~~8~~

63 5 7
                                    

Voteler için şimdiden teşekkürler. Multimedia Başak

Alev'in sözleri kafama takılmıştı. Belki Başak'ı bana kötülemek için söylemiş olabilirdi,ya da benim iyiliğim için demişti. Böyle bir okulda birilerine güvenmek gerçekten çok zordu. Ama,güvenecek bir dal, bir can simidi,bir sığınak arıyordu. Benim sığınağım Başak'tı. Ben onu seçmiştim.

*********

Önümde ki kalın kitap gittikçe bana büyük bir canavar gibi gözüküyordu. Artık soru çözmekten sıkılmıştım. Kitabı alarak dolabıma kaldırdım. Annem evde yoktu. Kendime makarna yapmaya karar vermiştim. Dolaptan mavi tencereyi indirdim. Suyu kaynatmaya başladım. Alev gerçekten haklı mıydı? Benim kafamda bu soru beynimi tırmalarken makarna suyunun hazır olduğunu farkettim. İlk çekmeceyi açıp makarna aramaya başladım. Çekmeceleri karıştırıyordum ama makarna yoktu. İkinci,üçüncü çekmece derken makarna bulamayordum. Makarna suyunun ocakta biraz daha durarsa evin yanacağını farkettim. Ocağı hızlı bir haraketle kapattım. Annem okula başladığım zaman başka bir adamla evlenmişti. Ben onlarla kalmak istememiştim. Annemde fikrime saygı duyarak kendisi evlendiği adamın evine gitti. Haftada bir geliyordu işte o zaman midem bayram yapıyordu. Organlar sevinçten halay çekiyolardı. Ve bugün evde makarna yoktu. İnce bir hırka  alıp en yakın markete yürümeye başladım. Marketin dibine geldiğimde eski kapıda ki tabelayı farkettim. Biraz daha yaklaşarak okumaya başladım

"CENAZE DOLAYISIYLA KAPALIYIZ"

ya kim öldüyse ölcek bu zamanı buldu yaa! Git yarın öl başka gün öl niye bugün ölüyosun kardeşim ya. Dışarıdan yemek sipariş etsem param yetmezdi. Birden kafamda ampul yanmadığından şüphe duydum. Belki Edison kadar büyük bir şey yapmamıştım ama aç kalmaktan kurtulmuştum. Sokağın köşesinden dönerek büyük AVM'ye ilerliyordum. Zengin fakir herkesin geldiği bir AVM'ydi burası. Ben belki pizza falan yemiycektim ama AVM'deki marketten makarna alıcaktım. Markete gitmişken abur cubur alınmazsa kasiyer küserdi. Makarna bahanesiyle biraz daha bir şey alacaktım. Caddedeki arabalar için kırmızı yanmasını bekledim. Yayalar için yeşil yanınca koşar adım AVM'ye yöneldim. Döner kapıyı ittikten sonra markete yöneldim. Makarna reyonunda en ucuz makarnayı ararken ban doğru bakan bir kız farkettim. Nedense birine çok benziyordu. Kafamı yavaşça onun olduğu yere döndüm.

"Ba..Ba..Başak ne işin var burada?"

"Sence markette ne yapabilirim?"

"Makarna reyonunda ne işin var?"

İşaret parmağıyla ileriyi gösterdi. Parmağının gösterdiği yere baktım. Cips. Cips,cips vardı

Anlamsızca tekrar ona baktım

"Niye oraya gitmiyosun?"

Alaycı bakışını atarak

"O koca toton en ucuz makarnayı araken reyonun yarısını kaplamış çünkü"

Biraz eğildi ve kulağıma

"Karşıda da aynı şekilde ucuz makarna arayışına girip reyonu kapatmış biri var o yüzden burada işinizin bitmesini bekliyorum"

Ayağa kalktım ben onun ay gibi yüzüne bakarken o çoktan çekip gitmişti. Elindeki ağır mağaza poşetlerine karşın sendelemiyordu. Elimdeki makarna ile biraz daha kuru gıda aldım. Cips reyonundan birkaç tane de cips aldıktan sonra kasaya yöneldim önümde uzun bir kuyruk vardı. Sıranın bana gelmesi için beklerken kasadan gelen ' bip' sesi önümde hala müşteri olduğu belliydi. Kasiyerin bıkkın nefes verişi sıkıldığını belli ediyordu. Önümde bir kişi kalmıştı. Onun elimde iki üç parça şey vardı zaten. Bıkkın sesli kasiyer önümdeki adamın malzemelerini
Kasadan geçirmeye başladı. Kasiyer adama hayattan bezmiş sesiyle ücretini söyledi adam utana sıkıla bir ekmeği bıraktı. Belli ki parası yetmiyordu. Yüreğim cız etmişti. Ben de bu durumi kaç kez yaşamıştım küçükken. Babam bizi terk ettiğinde marketten bir ekmek almak için gittiğimde param yetmezdi de elmeği bırakır eve ağlaya ağlaya gelirdim. Kim bilir belki bu adamın evinde aç çocuklar vardı. Adam kasadan kırmızı mercimeği de çıkaracakken elini tuttum.

"Ben ödeyeceğim"

"Yok gerek yok"

"Önemli değil ben ödemek istiyorum"

"Zahmet olmasın"

"Ne zahmeti

"Teşekkür ederim gerçekten çok ama çok teşekkür ederim"

Adamın sesinden utandığı belli oluyordu. Adam malzemeleri poşete doldururken bana bininci kez teşekkür ederek küçük bir çocuk sevinciyle marketten ayrıldı. Kasiyer benim malzemelerimi kasadan geçirdi. Ücretimi söylediğinde on liramın eksik olduğunu fark ettim. On liramı o adam için harcamıştım. Kimden para isteyecektim ben?

"Ya ben bunu yanlışlıkla koymuşum da bunu çıkaralım"

kendimi kurtaracak bir yalan bulmuştum. Arkadan bir kızın eli elimi bastırdı

"Kalsın"

Diye yavaşça söyledi. Sesin geldiği yöne bakınca bu bu bu BAŞAK

Kızardığımı hissedebiliyordum. Kasiyer Başak'ı dinleyerek hiç bir parçayı bırakmadı. Mahcup bir şekilde parayı uzatırken elimi kenara çekti ve kasiyere iki yüzlük bir banknot uzattı. Benim gözlerim fal taşı gibi açılırken kasiyer

"Bozuk yok mu?"

Diye söylendi. Parayı bulmuş daha ne istiyor acaba diye düşünmeden edemedim. Aldıklarımı poşete doldururken bir an önce burdan ayrılmayı diliyordum. Eve koşar adım vardım. Başak'a teşekkür etmek için bir yol bulma ümidiyle yemek yapmaya başladım. Bir salata ve makarna ile müthiş bir sofra hazırlamıştım. Yemeğimi yedikten sonra. Odamda Reşat Nuri Gümtekin'in 'Çalıkuşu' romanını paketledim üstüne küçük bir not kağıdına mavi kalemimle

"Soluk oldun bana... Seni içimde tutmak için nefesimi bırakmaya kıyamıyorum..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karamsar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin