Canerd Ormanında

50 14 4
                                    

Gece 10.40 civarı Frederic dahil kırk kişi, Canerd ormanlarına girdi. Hepsi, atlarından indiler ve ayak üstü ilerlediler. Perceval hızla Frederic'in yanına geldi.
"Belki de atları tek başına bırakmamalıyız, efendim."
"Nedenmiş o?"
"Dikkat çekecek de ondan. Buraya birilerinin geldiğinin canlı kanıtı."
"Ne güzel. Benim istediğim de bu zaten."
"Ama... bu nasıl olur, aklım almıyor."
"Canerd'a nasıl gireceğiz sanıyorsun, Perceval?"
"Hiçbir fikrim yok. Saygısızlık yapmak istemem ancak, eğer anlatırsanız pek de fena olmaz aslında."
"Ana kapıdan, herkesin gözünün içine baka baka, Canerd korumalarının giysileriyle."
"Raporcuya ne olacak? O haber vermezse anlarlar diye konuşmuştuk."
"Bizi içeri alanlara aynen şöyle diyeceğiz. 'Bize suikastçiler saldırdı, raporcu öldü. Çok fazla sayıdaydılar, atları da vardı. Bu yüzden şansımız yoktu, bir kısmını öldürsek de, canımızı zor kurtardık.' Zaten Canerd korumaları en az 30-40 kişidir, her birinin yüzünü ezberlememişlerdir, bu, raporcunun yerine geçmek isteyenler gibi kimliğimiz ortaya çıkmaz demek, öyle değil mi? Anlaşıldı mı şimdi?.."
"Ama alarm verecekler."
"Evet. Bu küçük krallığın her bir köşesinde nöbet bekleyen askerler olacak. Ama gelecek olan suikastçileri öldürmek için, zaten içeride olanları değil. Kimliğimiz ortaya çıkmadığı sürece, alarm vermelerinin hiçbir sakıncası yok, değil mi?"
Küçük bir patırtı duyuldu.
Frederic, kendinden emin adımlarla birkaç adamına etrafı kolaçan etmelerini işaret etti.
Az önce olan konuşmayı dinleyen Lancelin, biraz Perceval'a yaklaştı ve bir yandan etrafa göz atarken bir yandan fısıldadı.
"Hala kafan almıyor mu? Biz içeride olacağız, onlar dışarıyı gözetleyecekler. Bence fena bir plan değil."
"Bilemiyorum, daha iyi bir planı olan yok mu?"
"Perceval."
"Evet?"
"Kapa çeneni."
İçlerinden biri, bir ağacın kenarlarına tutunarak tırmandı ve etrafa bakındı.
"Az ötedeler. Kamp yapacaklar herhalde, ateş yakmışlar."

İlerleyince, net bir şekilde uyuyan on altı, nöbet tutan on bir kişinin siluetini gördüler.
Lancelin, Colbert ve Perceval'a döndü.
"Eee hanımlar, hazır mısınız?"
Colbert, Lancelin'i kolundan tutup çekti.
"Aptal hareketlerin olmuştu, ama bu şüphesiz en aptal hareketindi. Eğer oraya gidersen hepsi uyanır. Hepsini tek çırpıda öldüremeyiz anlayabileceğin üzere. Biz onlarla dövüşürken biri kaçmayı başarsa? Her şeyi haber etse? Onları önce bölmeliyiz."
Lancelin, kolunu Colbert'ten kurtardı.
"Sensin aptal..."
Perceval, onların yanına geldi.
"Bırakın oyalanmayı. Ve hareket etmeden önce iki kez düşünün. Lancelin, tanrı aşkına, sen en az üç kez düşün."
Perceval hızlıca kamp yapanlara biraz yaklaştı, topladıkları odunların çoğunu aldı ve biraz uzaklaştı. Tekrar Lancelin ve Colbert'in yanına gelince odunları yere bıraktı. Colbert anında konuşmaya başladı.
"Bu da ne böyle?"
Frederic sırıttı.
"Aferin, akıllıca."
Colbert ve Lancelin hala anlamamıştı. Ta ki kamp yapanlardan biri, yaktıkları ateşe odun atmaya başlayana kadar.
"Odunun bize gece de yeteceğini söylemiştin. Soğuktan ölmemizi falan mı istiyorsun sırık? Yanına üç beş kişi al da saat iyice geç olmadan biraz odun toplayın."
Lancelin bu plandan hoşlanmamış olsa ki dudağını büzdü.
"Bu mu dahi planın?"
"Kapa çeneni de izle."
Frederic bir kaç adamına işaret verdi. İşaret verilenler, kamp yerinden biraz uzaklaşan beş korumayı, ses çıkarmamaları için boyunlarını kırarak öldürdüler.

Yaklaşık on beş dakika sonra, nöbet tutan on kişiden biri tekrar konuşmaya başladı.
"Hey, siz dördünüz, bakın bi şu odun toplamaya giden moronlara. Şimdiye dönmüş olmaları gerekiyordu. Kim bilir ne halt çeviriyorlardır."

Yine kamp yerinden ayrılan dört kişiyi hemen öldürdüler. Daha sonra kalan iki kişiyi bir tehdit olarak görmediler. Ağaçtaki iki kişi, nöbet tutanların üstüne atlayıp onları öldürdüler. Daha sonra tek tek uyuyanları, uyandırmadan öldürdüler.

Frederic, yerdeki ölülere baktı.
"Giyinmeye hazır mısınız bari?"
Lancelin ileri doğru bir iki adım attı.
"Burada yalnızca on yedi kişi var. Bizim kaç kişi olduğumuzu biliyorsun, değil mi Freddy?"

Suikastçinin İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin