kalfanın hikayesi (giriş)

133 19 10
                                    

AÇIKTA UNUTULMUŞ RADYO-KALFANIN HİKAYESİ 

"Merhaba, ben kalfa. Bu adı benden daha önce hiç duymadınız. Aslına bakarsanız ben de duymadım. O yüzden bende alışmaya çalışıyorum belki de bir hikâyeyi küçücük bir kâğıt parçasında canlandırmaya çalışıyorum. Sizi çok acayip, sürükleyici aşk dolu bir hikâyem var diye kandırmak istemiyorum. Ama nedense çok sıradan bir hikayem var diyemiyorum. Aslında sıradan bir hikâyem oldun istedim, şair herkesleşme derken bile kim bu herkes diye merak ettim. Ama pek mümkün olduğunu söyleyemem. bazen tipimden olduğunu düşünüyorum. Bakmayın öyle ucubeyim tipsizim ya da biskolata erkeği falan değilim. Eğer öyleyse yıllardır benden saklamışlar ve çok ayıp etmişlerdir. İşin geyik kısmı bir yana standart bir (xs) modelim aslında tek farkım memleketimde bile senin memleket neresi diye sorulması. Aslında aksandan konuşmamdan göçmen olmadığım anlaşılıyor ama insanoğlu işte değişik bir şey görünce ilgisini çekiyor garip tabi. Ben kim miyim valla açıkçası ben de pek bilmiyorum. Lisede Japon, üniversitede hoca dediler sonra başkan dediler kimi kuyruklu dedi kimi şair dedi hocalarım ne acayip adamsın dedi ama kimse net bir şey söylemdi. Bakmayın ben de anlamadım. Hani herkesin bildiği ama kimsenin ne iş yaptığını bilmedi adamlar vardır ya hani her işten anlar herkesi tanır ama kime sorsan başka şey söyler "iyi çocuk da biraz acayip" derler ya. Hah iste o benim. Bazen içimden Allahlını seven bir tanım yapsın diyorum sonra çok acayip isimler çıkar diye vazgeçiyorum. Çok uğraştım aslında benim de bir kimliğim benim de bir sıfatım olsun oradan oraya savulmayayım diye ama olmadı. Lisans bitirdim tam olarak bir meslek lisansı olmadığı için bir sıfat edinemedim sorsanız İngiliz filoloğuyum yaptığım işleri sormayın inşaat ameleliğinden kaporta boyaya kadar her işi yaptım. Tercümanlık yapmaya çalıştım iş bulamadı dedim en son öğretmenlikte dikiş tuttururum o da fikstüre takıldı döndüm geldim başladığım yere. Anlayacağınız çok savruldum biraz yoruldum."

Böyleydi yazar kalfanın ilk sözleri. Onu gördüğümde kendi kendine konuşuyordu. Herkes onu deli zannediyordu o ise bilincin ötesine geçmişti. Dayanamadım gittim yanına oturdum uzunca muhabbete giremedik o sustu ben not aldım. Ne yazıyorsun diye sordu ustadan notlar dedim. Manyak mısın dedi sence dedim. Ne iş yaparsın dedi sana ne lazım dedim. Böyle uzadı gitti muhabbet. Sonra şairim dedim şiirini yazasım var senin dedim olmaz benim hikayem uzun demlersen pek bir şeye benzemez sen benim hikayemi yaz dedi. Sen kimsin dedim. Doğruldu hesabı istedi. Bir şey söylemeden ayaklanırken beni şöyle bir süzdü. Çok biliyorsun dimi dedi, öylece kaldım. Giderken ben kalfa dedi öğreneceğimiz çok şey var dedi.

Dondum kaldım. Aldığım notlara bakarken arka masaya bir kız grubu oturdu. Yüzlerini hatırlamıyorum, zaten baksam da bir dahaki görmemde hatırlamam ama birini sesi hala aklımda. Elinde bir kitaptan bir şiir okuyordu, sesi öyle tanıdık öyle sıcaktı ki insana tüm şiirleri sevdirebilirdi. Dayanamadım dönüp arkama baktım. Üstünde beyaz bebe yaka bir gömlek saçı arkadan özensizce bağlı bir atkuyruğu. Şiiri bitirdi sesinde bir gerginlik belirdi. Bakımsız haline rağmen sanki işkence görmüş gibi alına kaşlarından bayram çocuğu gibi aldıkları bebe yaka gömlekten şikayet ediyordu. Aptal bir kelime çıktı ağzından ben ucubeyim kızım! Sarkmış olmamak için ses etmemdim. Garsona bakınır gibi yapıp çaktırmadan göz ucuyla bakayım dedim gözlerini yem yeşil. Ben kaşlarımı çattım o utandı. Şiir okumaya başladı. Şiir bitti ben kalktım gittim. Kafamda kalfanın sözleri aklımda adını bile bilmediğim kızın sesi ve gözleri. Hani çayın demi gibi akın da demi var derler ya o misal içime bir sıcaklık doldu. Aklıma eski sevdalı günler kulağımda sesini bilmediğim şarkı açıkta unutulmuş radyo gibi mırıldandım durdum. Eve geldiğimde radyoyu yine açık bıraktığımı fark ettim ve açıkta unutulmuş radyoya kaldığı yerden devam ettim.


"arkadaşlar, gençler ve büyüklerim kısacası ciddiye alıp okuyan herkes. camimize yardım der gibi okuyun oy verin demek huyum değildir ama ne dersiniz bu hikaye yürür mü? bir yazmaya çalışan başka bir yazmaya çalışanın hikayesine bodoslama girebilir mi yada kendi hikayesine alabilir mi. kalfa kalfa olabilir mi çırak kalfayla beraber birşeyler öğrenebilir mi ucube kendini sevebilir mi " fikirlerinizi bekliyorum

AÇIKTA UNUTULMUŞ RADYOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin