"Harika. Zaten bu gereksizleri geri yollamak istiyordum."
"Kapa çeneni Lancelin!"
"Ne yani, on yedi kişi mi prensi öldüreceğiz?"
"Onlara, bize saldıranların giysilerimizi çaldığını söylersek?"
"Çok fazla yalan konuşursan, gerçek er geç ortaya çıkar. Hem bu kadar uzatırsak, daha kapıdan girmeden bizden şüphelenirler."
"Aslında Kaarle ile anlaşma yapsaydık içerideydik. Kırkımız da."
"Pekala, Mafred ile anlaşma yapmak için yeterli paramız var. Onun adamları ne güne duruyor?"
"Kimi geri göndereceğiz de onun adamlarına güveneceğiz?"
Colbert ileri çıktı.
"Kendi aranızda saçma tartışmalar yapmayın. Kimse geri dönmüyor. Zaten daha ormanın yarısını geçmeden bir grupla karşılaştık. Ayrılırsak bizi yakalarlar."
"Hah! Hiç sanmıyorum. Ayrılsak bile sayımız bence gayet iyi."
"Kimse geri dönmüyor!"
Frederic hala ağzını açmamıştı. Elini çenesine koymuş, öylece düşünüyordu. Sonra biraz duraksadı, duruşunu dikleştirdi. Ardından lafa başladı.
"Colbert haklı. Kimse geri dönmüyor."
Lancelin öne çıktı.
"O zaman planımız ne, kaptan?"
Lancelin dalga geçer gibi kaşlarını kaldırdı.
Frederic'in yüzünü yine o gülümseme kaplamıştı.
"Doğaçlama yapmaya ne dersiniz, beyler?"
Perceval gülümsemiyordu.
"Şimdiden bu planı sevmedim."
Lancelin, bir süre Colbert'e baktı, daha sonra Frederic'e döndü.
"Bana uyar."
Colbert alt dudağını öne çıkardı.
"Bana da hava hoş."
Perceval daha fazla dayanamadı.
"Planı belirlemeden oylama yapmayalım, isterseniz?"
Lancelin eliyle, çenesini yaklaşık bir santim geçen saçlarını karıştırdı.
"Kaptan o. O ne derse o. O yüzden.."
Colbert, Lancelin'in cümlesini tamamladı.
"...kapa çeneni."
Perceval iç geçirdi.
"Pekala, giysileri kim giyiyor?"
Frederic ileri doğru yürüdü.
"Tek sıra dizilin."
Lancelin gülüyordu.
"Beni seçecek. Hep beni seçer zaten. Anlamıyorum, Frederic bana aşık mı acaba?"
Frederic, Lancelin'i işaret etti.
Lancelin gülerek "Söylemiştim," dedi.
"Lancelin sen kesinlikle gelmiyorsun."
"Pardon?"
"Beni duydun. Sana dışarıda ihtiyacım var, yönlendirme için seni kullanacağım."
Lancelin, Colbert'e döndü.
"Dışarıda kalmam için beni seçti o halde. Yine seçildim."
"Bizi gruplara ayırıyor dahi çocuk. Eğer öyle bakarsan, eninde sonunda herkesi seçecek."
Lancelin omuz silkti.
"Ne o kıskandın mı?"
Frederic bağırdı.
"Colbert ve Percival! Siz ikiniz benimlesiniz."
Colbert gülümseyerek Lancelin'e cevap verdi.
"Çok."
Lancelin aradan sıyrılıp bir köşeye oturdu. Hala dalga geçmeye devam ediyordu.
"Eh, buraya kadarmış aşkımız."
Frederic hala suikastçileri gruplara ayırırken Colbert, Lancelin'in hemen yanına oturdu.
"Ne o? Sevgilin artık seni sevmiyor mu?"
Lancelin gülümsedi, daha sonra dalga geçmeyi bıraktı.
"Gerçekten ne yapacağız merak ediyorum. Birazdan şafak sökecek."
Colbert göz devirdi.
"En az kırk beş dakika vardır şafağın sökmesine."
"Nereden biliyorsun?"
"Gökyüzünün renginden belli."
Lancelin omuz silkti.
"Çok bilmiş."Gruplara ayırma işi bitmişti. Frederic hızla Perceval, Colbert ve Lancelin'in yanına geldi.
"En çok size güveniyorum. Şimdi yapacaklarımızda büyük katkınız olacak gibi duruyor."
"Ne yapacağız ki?"
Frederic, bir yandan ölü korumanın üstünü çıkarıyor, bir yandan konuşuyordu.
"Lancelin, biliyorsun sen ve bazılarını dışarıda beklemeniz için gönderdim. Colbert, senle beraber seçtiklerim giysilerini bunlarla değiştirsinler söyle."
"Pek âlâ."
Colbert hızlı adımlarla grubunun yanına gitti. Frederic tekrar Lancelin'e döndü.
"Planım şu. Biz on yedi kişi içeri koruma giysileri ile giriyoruz. Yalanımızı anlatıyoruz. Bize saldıran suikastçilerin geldikleri yönü göstermek için krallıktan iki kişi ile ben, kalenin köşelerindeki izleme kulelerine çıkıyorum. Benimle beraber çıkanları ve izleme kulelerindeki diğer kişileri öldürüyorum. Sen ve emrine vereceklerimden bazıları, uzatacağım halattan yukarı çıkıyorsunuz. Öldürdüğüm izleme kulesindekilerinin giysisini giyiyorsunuz. Colbert de aynısını başka bir kulede yapacak. Dışarıda kalanlar da oradan gelip, yine ölülerin kılığına bürünüyor. Böylelikle bizden on kişi daha içeri alıyoruz. Zaten on yedi kişi orman korumalarının giysileri ile gireceğiz. Etti bize yirmi yedi. Kalan on üç kişi içinse başka bir planım var. Onları üçüncü grup olarak ayırdım. Krallığın yakınındaki bir kasabadan Mafred ile görüşecekler. Normalde bunu ilk önce yapardık ama mağlum, önce izleme kulelerindeki adamları öldürmeliyiz."
"Ne doğaçlama ama!"
Lancelin gözlerini devirdi.
"Ben de ilk defa gerçekten doğaçlama yapacağız sanmıştım. Her zamanki gibi bir planın var gibi görünüyor, ne şaşırdım ama!"
"Zaman konusunda zor durumda kalmadıkça plan yapacağız Lancelin. Bu işi batırmak istemiyorum."
"Sen nasıl uygun görürsen, kaptan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suikastçinin İntikamı
AdventureAldrich Edgard Curiso önderliğindeki Fraydr Suikastçi topluluğu, resmen kendilerine savaş açmış olan Canerd Prensi Vietnar'ı artık büyük bir sorun olarak görüyorlardı. Topluluğunda, önemli bir kişi olan Frederic Fitzgerald, daha önce aldığı büyük ma...