversiteye devam ediyor, ikinci sınıf olduğu için yoğun olan derslerini yetiştirmek için kütüphanede sabahlayacağı geceler, Xiumin'i de yanına çağırıyordu.

Günler bu şekilde ilerlerken tek sorun, Kyungsoo gibi görünüyordu. Junmyeon'a olan sevgisinden ötürü, Xiumin'e kötü davranıyor ve bakışları ile diğerine eziyet ediyordu. Xiumin'in melek içgüdüleri ondaki garipliği hissetse de bunu küçüğüne söyleyemezdi. Kendisi tam bir insan olana kadar, insan kararlarına karışamazdı. Üstelik Junmyeon, bu korkunç çocuğu seviyor gibi görünüyordu.

Junmyeon, her ne kadar Xiumin'in dediklerini dinlemese de, nüfus müdürlüğüne başvuru yapmış ve Xiumin için bir kimlik çıkartmıştı. Kimlik çıkartmak büyük bir sorundu. Bu yaşına kadar nasıl kimliksiz kaldığı sorulduğunda, Junmyeon diğerinin kimsesiz olduğunu söylemiş ve devletin kimsesizler hakkındaki çalışmalarının yetersiz olduğunu öne sürmüş, zeytinyağı gibi üste çıkmıştı. Söz konusu Xiumin olunca, bu veledin hitap yeteneği zirveye ulaşıyordu.

Nüfus müdürlüğünden çıkıp da boş bir banka oturduklarında, Junmyeon kimliği gülerek diğerine vermişti.

"Baksana Xiu, artık senin de bir kimliğin var."

Xiumin, diğerinin gülümseyişine ortak olmak istese de yapamamıştı. "Jun, bunun için erken değil mi? Sonuçta hâlâ insan sayılmam."

"Bizim amacımız insan olman, Xiumin. Bu yüzden amaca yönelik şeyler yapmalıyız ki Tanrı amacımız için ne kadar istekli olduğumuzu görsün."

Xiumin, başını ikiye sallasa da, insan olmasının bu kadar kolay olmadığını biliyordu.

"Hadi ama gülümse biraz. Hem içeride yaptığım konuşma sayesinde, tek bir sınavla istediğin üniversiteye başvuru yapabileceksin. Elbette bu, benim üniversitem olacak."

Diğerinin hâlâ karasız bakışlarını gören Junmyeon devam etti. "Merak etme. Sınavlara bir yıl var ve seni çalıştıracağım. Melek olduğun için mi bilmiyorum ama oldukça zekisin. Konuları kavraman kolay ola-"

"Sorun bu değil, Jun." Xiumin, derin bir nefesle diğerinin sözünü kesip parmakları ile oynamaya başladı. "Bak, hâlâ gerçekleşmeyi bekleyen kehanetler var. Biz en zorunu aştık ama çok daha zorları karşımızda olacak."

SnowMan √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin