AÇIKTA UNUTULMUŞ RADYO PROGRAMI
Başka çarem yoktu. Gidebileceğim, kaçıp saklanabileceğim hiçbir yerim yoktu. Herkes gibi ben de kalabalıklar içinde kaybolmuştum. Ve yine suç attığım, kendimden uzaklaştırdığım, yabancılaştırdığım herkes gibi bende yalnızdım onların arasında. Bir şeyler arıyordum hatta tırmalıyordum. Bakıyordum ama göremiyordum, bazen de bir şeyler buluyordum ya da bulduğumu zannediyordum ama alamıyordum. Aslına bakarsak ne aradığımı da tam olarak bilmiyordum. Ve maalesef acı bir gerçek varmış; ne aradığını bilmezsen sadece bakarmışsın. Belki bundandır laf anlamaz küçük bir çocuk gibi onu istiyorum, bu neden böyle değil ya da öf yine mi makarna ya da öf yine mi yağmur, çok sıcak gibi basit yada karmaşık elimde olan olmayan her şeyden memnuniyetsiz bir halde olmam. Ne bulduğumu beğeniyordum, ne de istemekten vazgeçiyordum. Zamanın akış hızıyla doğru orantılı bir artan bir memnuniyetsizlik geliyordu peşimden.
Zaman geçiyordu, saatler, günler hatta çitten atlayan koyunlar gibi hızla atlayan aylar aylar sürü psikolojisiyle birbirini takip ediyordu. Bu geçen zaman zarfında yerli yersiz umutlarım hatta huzurlu küçük küçük zaman zarflarım da oldu. İşte böylesi güzel günlerimin birinde kaybetme kokusunun insanlara neler yaptırabileceği sorusu. Hevesle döndüm baktım arkama. Hemen geçmişimi, yaşadıklarımı artık arkamda bıraktıklarımı tekrardan gözden geçirmek istedim. Bir kahve yaptım kendime orta bol köpüklü en sevdiğimden. Aradığım soruların cevabını buldum sandım. Şöyle bir gülümsedim ama olmadı yere düştü gülüşüm bin parçaya bölündü. Her şeyim vardı o anda ihtiyacım olan; kahvem, sigaram, param ve uzun zamandır kaçıp saklanmaya çalıştığım sakinliğim. Ama bunları paylaşacak kimsem yoktu ve bunu ayağının dayadığım masanın demirinin soğukluğuyla fark ettim. Sahi ne eksikti? Gördüklerini, duyduklarını, anladıkların paylaşmadıkça neye yarardı bunca bilgi. İşte o an herkes de olup zırt diyen bendeki o zurna zırt dedi. Zırt! Uzun zamandır korkup da kendime itiraf edemediğim şey oldu. Kendime yabancılaştım. Yüreğimden ses duyamaz oldum. Evin içinde yalnız dolaşırken karman çorman sesler duydum ne anlattığı anlaşılmayan. Biraz kulak kabartınca radyoyu açık unuttuğumu fark ettim. Bir şeyler anlatıyorlardı, tatlı bir sohbet vardı. Ve ancak kendini o sohbete verirsen ne konuştuklarını anlayabilirdin ve muhabbetin sıcaklığını hissedebilirdim. Ve durmadan bir şeyler anlatıyorlardı senden, benden, bizden. Siz ve onlar yoktu. Sonra dayanamadım aradım. Birkaç laf ettim. Sonra tutamadım kendimi sordum ya olmazsa, ya beğenmezlerse, ya duymazlarsa sesimi ya ben duyamazsam yüreğimin yüreklerinin sesini. Ve o tarihi cevabı aldım: " yürek açıkta unutulmuş bir radyo gibidir. Her zaman bir şeyler anlatır. Bazen yerli bazen yabancı şeyler söyle sana, bana ve bizlere. Bazen müzik çalar, şarkı söyler şendir şakraktır ve haliyle şakır bülbül gibi. Bazen bir şeylerin nasıl yapılacağını nasıl yapılması gerektiğinden bahseder. Bazen salya sümük ağlatır. Belki sana komik gelecek ama her yüreğin bir radyo istasyonu vardır; alıcısı vericisi ve o radyoların bir sunucusu. Bunlar çok özeldir insan kulağının duyamayacağı bir frekansta yayınlanır. Ve bunları doğru frekansta yakalayıp dikkat eden, dinleyen, ciddiye alan, anlamaya çalışanlar duyup anlayıp keyif alırlar şu an senin yaptığın gibi. Geri kalan herkes için boş gürültüdür ki çoğu da duymaz zaten. Mesela sen bizi buldun, arayıp cevap vermek istedin ve aradın. Ne sen bizi tanıyordun ne de biz seni ama birbirimizin frekansını yakaladık ve şimdi konuşup bir şeyler paylaşıyoruz. Hani sen şimdi soruyorsun ya " ya olmazsa" olmaz diye bir şey yok sen yeter ki anlat. Birileri bir yerde seni duyacaktır. Çünkü en ala duvarlar bile ses geçirir. En susmuş bile insanın duyduğu şeye kayıtsız kalamaz içinden de olsa cevap verir sadece radyosunun sesi kısıktır radyo hiç durmaz çalışır, yürek hiç durmaz anlatır duyabilene."
İşte o gün o konuşmadan sonra önce radyomun sesini açtım sonra yüreğimin sesini açtım ve oturdum yüreğimdeki radyonun koltuğuna. Çünkü artık dayanamıyordum duvarların yankı yapmasına ve böyle başladı açıkta unutulmuş radyo programlarım.