Selamm. Geçenki bölüm çok kısaydı, bu bölümde telafi etmeyi düşünüyorum -,- Aslında fazla okuma ve vote yok ama 1 kişi bile olsa benim için yeter <3 Evet, bu bölümde Austinciğimiz duygularını biraz daha belli edecek. Sapıklıklarına da devam :DD Yorumlarınızı bekliyoruum :-*
Elena
Chris ne yapıyordu böyle Tanrı aşkına? Ben hiçbir zaman Chrise karşı o şekilde hissetmemiştim ve hissedemezdimde. Ne yani, şimdi kendini beğenmiş ego yığınımız aşık falan mı oluyordu bana? Boşversenize. Eve vardığımda kapıyı Ron açtı. İmalı bir ifadeyle:
"- Heyy, erkek arkadaşın yine burada." Ne diyordu bu salak? Gözlerimi devirerek ona baktım.
"- Kimden bahsediyorsun küçük beyinli?" Austinden mi bahsediyordu? Kaşlarını kaldırıp bana anlamsızca bakarak:
"- Yoksa başka erkek arkadaşlarında mı var Elena? Austinden bahsediyorum." Sinirle ayağına bastım. Acıyla bağırdı.,
"- Ben ne dedimki şimdi?" İçeri geçtim. Austinin annesi ve benim annem sohbet ediyordu. Başımla ikisine de selam verdim. Bu Austin neredeydi ki? Muhtemelen yine odamdadır. Odama hızla çıktım ve kapıyı açtım. Boştu. Tam dolaba uzanıyordum ki belimde 2 tane el hissettim. Korkudan yerimde zıpladım resmen. Austindi bu, başka kim böyle bir şey yapabilir ki? Arkamda duruyordu, başını omuzuma dayadı ve kulağıma doğru nefesini üfleyerek:
"- Biliyor musun, korktuğunda çok seksi oluyorsun." Sapık yaratık işte. Korkudan dizlerim titriyordu resmen. Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım.
"- Korkudan ölüyordum, peki bunu biliyormusun? İnsan bir ses verir, sapık falan zannettim.Tahminimde de yanılmamışım." Hala belimden sıkıca tutuyordu. Sesli bir şekilde güldü. Arkamda olduğu için yüzünü göremediğim halde, çapkın bir sırıtış ifadesi olan yüzünü tahmin edebiliyordum. Yine kulağıma fısıldayarak:
"-Ben senin sapığınım." Bana bilmediğim bir şey söyle Austin. Gülerek:
"- Kulağıma fısıldayarak konuştuğunda tahrik olduğumu sanıyorsan yanılıyorsun." Yalancı Elena! Şaşkınlığını hissedebiliyordum. Başını kulağımdan aşağı doğru indirdi ve boynuma küçük öpücükler kondurmaya başladı. Hah, şimdi ne yapacaksın bakalım Elena?
"- Peki ya şimdi?" bunu gülerek soruyordu. Sesimi sakin tutmaya çalışıyordum.
"-Yanından bile geçmez." dedim ama sesimden yalan söyledğim apaçık anlaşılıyordu. Biraz... Fazla heyecanlı ve çılgın çıkmıştı sesim. Dudakları boynumdan indi ve omuzuma öpücükler kondurmaya başladı.
"- Ya şimdi?" Yeter ama! Daha fazlasına dayanamayacağım. Pes etmenin vakti geldi Elena.
"- Tamam peki peki. Dur artık." Kahkaha patlattı. Beni kendine döndürdü. Yüzünde bariz bir şekilde zafer vardı. Demek kazandığını zannediyorsun Austin? Bu oyun 2 kişilik oynanır. Sinsice gülümseyerek:
"- Sıra bende." dedim. Şaşırmıştı. Bunu beklemiyordu tabiiki. Kaşlarını çatarak:
"- Ne?" Bu sorusuna cevap vermeyecektim. İzle ve gör Austin. Aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdim. Burunlarımız birbirine değiyordu. Austin hemen dudaklarıma yöneldi. O kadar kolay değil Austinciğim. Önce dudaklarımı öpecekmiş gibi yaklaştırdım. Hala öpücük bekliyordu, yazık. Dudaklarımız tam birbirine değecekken yönümü değiştirdim ve boynunu öpmeye başladım. Sonra kulağına yöneldim ve onun yaptığı gibi fısıldayarak:
"- Nasılmış Austin?" Gözlerine baktığımda açık bir şekilde vahşi arzuyla parlıyordu. Bu zafer demek. Ama daha bitmedii. Dudağının tam yanına yumuşak bir öpücük kondurdum. Ellerimle pantalonunun iki yanını kavradım. Suratına gülümseyerek baktım. Gözleri yerinden fırlayacak gibiydi. Şaşkın ve ne yapacağımı merak ediyor. Pantalonunu yukarı doğru kaldırdım ve gülümseyerek:
"- Pantolonunun yükseklik korkusu mu var Mahone?" İfadesi görülmeye değerdi. Şaşkın, tahrik olmuş ve komik. Zafer sırası bendeydi. Tüm bunları ne cesaretle yaptım hiç bilmiyorum. Gerçekten. Austin, daha önce hiç duymadığım kadar yüksek bir kahkaha attı.
"- Sen çok fenasın Elena. O saf görünüşün altında bir şeytan var. Pantolonumu tuttuğunda benim aklımdan daha cazip şeyler geçmişti ama neyse." Şimdide sapık rolündeki bendim anlaşılan. Gözlerimi devirip ona bir bakış attım. Kaşlarını çatarak:
"- Bu kadar oyun yeter, gel buraya." demesiyle beni kendine sertçe çekip dudaklarıma yapışması bir oldu. Austin şu an beni öpüyordu, hemde sertçe, evet! Şaşkındım, amatörce karşılık vermeye çalıştım. Çocuk öpmüyor, resmen vakumluyor. Ayrıldığımızda nefes nefeseydik. Gözleri parlıyordu.
"- Senin için deli oluyorum Elena. Bunu görmüyor musun?" Hayır maalesef göremiyorum. Şaşkınca ona bakarak:
"- Bu bir şakaysa hiç komik değil Austin." Kelimeler ağzımdan çıkar çıkmaz dediğim şeye pişman oldum. Onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Bağırıyordu.
"- SENCE ŞAKA YAPIYOR GİBİ Mİ GÖRÜNÜYORUM ELENA?! Neden bana hiç inanmıyorsun? Bana güvenmen için ne yapabilirim, söyle Elena?" Birinin bana bağırmasını sevmiyordum. Aklıma annemle babamın hergün ettiği kavgalar, bağırışmalar geliyordu.Ve otomatik olarak kulaklarımı ellerimle sıkıca kapatıp olduğum yere çöküyordum. Hıçkırarak ağlamakta cabası. Ne kadar zavallıca değil mi? Boktan ailemin bana bıraktığı armağanlardan biri işte. Austin bana bağırdığı için yine aynı şeyi yapmıştım. Yere çöküp ağlamaya başlamıştım. Ellerimi kulaklarıma sıkıca bastırıyordum. Şu an deli gibi bile görünüyor olabilirdim. Ama Austin yanıma çöktü. Ellerimi avucuna alarak:
"- Özür dilerim Elena, seni kırdıysam üzgünüm. Lütfen ağlama,lütfen." Austin de dokunsan ağlayacak gibiydi. Gözyaşlarımı silmeye çalışarak:
"- Hayır, senin suçun değil. Bağırışmalar bana annemle babamın kavgalarını hatırlatıyor, o kadar." dedim hıçkırıklarımın arasında.
"- Elena, söz birdaha hiç bağırmayacağım. Kimseninde sana bağırmasına izin vermicem. Sadece seni sevdiğimi bil. Evet seni seviyorum." Ha? Beni seviyor muydu? Ona inanmalıydım, inanmalıydım... Cesaretimi toplamaya çalışarak:
"- Bende seni seviyorum Austin." Bu cümlemden sonra o da şaşkındı. Gülümseyerek başımı göğsüne yasladı. Orada ne kadar sarılarak kaldık hiç bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KAPIYI KIRINCA- TANITIM
FanfictionBir yanda ailesinden nefret eden ve onlardan intikamını almak isteyen bir kız. Bir yanda ise okulun popüleri, yakışıklı ve nazik bir çocuk. Bunlar birbirine aşık olursa ne olur...?